İzlemeyenler “hadi canım sen de” diyebilir ama yeminle aynen böyle oldu!. Dün öğleden sonra aldım kahvemi, açtım Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabını, İstanbul Belediye Meclisi’nin toplantısını canlı olarak izlemeye başladım. Dünkü yazımda AKP Meclis Grubu’nun İmamoğlu’nu “çalıştırmamak” için talimat aldıkları iddialarını paylaşmış, ilk oturumda bunun örneğini nasıl cansiperane yerine getirdiklerini anlatmıştım!.. Öyle ki; AKP döneminden kalan bir “tazminat” önerisini bile oy birliğiyle reddetmişlerdi!..
Bu ikinci oturumda “çalıştırmamak için nasıl çalışacaklarını” merak ediyordum doğrusu!..
Gerçekten muazzam çalıştılar!.. MHP’li üyelerle şahane bir eşgüdüm içinde “barikat” görevini layıkıyla yerine getirdiler…
CHP Grubu iki öneri sundu; bunlardan biri “Uyuşturucu Madde İle Mücadele Komisyonu” oluşturmak, diğeri ise “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu” kurmaktı… Uyuşturucu kullanımının ilkokulların önüne dek ulaştığı, küçücük çocukları bile pençesine aldığı, cinsiyet ayrımcılığının ayyuka çıktığı koca bir kent için son derece önemli tekliflerdi.. AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi!..
İmamoğlu’nu çalıştırmamak için aslanlar gibi “çalışmışlardı” bir kez daha!.. Artık, nerelerden, nasıl “aferinler” alırlar bilemiyorum ama bir şeyi çok iyi biliyorum:
-İstanbul onların, o “uyuşturucuyla mücadeleye hayır” diye kalkan ellerini izliyordu!..

Siyah-beyaz yılların ve Darülbedayi’nin en güzel abisi


Ben Suphi Tekniker’i ilk kez sinemanın siyah-beyaz yıllarında tanıdım…
Çocuktum. Türk filmlerinin hastasıydım!.. Mahallemizin yazlık ve kışlık sinemalarına gelen filmlerin hiçbirini kaçırmaz, aksine her birine en az birkaç kez giderdim… Sinemanın sahibinin oğluyla arkadaş olmanın ayrıcalığıydı işte!..
En çok da kadınlar matinesine bayılırdım; annem ya da teyzeme yalvarır, mutlaka yanlarına takılırdım… Yüzlerce kadının adeta sözleşmiş gibi ellerinde mendillerle, hıçkırıklara boğulduğunu, kötü adam yenilince, fakir kızla, zengin sevgilisi muradına erince sevinç çığlıkları attığını izlemek çok etkileyici gelirdi bana…
İşte o filmlerden birinde, çok ama çok yakışıklı, deyim yerindeyse filinta gibi, hafif bıçkın, Allah’ına kadar delikanlı, eh biraz da çapkın Suphi Abi ile tanıştım… Saydığım tüm özelliklerin yanında kodu mu da oturtuyordu hani…
-Yeni kahramanım oluvermişti!..
Büyüdükçe tiyatro sevdam da başladı; onun adını gördüğüm oyunları da kaçırmaz olmuştum. Devrin en büyük kadın oyuncularıyla başrol paylaştığı oyunlar kapalı gişe oynardı. Kitabında oynadığı oyunları, rol paylaştığı tiyatronun ve sinemanın unutulmaz isimlerini, nasıl sivrilip başrolleri kaptığını, sinemaya nasıl geçiş yaptığını okuyacak, o yılları yaşayacaksınız zaten…
-Anılarınız, hayalleriniz, ilk aşklarınızla birlikte!..
O yaşamın perde arkasını, aşklarını, hayal kırıklıklarını, ölümüne rekabetlerini, kıl payı yakalanan ya da kaçırılan şöhret basamaklarını, tadına doyum olmaz dostluklarını, arkadan hançerlemeye kadar varan kalleşliklerini filme çekmek çok isterdim. Suphi Abi hepsini görmüş, hepsinden tatmış, hepsine maruz kalmış büyük bir oyuncu, bir büyük tiyatro sanatçısı ve bir büyük senarist olarak geçti sanat tarihine…
-Ağladığınız, kahkahalar attığınız, derin hülyalara daldığınız, aşk acısı çektiğiniz filmlerin, oyunların, senaryoların çoğunda onun imzası vardı!..
Belki bilmiyorsunuz; sizin tiyatro ya da sinemada seyrettiğiniz Suphi Tekniker, aynı zamanda çok iyi bir senaryo yazarıydı!.. Hüzünlenerek, sevinç çığlıkları atarak, kötü adamlara öfkelenip, iyi insanları alkışlayarak seyrettiğiniz, gişe rekorları kıran pek çok oyunun, filmin senaryo yazarıydı üstelik…
Günümüzde ya da yakın geçmişte hayranlıkla izlediğiniz pek çok ünlü aktör ya da aktris onun senaryosunu yazdığı filmlerle yakalamıştı şöhreti!..
Yüz yüze tanışmam ise uzun yıllar sonrasına, “ak saçlı delikanlı” zamanlarına rastladı…
Tanıştığımızda onu zaten o kadar iyi tanıyordum ki, hiç yabancılık çekmedim desem yeridir!.
Hayatımda tanıdığım için çok mutlu olduğum, gurur duyduğum, çok şey şey öğrendiğim dostlarımdan biri Suphi Abi…
Tiyatro ve sinema anılarında anlattığı “Tiyatro’dan Sinema’ya Başrolde Darülbedayi” ismini koyduğu anı kitabını ve sekiz sinema ve tiyatro senaryosunu bir araya getirdiği “Ne Yazık ki Namuslu” kitabını okuduğunuzda bahse girerim sizler de onu en az benim kadar seveceksiniz… Anlatımındaki sıcaklığın yanı sıra, bize iyiliği, şövalyeliği, hayal kurmayı, o hayalleri hayata geçirmeyi öğreten kahramanlarımız basbayağı geçit töreni yapacak gözlerinizin önünde… Sizde bu dev sanatçıyla gurur duyacaksınız…
-Çünkü o siyah-beyaz yılların ve Darülbedayi’nin en güzel abisi!..
Suphi Abi, kitaplarını 27 Nisan Cumartesi günü saat 13.00-18.00 arasında Kadıköy Caferağa Mahallesi Mühürdar Sokak No: 6’da bulunan Legal Kitabevi’nde imzalayacak…
-Orada buluşalım mı?..