Emekçi kıyımına kadar Halk TV’de Genel Müdür Yardımcılığı yapan Kadir Çankaya arkadaşımız, önceki gün özel aracıyla, İzmir-Bornova’daki işyerine giderken, yolun kenarında acılar içinde kıvranan birini gördü. Önce epilepsi krizi geçiriyormuş gibi yaparak gelip geçenleri kandıran ve duygu sömürüsüyle paralarını alan sahtekarlardan biri olabileceğini düşündü. Ama bu kez durum farklıydı. Aracını park ederek yerde yatan kişinin yardımına koştu. Yanı başında büyükçe bir çöp çuvalı bulunan 17-18 yaşlarındaki genç konuşamıyor can havliyle cebini işaret ediyordu. Kadir, işaret ettiği şeyin ilaç olabileceğini düşündü. Yanılmamıştı. Astımlı hastaların kullandığı spreyi çıkarıp sıktı. Çocuk bir süre sonra kendine geldiğinde ortaya çok acı bir öykü çıkmıştı...

★★★

Adı Sedat’tı... Karabük’ün bir köyünden gelmişlerdi. Bornova-Türkan Özilhan Hastanesi yakınlarındaki zeytinlik bir alanda kurdukları çadırda barınıyorlardı. Sedat, 18’ine henüz girmişti. Sudenur ve Beyzanur adlı iki küçük kardeşi daha vardı. Babası Hüseyin bedensel ve kısmen de zihinsel engelliydi. Ayrıca gözleri de zor görüyor, bu nedenlerle çalışamıyordu. Annesi Gülbahar ise İzmir’in dağlarında salep topluyordu...

Kadir Çankaya ile, Sedat ve ailesinin çadırının önünde...


★★★

Sedat konuştukça Kadir ağlamaklı oluyordu. Çünkü alınması gereken bir ilaç için çocuğun ve ailesinin eczaneye ödemeleri gereken 35 liralık katkı payını verecek paraları yoktu. Arabası olmadığından çöpleri çuvalla sırtında taşıyordu! Çıkarıp 300 lira verdi. (Ne kadar verdiğini bana söylemek istemedi ama ısrarım sonucu öğrendim) Çocuk kabul etmiyor “Abi eczaneye gidip ilacı alalım bana bu kadarı yeter” diyordu. Zorlayarak paraları cebine soktu ve ayrılırken bir kağıda telefon numarasını yazıp bıraktı.

Çocuk arkasından sevinçle “Çöp arabası alacak param oldu” diye bağırıyordu!..

★★★

Birkaç saat sonra Kadir’in telefonu çaldı. Arayan annesiydi. “Paraları siz mi verdiniz?” diye soruyor, oğlunun çalmış olabileceğinden korktuğunu söylüyordu. Konuşma sırasında Sedat’ın 5 yaşında düşerek burnunu kırdığını, kemiğin yanlış kaynama sonucu eğri kaldığını ve astıma da bu nedenle yakalandığını öğrendi. Kadının anlattığına göre doktorlar, ameliyat için 18’ini doldurmasını bekliyorlardı.

Sedat ve yeni aldığı çöp arabası...


★★★

Kadir ve işyerinde çalışanlar akşama doğru bir marketten gıda ürünleri alıp, çöp toplayan hasta çocuğun tarif ettiği bölgeye gittiler. Zeytin ağaçlarıyla dolu alanda 20-25 çadır daha vardı. Kimi Suriyeli idi, kimi de umudun peşine takılıp, Güneydoğu’dan gelmişlerdi. Sefaletin hakim olduğu çadırın içi anlatılacak gibi değildi. Hele yerde yatan dünyalar güzeli minikler Sudenur ve Beyzanur’un durumları!..

Pazar keyfinizi daha fazla kaçırmamak için, yürek yakıcı o ayrıntıları yazmıyorum.

★★★

Ben size bir çadırın öyküsünü anlattım. Diğerlerinde yaşananları siz düşünün!..

★★★

Kadir akşam eve döner dönmez beni arayıp yaşadıklarını aktardı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile de konuşup durumu onunla da paylaşmış. İlgiyle dinleyen Başkan Soyer, elinden gelen her şeyi yapacağını söylemiş. Hatta 23 Nisan’da onlara bir sürpriz sözü de vermiş.

Dün sabah Kadir’le çadıra giderek aileye hem bu haberleri ilettik, hem de Sedat’ın çöp arabası sevincine ortak olduk...

★★★

Sefaletin sürüp gittiği yer, bir dağbaşı olmadığı gibi, İzmir’in en güzel semtlerinden Bornova’nın göbeği...

Demem o ki, Türkiye’nin gerçek gündemi çoktan sonuçlanmış olan seçimler değil, ekonomi, işsizlik, daha dün 4 canımızı şehit verdiğimiz terör belası ve dış politikadaki dağ gibi sorunlar.

İnanmayan gidip, adresini verdiğim yerdeki çadırlarda bu gerçek gündemle yüzleşebilir!..