Türkiye’nin günlerdir konuştuğu, yılbaşı gecesi Suriyeli gençler tarafından Taksim Meydanı’nda dalgalandırılan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bayrağı, yıllardır sahnelenen korkunç senaryoda bir ayrıntıdan ibaret...
Nasıl mı? Anlatalım:

★★★

ABD’nin en derin Dışişleri Bakanlarından Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu 2003 yılında, Washington Post Gazetesi’ne yazdığı makalede Ortadoğu coğrafyasında kurulacak kanlı tezgahın ipuçlarını şöyle vermişti:
“Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejimleri, sınırları ve haritaları değişecek. Türkiye de bunların içinde!..”
Bu açık tehditten sonra koskoca coğrafyadan bir babayiğit lider çıkıp da “Hey Condoleezza Rice kendine gel! Sen kim oluyorsun da binlerce mil öteden bu ülkeleri tehdit edebiliyorsun” diyememişti.

★★★

Çok geçmeden kıyamet kopmuş, adına “Arap Baharı” (!) denilen kara kışla birlikte, kanlı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adım adım hayata geçirilmeye başlanmıştı.
Libya’da kargaşa çıkıp kendilerine “Koalisyon Gücü” diyen emperyal ülkeler saldırıya geçtiğinde, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, “NATO uçaklarının Libya’da ne işi var?” diyerek gelen tehlikeyi işaret etmiş, ancak o da kısa bir süre sonra bu güçlerin safında yer almıştı.

★★★

Diktatörlerin devrileceği ve yerine demokrasinin egemen kılınacağı söylemiyle başlatılan operasyonun sponsorluğunu diktatörlükle yönetilen ve emperyalizmin hizmetkarı olan Suudi Arabistan’ın üstlenmesi bile tartışma konusu yapılmamıştı!..

★★★

Oysa emperyalizmin bayraktarı ve oyun kurucusu ABD’nin hedefi belliydi:
Bu toprakların petrol zenginliklerine oturulacak, ekonomide dev adımlar atan Çin ve gelişmiş Uzakdoğu ülkelerine giden enerji yolları tutulacak, İran’a ambargo uygulanacak, petrol fiyatları düşürülerek yüksek maliyetle petrol üretimi yapan Rusya’ya ekonomik pranga vurulacaktı!..
Rice’ın dediği gibi Türkiye de BOP’un hedefindeydi. Çünkü üniter yapısı ve güçlü ordusu senaryonun arzulanan biçimde hayata geçirilmesinin önündeki en büyük engeldi. O halde bu yapı zayıflatılmalı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) caydırıcı özelliği tırpanlanmalı, böylece federatif yapıya götürecek yolun taşları döşenmeliydi.
Nitekim öyle de yapıldı. Emperyalizm FETÖ’yü devreye soktu ve TSK’nın kolunu kanadını kırdı!..
Üniter yapıya tehdit olarak da Kürt kartını öne sürdü!..

★★★

Suriye’de çatışmalar başladığında bu ülkeye giderek olayları yerinde izleyen yandaş bir gazetecinin tespitleri (!) çok dikkat çekiciydi. Bırakın uzun vadeli öngörüyü, bir gün sonra yaşanacakları bile tahmin etme yetisinden yoksun olduğu anlaşılan gazeteci şöyle diyordu:
“Dünyanın her tarafından gelip Libya’da, Mısır’da diktatörleri deviren mücahitler şimdi de Suriye’de, cihat için savaşıyorlar...”
Gazeteci öylesine at gözlüğüyle bakıyordu ki bu cihadı kazanan tarafın kesinlikle emperyalizm olacağını asla göremiyordu!

★★★

Genç gazeteci bunları söylerken Türkiye’nin dış politikasını kurgulayanlar da farklı konuşmuyorlardı. İnanılmaz hayaller peşinde koşarken ecdat mirası olan topraklarda Osmanlı’nın yeniden inşa edileceğini, 2 ay gibi kısa süre içinde Suriye’nin başkenti Şam’da cuma namazı kılacağımızı iddia ediyorlardı.
Ülkenin birikimli, yurtsever ve bilge diplomatları gidilen yolun yanlışlığını söyleyerek tarihi uyarılarda bulunduklarında ciddiye alınmadıkları gibi, sözleri alay konusu yapılıyordu.

★★★

Günümüze ve gerçeklere dönersek...
Demokrasi getirileceği vaadiyle liderleri devrilen ülkeler, kolay kolay sona ermeyecek kargaşa ve istikrarsızlığa mahkum edildiler.
Suriye’de, PKK’nın uzantısı olan PYD/YPG güçleri eğitilip silahlandırılarak İsrail’in güvenliği için kurulacak garnizon devletin altyapısı oluşturuldu.
ABD Başkanı Trump, askerlerini çektikten sonra bile PYD/YPG’yi korumaya devam edeceğini duyurdu.

★★★

Suriye krizi patlak verdiğinde en yetkili ağızların, “Bu corafyada artık oyun kurucu biziz. Bizim haberimiz olmadan kuşlar bile bir yerden bir başka yere uçamayacak” dediği Türkiye, geç de olsa emperyalizm üretimi beka tehlikesinin farkına vardı ve gereken diplomatik-askeri hamleleri yapmaya başladı...

★★★

Sevgili okurlarım,
“Yılbaşı gecesi Mehmetçik Menbiç’te devriye görevini yaparken Suriyeli gençlerin Taksim”de dalgalandırdığı ÖSO bayrağı büyük ve ürkütücü senaryoda bir ayrıntıdır” derken bunları söylemek istemiştim...
Baksanıza Başkan Trump, Suriye’nin “kum ve ölüm olduğunu”, bu nedenle orada daha fazla kalmak istemediklerini söylüyor!
“O halde kum ve ölümün olduğu Suriye’de ne işin vardı” diye soralım ve bundan sonrası için Mustafa Kemal Atatürk’ün barışçı iç ve dış politika anlayışının egemen kılınmasını dileyerek, “Allah Mehmetçiğimizi korusun” diyelim...