Adam bakmış devede kulak kalan cezadan başka hiçbir yaptırım yok, basmış gaza!

2002’de sadece 1 hileli ürün imal ederken, 2012’de bu sayıyı 43’e çıkarıvermiş!..

Son 1 yılda ise Türkiye genelinde hileli gıda üretimi yapan firma sayısında ürkütücü oranda patlama olmuş.

Hilekâr firma sayısı 173’den 618’e fırlamış!

Şimdi sıkı durun.

Yine aynı dönemde hileli, yani gıda terörü amaçlı ürün sayısındaki tırmanış inanılmaz boyuta ulaşarak, 282’den 1211’e varmış.

Bunlar tespit edilebilenler!..

★★★

Edilemeyenler de var.

Merdivenaltı tabir edilen kayıt dışı üretim yerleri resmi rakamlara dahil edilmemiş!

Onları da hesapladığımızda, ortaya çıkan tablo için maalesef şunu söyleyebiliriz:

Taklit ve tağşişli (içine başka bir maddenin karıştırıldığı) gıdalar cenneti Türkiye!..

★★★

Uzmanlara göre gıda terörü dudak uçuklatan boyutlara iki nedenle çıkıyor.

Birincisi; cezaların caydırıcı olmaktan uzak bulunması, diğeri ise yeterli düzeyde ve etkin denetimin yapılmaması.

Örneğin taklit ve tağşişi alışkanlık haline getiren firmalara verilen ceza sadece 22 bin 742 lira!..

Bu cezayı ödüyorlar ama daha sonra hileli ürün sayısını artırarak sürümden kazanıyorlar!

Ya da isim değiştirip faaliyetlerine aynen devam ediyorlar!..

★★★

Cezaların ve denetimlerin yetersizliği nedeniyle taklit ve tağşişle birlikte, hepimiz kanserojen maddelerin açık hedefi haline geliyoruz.

Konunun endişe verici bir başka yönü de; denetlenen gıda terörü ürünlerindeki kanserojen madde tür ve oranlarının hiçbir zaman açıklanmaması.

Oysa dünyada stokları bile imha edilen, topraktan 60 yılda çıkabilen bir zehir olan DDT türevlerinin ülkemizde halen -özellikle semt pazarlarında- tezgah altından satıldığını biliyoruz.

Yurt dışına gönderilen, ama zirai mücadele ilacı (pestisit) kalıntısı tespit edildiği için iade olunan ürünlerin akıbeti de meçhul kalıyor.

Bunların imha mı edildikleri, yoksa iç piyasaya mı sürüldükleri bilinmiyor. Çünkü resmi makamlar açıklama yapmadıkları gibi, imha edildiklerini gösteren görüntüleri de yayınlamıyorlar!

★★★

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zafer Şenyurt, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada; “2018 sonu itibarıyla Türkiye’de kayıtlı ve onaylı işletme sayısı 674 bin 409. Bu işletmeleri yılda 1 kez denetlemekle görevli olanların sayısı ise; yalnızca 6 bin 825. Bu kadroda gıda mühendislerinin payı 2 bin 250 civarında. Oysa on binlerce mühendis işsiz. Denetçi sayısı, mevcudun en az iki katı olmalı, denetim kriterleri acilen yeniden ele alınmalı” diyor.

★★★

Sözün özüne gelirsek;

Kanser türlerinin yüzde 60’ı beslenmeye bağlı olarak gelişiyor.

Bu ürpertici tablo, tüketicilerin gıda terörüne karşı yeterince korunmadığını ve sağlığımızın Allah’a emanet olduğunu gösteriyor!