Türkiye’nin Suriye poltikasının müellifi Ahmet Davutoğlu krizin daha ilk aylarında sonucu ilân etmişti.

Suriyeli Bakan’ın gözlerinin içine bakarak “Esat rejimi bitmiştir” demişti.

Yandaş gazeteler strateji dehası (!) Davutoğlu’nun bu müthiş öngörüsünü tereddütsüz manşetlere çekmişlerdi.

Kerameti kendilerinden menkul ekran çokbilmişleri de dakikalarca birinci haber olarak vermişlerdi!..

★★★

İktidar önde gelenlerinin Şam’a gidip, Emeviye Camii’nde cuma namazı kılmaya hazırlandıkları o günlerde, varlığından onur duyduğumuz emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, kendisi gibi düşünen yurtsever diplomat meslektaşlarıyla, AKP’yi ve Davutoğlu’nu ısrarla uyarıyorlardı.

★★★

Bilgi edinmeye hiç gerek görmeden fikir sahibi olunabileceğini zanneden bazı ahmaklar ise, Sayın Elekdağ’ın söylediklerine kulak verecekleri yerde; “Bilge diplomatmış (!) tüm öngörüleri doğru çıkıyormuş (!)” diyerek akılları sıra dalga geçiyorlardı!..

★★★

Aradan 8 yıl geçip, insanlık tarihinin en büyük acıları yaşandıktan sonra Türkiye, Suriye politikasında radikal bir değişimle onun dediği yere geldi.

Önceki akşam Soçi’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Lideri Putin arasındaki mutabakatla özetin de özeti olarak şuna karar verildi:

“...Bundan böyle Türkiye ile Suriye, Rusya’nın da katkılarıyla, terör örgütlerine karşı Adana Mutabakatı çerçevesinde birlikte hareket edeceklerdir. Ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğü korunacaktır!..”

Şükrü Elekdağ’ın yıllardır bu köşede yer alan her röportajımızın sonunda ısrarla dile getirdiği önerisi de işte buydu:

‘Şam rejimini devirmeye çalışmak yerine işbirliği!..’

★★★

Peki, AKP mezhepçi politikaları benimsememiş, ABD-İsrail prodüksiyonu Büyük Ortadoğu Projesi’ne balıklama dalmamış ve Şam rejiminin yanında durmuş olsaydı, Türkiye neleri yaşamayacaktı?

- Mehmetçiklerimiz sehit düşmeyecekler, canlı bombalar patlamayacak, yüzlerce masum insan hayatlarını kaybetmeyecekti.

- Türkiye için beka tehdidi haline gelen ve kahraman TSK’nın sonuna kadar desteklediğimiz başarılı Barış Pınarı Harekâtı ile çökerttiği PKK/YPG/PYD’den oluşan ‘Garnizon Devlet Projesi’ ortaya  çıkmayacaktı.

- Milyonlarca Suriyeli yerlerinden yurtlarından edilmeyecek ve Türkiye çok ciddi sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarla uğraşmak zorunda kalmayacaktı.

- Davutoğlu’nun ‘öfkeli gençler’ diyerek dikkatlerden kaçırmaya çalıştığı kafa kesici ruh hastalarının terör örgütü IŞİD bu boyutlarda palazlanamayacak ve insanlığın başına belâ olmayacaktı!..

- Türkiye milyarlarca dolarını boşa harcamayacak ve belki de ekonomik krize hiç girmeyecekti.

- Coğrafyamızın en güçlü ülkesi Türkiye Cumhuriyeti, günümüzün Roma İmparatoru Trump’ın hakaret, tehdit ve şantajlarının hedefi olmayacak, gururumuzla oynanmayacaktı.

- Rusya sıcak denizlere inme hayalini bu denli güçlü biçimde gerçekleştiremeyecekti.

★★★

Daha fazla uzatmıyor ve “Vah ülkem vah” demekle yetiniyorum.