2014 yılı Haziran ayı...

İzmir-Çeşme’de yaz tatilindeyiz.

Avukatım Murat Ergün ile sohbet ederken söz, o günlerde İzmir Adliyesi’nde bütün hızıyla devam eden, sözde Askeri Casusluk ve Fuhuş davasına geliyor.

Kendisine davanın bir duruşmasına katılmak ve masumiyetine yürekten inandığım sanıklara destek vermek istediğimi söyleyince, ertesi günkü duruşmaya birlikte gitmeyi kararlaştırıyoruz.

★★★

Adliyede yüzlerce sanıklı bu dosyayı yargılayacak büyüklükte bir salon olmadığı için duruşmalar İzmir Adliyesi Sosyal Tesisleri’ndeki Konferans Salonu’nda yapılıyor.

O sabah içeri girdiğimizde dikkatimi yüksek bir sahne ve mahkeme heyeti ile savcı için yerleştirilen kürsüler çekiyor. Sahnenin tam karşısında amfi şeklinde, geriye doğru yükselen sıra sıra koltuklar bulunuyor. Bu koltukların orta kısmının ahşap korkuluklarla çevrilerek tutuklu sanıklara ayrıldığı görülüyor. Arka tarafta izleyiciler, sağda savunma avukatları, solda ise o gün cezaevinden sanıkları getiren jandarma personeli yer alıyor.

★★★

Murat cübbesini giyip avukatlara ayrılan bölüme geçerken ben de arka tarafa yöneliyorum.

Birden tutuklu sanıklarla göz göze geliyoruz. Hepsi tavır ve mimikleriyle adeta “hoş geldiniz” diyorlar...

★★★

Casusluk yapmakla suçlanan sanıklar, güya çıkar amaçlı suç örgütü kurmuşlar, ama çıkar sağlamamışlar! İddianamede çıkar elde ettiklerine dair tek bir somut delil, suçüstü vs. yok!..

Bu nasıl bir örgütse, üyelerinin çoğu birbirini tutuklandıklarında veya mahkemeye getirildiklerinde tanıdıklarını belirtiyorlar!..

Durun daha bitmedi...

Üyeler birbirleriyle bir defa bile telefonla görüşmemişler!

Elektronik posta da göndermemişler!

Yani bir bağın olduğuna  ilişkin en ufak bir kanıt bulunamamış!..

Öyle ki, iddianamede bile “Bu örgüt o kadar gizli bir örgüt ki aralarındaki ilişkiyi kanıtlayacak delil bulunamamıştır!” deniliyor!..

★★★

En trajikomik olanına gelince...

Casuslardan (!) birinin mesleğe henüz 7 yaşında iken başladığı öne sürülüyor!..

★★★

Acı gerçekse, sözde casusların bir bölümünün, bu saçma suçlamalar nedeniyle yaklaşık 2 yıldır cezaevinde yatıyor olmaları!..

Duruşmayı dinledikçe sivillerin de bulunduğu yüzlerce sanığın çok büyük bir bölümünün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en gözde subayları arasından özenle seçildiklerini anlıyorum...

★★★

Duruşmaya ara verildiğinde tutuklu sanıklar ve salondaki yakınlarıyla çok içten, sımsıcak bir sohbete başlıyoruz. Daha önce hiç tanışmamış olmamıza rağmen, sanki eski arkadaşlarmışız gibi konuşuyoruz. Bu arada onca zamandır cezaevinde haksız tutukluluğun kahrını çekmelerine karşın, kahraman subayların kendi masumiyetlerinden çok, TSK’ya oynanan oyunun tehlikesini ve doğuracağı zararları dile getirdiklerine tanık oluyorum.

Böylece duruşmaya giderek masumiyetlerine yürekten inandığım bu yurtsever insanlara yalnız olmadıkları mesajını vermekle ne kadar doğru bir davranışta bulunduğumu anlıyorum.

★★★

FETÖ’nün casusluk kumpasıyla tutuklanıp iki yıla yakın süre zindanda esir tutulan yurtseverlerden biri, o tarihte albay rütbesindeydi.

Tüm sanıklarla birlikte beraat etti ve çok sevdiği Türk Silahlı Kuvvetleri’ne geri döndü.

Bu kişi kim biliyor musunuz?

TSK’nın Fırat’ın doğusuna başlattığı Barış Pınarı Harekatı’nda sınırı kahraman Mehmetçiklerle birlikte ilk geçen 7. Komando Tugayı’nın başındaki isim...

Tuğgeneral İdris Acartürk...