Dün Meclis’te Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) sınır ötesi harekat izni veren tezkerenin uzatıldığı tarihi oturumda İYİ Parti adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Dr.Aytun Çıray, ABD Başkanı Trump’ın tehdit mesajlarının milletimizde yarattığı utanç ve acı dolu öfkeyi anlatırken şunları söylüyordu:

Kendimi 15 Mayıs 1919’unda şehri düşman tarafından işgale uğramış bir İzmirli gibi hissettiğimi söylemeliyim. Hasan Tahsin’i ilk kurşunu atmaya hangi duyguların sevk ettiğini artık çok iyi biliyorum. Bu duyguları bana ve kalbi Türk Milletinin onuru, refah  ve barış dolu geleceği için atan tüm vatandaşlarımıza yaşatanları şiddetle kınıyorum. Sadece 140 karakterle 82 milyon insanımız için, bu kadar aşağılayıcı, bu denli haysiyet kırıcı olma becerisini gösteren kimse, elbette Trump’tan başkası olamazdı!..

★★★

Sayın Milletvekilleri,

Trump, dün akşamki mesajlarıyla Türk Milletini tehdit etmek ve küçük düşürmekle kalmamış, Cumhurbaşkanında somutlaşan iktidarı da feci ve alçaltıcı bir tuzağın içine çekmiştir.

ABD’nin silahlı güçlerini TSK’nın operasyon bölgesinden uzaklaştırdığını ve Sayın Erdoğan’ın Kasım ayında Beyaz Saray’a davet edildiğini açıklaması, tuzağın ilk adımıdır.

İktidar, Trump’ın azledilme tehlikesiyle karşı karşıya iken,Türkiye’nin yanında yer alacağına kendisini inandırmıştır!..”

★★★

“Trump’ın Türklerin, Cumhuriyet’in ilanından bu yana hiçbir dış tehdide boyun eğmeyen bir millet olduğunu hala öğrenemediği görülüyor” diyen saygın ve birikimli diplomat, emekli Büyükelçi Onur Öymen ise “Türkiye-ABD arasındaki krizi” şöyle yorumluyor:

Trump yönetiminin, bazı Amerikalı diplomatların bile PKK’nın kurdurduğunu ve bu terör örgütüyle işbirliği içinde olduğunu kabul ettikleri PYD’yi açıkça desteklemesi ve silahlandırması akla, sağduyuya ve uluslararası hukuka aykırıdır.

Türkiye’nin yanı sıra, Suriye’nin de kısa bir süre önce PYD’yi resmen bölücü bir terör örgütü olarak nitelendirmesi bu konuya yeni bir boyut kazandırmıştır.

Trump’ın bu açıklamaları BM’nin, NATO’nun ve diğer uluslararası kuruluşların terörle mücadele konusunda aldığı kararların da açık bir ihlalini oluşturmaktadır.

Trump’ın attığı tweetlerde kendi çizdiği çizgilere uymaması halinde Türk ekonomisini yok edeceği yolundaki ifadeleri, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilere kalıcı bir hasar verecek ve Türk Milleti’nin Amerika’ya karşı zaten en alt düzeye inmiş bulunan güvenini büsbütün yok edecektir.

NATO müttefikine karşı bir terör örgütünü desteklemek, ittifak içindeki karşılıklı saygı ve dayanışma duygularını da tahrip edecek niteliktedir.

Bu koşullarda, Sayın Cumhurbaşkanının Trump’ın daveti üzerine Amerika’yı ziyaret etme düşüncesini gözden geçirmesi bence uygun olacaktır. Ayrıca, Amerika’nın Türkiye’nin çıkarlarına zarar verecek kararlarına ve eylemlerine karşı ülkemizin alabileceği tedbirlerin de bir an önce saptanması ve gerektiğinde uygulamaya konulması uygun olacaktır. 1975 yılında, Amerikan Kongresinin aldığı silah ambargosu kararına karşı Türk Hükümeti’nin (Demirel Hükümeti) gösterdiği tepki örnek olacak niteliktedir...”

★★★

Sözün özüne gelirsek;

AKP’nin Suriye politikası, bu köşede daha ilk günden itibaren yazdığımız büyük yanlışlarla doludur. İktidarın emperyalizmin coğrafyamızdaki çıkarlarını korumak için başlatılan krizde ABD’nin yanında yer alması, PKK uzantılarına küresel gücün desteğiyle sınırımızda garnizon devlet kurabilecekleri müsait zemini yaratmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin meşru savunma hakkını kullanacağı “Barış Pınarı” harekatını gündeme getirmiştir.

Suriye politikasının yeniden gözden geçirilip; Ortadoğu bataklığından bir an önce çıkılması, dış politikada Büyük Önder Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin geçerli kılınması ve Suriye’deki rejimle işbirliği yapılması, büyük önem kazanmıştır.

★★★

Yanlışlardan arındırılmış dış politikamızı desteklemek ve meşru savunmadaki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yanında durmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için yaşayan bir yurttaş olarak görevimizdir...