Önceki sabah, günlük yazıma başlamak için bilgisayarımı açtığımda e-posta kutumda şöyle bir mesaj gördüm:
“Uğur Bey merhabalar,
Eşimle birlikte Tayland”ın başkenti Bangkok’ta 3 yıldır İngilizce öğretmenliği yapmaktayız. Trafikte saldırıya uğrayan Yunus Emre Bahçıvan’a sosyal medyadan ulaşamadım. Kendisini ve eşini Tayland’da yaşamaya davet edip iş konusunda yardımcı olacağız. Çocuklarını burada huzurlu bir şekilde büyütebilirler. Bu olay bizi çok etkiledi. Çünkü biz, bu insanlar yüzünden ülkemizi terk ettik!
Saygılar, sevgiler, hürmetler...”

★★★

Gönderen okurumun başına bir şey gelmesin diye adını vermiyorum.
Bu satırları okurken bir yandan “ne iyi insanlarımız var” dedim, diğer yandan da “benzer magandalar ve davranışlar” nedeniyle cennet ülkemizi terk etmiş olmalarına çok üzüldüm.
Ve tekrar, saldırı dehşetini anlattığım yazımın, okurlardan büyük destek gören son satırlarını hatırladım.
“Bir toplumda suç olduğuna inanılan haksızlıkların cezasız kaldığını düşündüren örneklerin çoğalması, o topluma ve kamu düzenine yapılacak en büyük kötülüktür!..”



★★★

Dün sabah da çok etkileyici bir e-posta ile karşılaştım.
Yazan 8 yaşında bir kız çocuğu, adı; Havva... Minik Havva, kanser hastası. Daha önce bir ameliyat geçirmiş ve kalın bağırsağı alınmış. Her şey planlandığı gibi giderse, sizin bu satırları okuduğunuz saatlerde Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi’nde yeni ameliyattan çıkmış olacak.
İletide en büyük arzusunun beni görmek olduğunu yazmış. İzmir’den kalkıp hemen Ankara’ya gitmem mümkün olmadığı için telefonla arayıp konuştum ve benden bir isteği olup olmadığını sordum. Aldığım cevap şaşırtıcıydı:
“Evet var” dedi. “Halk Arenası”na bir an önce başlamanızı ve SÖZCÜ’deki yazılarınıza yaz arası vermemenizi istiyorum!..”
Doğrusunu isterseniz bu müthiş bilinç düzeyi karşısında ne diyeceğimi bilemedim.
Halk Arenası’na başladığım takdirde mutlaka yaşadığı Alanya’da bir program yapacağımı ve kendisini de onur konuğumuz olarak baş köşeye oturtacağımı söyledim. Sağlıklı, güzel günlerde bir arada olma sözü verdim.
Acil şifalar dileğiyle telefonu kapatırken ne dese beğenirsiniz?
Her şey çok güzel olacak Uğur abi!..

★★★

Hasta yavrumuzun gözlerimi yaşartan vedasından sonra değerli meslektaşım Zafer Arapkirli’nin Çağlayan Adliyesi’nden paylaştığı tweetini okurken, yüreğime bir okun saplandığını hissettim.
Birikimli, dürüst ve yurtsever meslektaşım Arapkirli, “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Nurettin Yıldız’a gösterdiği tepki nedeniyle “hakaretten” yargılanıyordu!
Garip ama gerçek!..
6 yaşındaki bebelerin evlenebileceklerini söyleyerek çocuk anne sayısında patlamalar ve bunlara bağlı olarak ağır dramlar yaşanmasına neden olanların el üstünde tutuldukları yalnız ve güzel ülkemizde, bu kız çocuklarının haklarını savunmak, yargılanmayı gerektiren bir suç olarak değerlendiriliyor!..

★★★

Neyse ki sadece benim yüreğimi değil, kamu vicdanını da yaralayan bu mağduriyetler nedeniyle hem bilinçli kızlarımızın sayısı hızla artıyor, hem de Zafer Arapkirli gibi erdemli gazetecilerin değeri daha çok anlaşılıyor.