24 Eylül 2008...
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) vekillerin basın toplantısı yaptıkları salon...
Saatler 14.00’e yaklaşırken, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile salona giriyoruz.
Meclis tarihinde bir ilk olan tartışmayı yönetmenin tarifsiz heyecanı içindeyim.
Son hazırlıklar da tamamlanınca işaret geliyor ve muhabirlerin, kameramanların, siyasetçilerin adeta üst üste oturarak hıncahınç doldurdukları salonda ilk soruları yöneltiyorum.

★★★

Kılıçdaroğlu Fırat’ı hayali ihracat ve kaçakçılıkla suçluyor, Fırat da tüm iddiaların iftira olduğunu öne sürüyor.
Eski bir Hesap Uzmanı olan Kılıçdaroğlu iddialarını belgelerle kanıtlamaya çalışırken, Fırat’da kendisini karşı belgelerle savunuyor.
Bu arada kameraman arkadaşların terli sırtlarını korumak için klimaları kapatmaları nedeniyle salondaki sıcaklık giderek artıyor.
Tansiyonu yükselen tartışmanın alevi de eklenince soğuk algınlığı geçiren Dengir Mir Mehmet Fırat, boncuk boncuk terlemeye başlıyor.
Bunu gören bir Meclis çalışanı tabak dolusu peçeteyi getirip önüne koyuyor.
Fırat tam peçeteyi almak üzereyken bir hamleyle tabağı önüme çekiyor ve hemen bir reklâm arası veriyorum.

★★★

Eğer böyle yapmamış olsam, Dengir Fırat peçeteyi alarak terini silecek, o sıradada flâşlar peşpeşe patlayacak.
Ertesi gün de ‘Kılıçdaroğlu Fırat’ı böyle terletti’ manşetleri atılacak!...

★★★

Reklâm arasında klimaların önü boşaltılıyor ve ısının normale dönüştüğü salonda tartışmayı sürdürme imkânına kavuşuyoruz.

★★★

Bu sorumlu davranışı göstermemiş ve Fırat’ın terlemiş halinin görüntülenmesini engellememiş olsam, bana kim ne diyebilirdi?
Hiç kimse hiçbir şey söyleyemezdi.
Ama ben vicdanıma bunun hesabını veremez ve aynalara bakamazdım!..



Oysa günümüz haber kanallarında öylesine ilkesiz, sorumsuz ve vicdansızca işler tezgâlanıyor ki, duyduğumda kulaklarıma inanamıyorum.
Örneğin tartışmalarda ya sadece iktidar kanadından bir siyasetçi getirilip karşısına yandaş gazeteciler çıkarılıyor. Ya da çetin ceviz olmadığı düşünülen muhalif bir isim konuk edilerek, sözde tarafsızlık imajı sergileniyor! Bu durumda da onu zorda bırakacağından kuşku duyulmayan yandaşların sorularına muhatap ediliyor.
Bu tezgâhlar için haber merkezlerinde özel birimler görev yapıyor. Bunların tek işleri ellerindeki listeye bakarak yukarıda anlattıģım durumların devamını sağlayacak konuklar bulmak!
Daha da vahimi, seyircinin tepkisi nedeniyle kerhen konuk edilen muhaliflere yöneltilen bazı özel soruların yukarılardan dikte ediliyor olması...
Verilen cevapların da bir yerlerde hemen montajlanıp çarpıtılarak sosyal medyaya servisinin sağlanması!...

★★★

İleri demokrasi işte böyle bir şey!
Çok sesli, ilkeli ve vicdanlı!...