Hemen belirteyim, bu pazar yazısında okuyacaklarınız sadece futbolla ilgili değil!

★★★

“Che Guevara, başta Küba Devrimi olmak üzere, dünyaya haksızlığa başkaldırmanın her türlü şeklini gösteren efsanevi bir devrimciydi. İyi bir kaleci de olan Che’ye göre futbol, basit bir oyun değil, aynı zamanda bir devrim silahıydı!..

★★★

Politika ve futbol denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri, geçmişin büyük yıldızlarından Socrates’tir. O, yaşamı boyunca asla apolitik olmadı. Eylem adamı Sokrates, daha da ileri giderek Brezilya halkının faşist cunta rejimine karşı tepkilerinin yeşil sahalarda filizlenmesini sağladı.

Corinthians’ın şampiyonluğu yakaladığı  bir pazar günü ölmek istiyorum” diyecek kadar takımını seven bu sıra dışı futbolcu, dilediği gibi, Corinthians’ın şampiyon olduğu bir pazar günü öldü!..

★★★

“Tanrının sol eli” lâkaplı Arjantinli büyük futbolcu Maradona da sol dünya görüşünü savunur. Hatta pek çoklarının deyimiyle o bir “futbol devrimcisi”dir. Che gibi o da Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro’ya hayrandır. Maradona’nın sol bacağında Fidel Castro, sağ omuzunda ise Che’nin döğmesi bulunur.

★★★

Dünyanın gelmiş geçmiş en sağlam beklerinden biri ve Arjantin’in milli kahramanı Zanetti, Meksika’daki Zapatista hareketine yaptığı yardımlarla hatırlanır. Öyle ki kişisel katkılarla yetinmemiş ve oynadığı Inter’deki takım arkadaşlarını da örgütleyerek  Meksika’ya giden yardıma destek vermelerini sağlamıştır.

★★★

Ünlü İngiliz futbolcu ve teknik adam Brian Cologhmadencilerin grevini desteklemekle yetinmemiş ve bir anti-Nazi lig örgütlemişti. Cologh, İşçi Partisi’den Manchester Belediye Başkanlığı’na aday olup, Churcill’in torununa karşı yarışmıştı.

★★★

Sırp Kızılyıldız ve Hırvat Dinamo Zagreb, etnik farklılıklarından dolayı futbol takımı olmalanın ötesinde, toplumları için birer semboldüler.

Öyle ki; 13 Mayıs 1990 günü Dinamo Zagreb ile Kızılyıldız’ın karşılaştığı maçta yaşanan tribün atışmaları Sırp polisler ve Hırvat taraftarlar arasında büyük bir kavgaya dönüşmüştü. Polisin Dinamo Zagreb taraftarlarına saldırmasına  öfkelenen efsane futbolcu Boban’ın, bir anda koşarak Sırp polise tekme ve yumruk atması onu Hırvatistan’da kahraman yapmıştı.

Stadyumda büyüyen kavga caddelere sıçramış ve savaşın tetikleyicisi olmuştu.

★★★

Gelelim Türkiye’ye...

Sol çizginin adamı Metin Kurt, futbola onun dışında anlamlar yükleyen, emeğin hakkını arayan, para ve endüstrinin tutsağı olmamış bir futbolcuydu... Kurt, Galatasaray’a transfer olduktan sonra takım içinde ciddi bir örgütlenme sağladı. O, başarılı futbolculuğunun yanı sıra, önce Spor-Sen’i, oradan ayrılıp Spor-Emek-Sen’i kuran gerçek bir devrimciydi.”

★★★

Sevgili okurlarım

Okuduğunuz anektodları, yakında kitapçı raflarında yerini alacak ‘Futsol’ adlı kitaptan aktardım.

Soldan bakıldığında karşımıza farklı bir futbol çıkacağını anlatan kitabın yazarı, Futbol Federasyonu eski yöneticilerinden, çevreci avukat Remzi Kazmaz...

★★★

Lütfen unutmayın;

Futbol, sadece yeşil sahalarda başlayıp biten bir oyun değildir.

Maçlar genellikle 90 dakikada sona erer.

Ardından günler boyu sürecek ‘futbolun sadece futbol olmadığını kanıtlayan’ öyküler, yorumlar ve olaylar başlar...

Bu gözle bakarsanız oyun içindeki oyunu siz de görürsünüz!..