Dün, SÖZCÜ’nün internet sitesinde çok çarpıcı bir haber vardı.
Sevgim Begüm Yavuz imzalı habere göre; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün korkuluklarına çıkan bir kişiye, oradan geçmekte olan bir araçtaki iki kişinin “Atla ulan” diye bağırmaları üzerine, adam kendisini boşluğa bırakarak intihar etmiş. Oysa olay yerine gelen polisler, hayatını yitiren Erol Çetin’i vazgeçirmek üzerelermiş.
Yerel mahkeme “Atla ulan” diyen iki kadını, intihara teşvikten 3’er yıl 4’er ay hapis cezasına çarptırmış. Ancak istinaf mahkemesi tarafından “uzaktan seslenmenin intihara teşvik sayılamayacağı” gerekçesiyle bozulmuş ve kadınların beraatlarına karar verilmiş.
Haberi okurken gerilere, 90’lı yılların ortalarına gittim.

★★★

O tarihlerde aynı köprüde seri intihar girişimleri oluyordu.
Girişimde bulunanlar bazen saatler süren ikna çabaları sonrasında kararlarından vazgeçiyor, bu arada olay yerine gelen televizyon ekipleri de yaşananları canlı yayınlarla ekranlara taşıyordu.
Bir süre sonra garip durumlar ortaya çıkmaya başladı. İntihar haberleri çoğaldıkça bu eyleme karar verenlerin sayısı da artıyordu. Öyle bir dönem geldi ki, intihar girişiminde bulunulmayan bir günü yaşayamaz olduk. Bu arada televizyon kanallarını arayan bazı bunalımlı kişilerin kendilerini atacaklarını söyleyerek saat verdiklerini ve o saatte köprüde canlı yayın ekiplerini hazır bulundurmalarını istediklerini duyduk.
İntihar girişimlerinin şova dönüşmesi, duyumlarımızı doğruluyordu.

★★★

KanalD Haber Merkezi olarak bu durumdan çok rahatsızdık.
Çünkü gerek okuduğumuz kitaplar, gerekse görüşlerine başvurduğumuz saygın ruh hekimleri, intihar haberlerinin çok risk taşıdığını ve bu eğilimdeki kişilerde tetikleyici etki yaptığını söylüyorlardı.
Onlara göre köprüdeki şovların devamı halinde, intiharı düşünen birçok kişi hayatlarına son verme konusundaki kararsızlıklarını sona erdirip ölümü tercih edebilirdi!
Bunun üzerine bir Pazar sabahı arkadaşlarla televizyonda toplanıp radikal bir karar aldık.
O akşamdan itibaren, nerede olursa olsun intihar girişimi haberlerini yayınlamayacağımızı ve köprüdeki intihar şovlarını asla göstermeyeceğimizi açıkladık.
Duyurumuzu günlerce tekrarladık.

★★★

Çok geçmeden diğer televizyon kanalları da bize katıldılar.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Köprüdeki intihar girişimleri ve şovlar adeta bıçakla kesilmiş gibi durdu!..

★★★

O süreçte, bunalımlı bir kişi, bizim kanalın karşısındaki binanın çatısına çıktı ve yardımcı olmamamız halinde kendisini aşağıya atacağını bağırmaya başladı.
Hemen gereken makamlara haber verdik ama onlar gelinceye kadar da boş durmadık. Adamı vazgeçirmeye uğraştık.
Tabii kısa sürede büyük bir meraklı kitlesi toplanmış, içlerinden bazıları “atla, atla” diye tempo tutar olmuştu.
Hiç unutmuyorum, damdaki adam onlara baktı, baktı ve “Siz adamı zorla intihar ettirirsiniz be vicdansızlar” diye haykırdı.
Neyse itfaiye ekipleri ve polisler gecikmeden geldiler de o can kurtuldu.

★★★

Demem o ki; Türkiye her bakımdan çok bunalımlı bir dönemden geçiyor. Toplumda hayatından bezmiş durumda olanların sayısı her geçen gün artıyor. O nedenle herkesin ağzından çıkanı kulağı duymalı!..
Özellikle ülke yönetiminden sorumlu mevkidekiler, en kızgın anlarında bile sözcükleri özenle seçerek kullanmalı.
“Atla, atla” diye bağıran şuursuzlardan bir farkları olmalı!..