Mazbatası Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından iptal edilen Ekrem İmamoğlu tepkisini dile getirirken ‘Kurul, İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı’na yönelik kararıyla, hukuk ihlâli yaptığı gibi, bir iftar vakti kul hakkı yemiştir’ diyor.
Her konuşmasında ‘kul hakkı yendiğini’ ısrarla vurgulayan İmamoğlu, bu kararın yurttaşların vicdanlarında asla onaylanmayacağını belirtiyor.

★★★

Biz de nereye gitsek, kiminle konuşsak İmamoğlu’nu doğrulayan görüşlerle karşılaşıyor, mesajlar alıyoruz.
İşte bunlardan çarpıcı bir örnek:
“Bilindiği gibi uzun süredir devam eden adaletsiz uygulamalar, son günlerde dayanılmaz boyutlara ulaştı. Maalesef bu haksızlıklara her fırsatta dindarlıklarını ön plana çıkaran yöneticiler ve yetkililer karar veriyor. Bu üzücü durumdan dolayı bir sanatçı sorumluluğu ile kendimi Kur’an ve adalet konusunu tekrar yazmak zorunda hissettim. Konuya Kuran’ın adalete ilişkin bakışını kısaca aktararak başlayayım:

★★★

Adalet konusunda Kur’an’ın hiçbir yerinde ‘Yasalara göre hükmedin’ ifadesi yoktur. Onun yerine ‘Hak üzere hükmedin’ ifadesi vardır. Çünkü güçlü olan, yasaları kendi menfaatine, idealine veya beklentilerine uygun biçimde yapabilir.
NİSA- 135. MAİDE-8 ayetleri, insanlar arasındaki ilişkilerde uygulanacak adaletin, hak üzere olmasını emreder. Adalet ile işi olan kişilerin sosyal durumları ve olayla ilgileri ne olursa olsun, titiz bir şekilde, mutlak adil olmalıdırlar. Adaletten sorumlu kişinin önce kendisini, sonra ana-babasını ve daha sonra da en yakınlarını sıralar ve sayılanların aleyhlerine de olsa, ‘adil olun’ ifadesiyle, olası bir adaletsizliğin önünü en baştan keser. Adaletin herhangi bir şekilde savsaklanmaması için de ‘Öyleyse adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın’ diyerek, muhatap kişileri uyarır.

★★★

Adalet ile ilgili ayetlerin hepsinde de ‘Allah için’ ifadesi vardır. Bu ifade çok ilginçtir ve günümüzdeki gelişmeleri de yakından ilgilendirmektedir. Zira adaletin anlamı bellidir. Ayetlerde ‘Sadece adil olun veya adaleti tesis edin’ deseydi emir yine bildirilmiş olurdu. Ancak hepsinde de Allah için ifadesi var! Bunun sebebi Allah, adaleti sağlama pozisyonlarındaki kişilerin, kendileri veya yakınlarının yararına, bir ideal uğruna; grup, parti, cemaat yahut sebebi ne olursa olsun herhangi bir amaç uğruna haksız kararlar verebileceklerini biliyor. Bu yüzden Allah için ifadesi yer alıyor. Böylece Allah, adalet konusunda tek amaç olarak yalnızca kendini koyarak, diğer tüm amaç ve niyetlerin önünü kesin bir şekilde kapatıyor. Öyleyse artık onun yanında başka hiç kimse için veya hiçbir amaç uğruna karar verme çabasında olunamaz. Şartlar ve yasalar müsait olsa bile gerçek adaletten sapılamaz.

★★★

Bu bağlamda kim bu emirleri ihmal ya da ihlal ederse doğrudan Kur’an’ı ve de Allah’ı reddetmiş olur. Onların hesabını insanlar göremez ise Allah muhakkak görecektir. Zira aynı ayetlerde bu hesabın görüleceği de ilginç bir şekilde belirtilmiştir.
İlginç dedim. Çünkü bu ayetlerin ortak özelliği hepsi de ‘Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir’ cümleleri ile bitiyor. Bu ifadelerde ‘hakkıyla’ kelimesi çok önemli bir mesajdır. Allah hakkıyla diyerek, olayın yalnızca bilgisi değil, tüm içyüzüne vakıf olduğunu vurguluyor. Daha anlaşılır hale getireyim: ‘Yüce Allah adaletten sorumlu kişilere, yaşadığınız toplumun gelenekleri ya da yönetim şekli yüzünden veya herhangi bir amaç uğruna adaletle hükmetme hususunu bir şekilde savsaklar veya ihlal edebilirsiniz. Bunu yaşadığınız toplumun kurallarına göre kitabına da uydurabilir, dünyadaki sorumluluklardan kurtulabilirsiniz. Ancak unutmayın ki ben, neyi, niçin, hangi niyetle yaptığınızı hakkıyla bilirim ve hesabını sorarım’ diyerek uyarıyor.

★★★

Eğer bir yetkili veya yönetici gerçekten Kur’an’a inanıyorsa bu ayetleri kesin olarak bilir. ‘Muhakkak uygulayın’ diye başlayıp ‘Bu Allah’ın emridir’ diye bitirdiği adalet ve liyakat konusunda çok hassas ve dikkatli olur. Adaleti riske sokacak, ihlal edecek hükümlere kesinlikle kapı açmaz. Aksini yapıyorsa, ya Kur’an’a inanmıyordur, ya da inandığı Allah’tan korkmuyordur. Başka izahı yoktur...”

★★★

Okuduğunuz satırlar, dünyaca saygın din alimimiz merhum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün öğrencisi olmakla gurur duyduğunu söyleyen değerli ‘su ressamı’ Mustafa Günen’e ait.
Günen’in Kur’an’ı esas alarak yaptığı yorum, Ekrem İmamoğlu’nun “YSK’nın 7 üyesi kul hakkı yediler” iddiasinı destekliyor.
Her fırsatta dindarlıklarını ön plana çıkaran yönetici ve yetkililere duyurulur!..