Yoksa gördüğüm bir rüya mıydı?!.
Bu yılın başında, Maliye ve Hazine Bakanı, damat Berat Albayrak, “Her şey pek güzel olacak” tadında bir açıklama yapmamış mıydı?.. “2019’da tam 2.5 milyon yurttaşa iş bulunacak” dememiş miydi?.. Yediden yetmişe halkın gözünün içine baka baka, hem de canlı yayında, neredeyse tüm televizyonların ekranlarından yukarıdaki sözleri söylememiş miydi?..
-Yoksa hepsi bir hayal miydi?!.
Bu konuşmanın üzerinden yaklaşık 8 ay geçti… Dün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) işsizlik rakamlarını açıkladı; önce işsizler ordusuna bir yılda katılan, işinden atılan yurttaş sayısını paylaşayım:
-938 bin kişi!..
Yani milyona gıdım kalmış!.. Yalnızca mayıs-haziran aralığında, yani bir ayda ise tam 96 bin kişi işsiz kalmış, iyi mi!.. Üstelik bu dönem, hem tarımda, hem turizmde sezonluk işçi istihdamının yoğun olarak başladığı zamanlara rastlıyor!..
Genç işsiz oranı ise yüzde 25’e dayandı. Bu ne demek biliyor musunuz? Her dört gençten biri işsiz demek!.. Üstelik bunlar TÜİK’in verdiği rakamlar! Yani kozmetik, yani makyajlı rakamlar! Bunu ben söylemiyorum, uzmanlar söylüyor; mesela ekonomi uzmanı, televizyon programlarından tanıdığımız Emin Çapa son açıklamanın üzerine aynen şu mesajı paylaştı:
-”Tam 2 milyon 310 bin kişi iş bulsam hemen çalışırım” diyor ama işsiz sayılmıyor. Onları da dahil ettiğimiz de 6 milyon 563 bin kişi işsiz. Üstelik bunlar resmi veriler!..
Demek ki neymiş; resmi kayıtlarda dahi işsiz sayımız 7 milyona doğru koşuyormuş!..

Üretimsizlik mahvediyor!..


Pekii, durum böyleyken Maliye Bakanı sıfatlı muhterem “2.5 milyon yurttaşa iş bulunacak” lafını nereden çıkardı?..
-İstihareye yattı zahir!..
Bakın, Ekonomi Uzmanı Mustafa Sönmez ne diyor:
-Tarım, turizm gibi mevsimsel iş imkanlarına rağmen işsiz sayısı bir ayda 100 bin arttı. Yatırımların dibe vurması etken!..
Yani üretim yok. Üretim olmayınca piyasa daralıyor ve ilk önce emekçiyi vuruyor!.. Mesela ekonominin başlıca sektörlerinden otomotiv sektörünün içler acısı durumu; otomobil satışları bir senede neredeyse yüzde 50 geriledi!.. Fabrikalar üretimi kısma yoluna gidiyor. Bu da yeni bir işsizler ordusu anlamına geliyor!..
Ekonomiyi inşaatla özdeşleştiren iktidarın gelip dayandığı nokta da iyi bir örnek; konut satışlarında neredeyse yarı yarıya düşüş!.. Büyük inşaat şirketleri dahi iflasın eşiğinde! Daha kısa bir süre önce Saray’ın inşaatını üstlenen şirket bile iflas bayrağını çekti!..
Diğer taraftan Haziran 2019 döneminde kayıt dışı çalışanların, yani herhangi bir sosyal güvencesi olmadan çalışanların oranı da yüzde 35.2’ye yükseldi!.. Bunun anlamı çok basit:
-2 bin 20 TL’nin altında, hem de epey altında çalışmak zorunda olan milyonlarca kişi var bu ülkede!..
İnsanları kandırmanın, pembe hülyalara yatırmanın da sonuçta bir bedeli vardır!.. İktidarın son durumunu gösteren anketler öyle diyo!..

İslamcı camianın “mahrem” meseleleri!..


Bir süre önce Yeni Şafak Gazetesi’nde İbrahim Tenekeci şöyle yazmıştı:
-Önümüzdeki günlerde siyaset ve mütedeyyin camia karışacak… Dileriz mahrem meseleler gözler önüne serilmez… Bunun olmaması için herkes sorumluluk düşüyor!..
Ben de “Allah Allah, neymiş acaba bu kadar önemli ve de mahrem meseleler” diye düşünmüş, “Kokusu çıkar yakında” demiştim… Gerçekten de bir yazı ve ardından gelen istifa ile “gözler önüne serilmek” ne kelime, adeta pazara düştü desek yeridir!..
Geçtiğimiz günlerde Canan Kaftancıoğlu’nun mahkumiyet kararını eleştirdiği yazısı sansür edilen Özlem Albayrak “bu, sorunların son halkasıydı” diyerek Yeni Şafak’tan istifa etmişti. Daha sonra bu sansürün ilk olmadığını kendisinden öğrendik. Daha da ağır olanını da yinWe Albayrak şöyle anlattı:
-Yeni Şafak holiganlık yapmamızı istiyordu!..
İstifadan sonra Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan ve Star Gazetesi yazarı Ersoy Dede, Albayrak’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı BİMTAŞ’ta çalıştığını, belediye olanaklarıyla bir yıl süreyle ABD’de dil kursuna gittiğini yazdılar…
Albayrak ise Ersoy Dede’ye hitaben “çok çirkinleştin” diye yanıt verdikten sonra, Hilal Kaplan için şöyle yazdı:
-Ne ihale aldım, ne ne genel müdür oldum; yalıda oturup hükümet kurup hükümet yıkan birine çok gelmiş!..
Albayrak ayrıca “ABD’ye dil kusuna İBB olanaklarıyla gittiğimi ispatlamayan şerefsizdir” mesajıyla “hodri meydan” dedi…
Bu ağır mesajlara Hilal Kaplan bu kez eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ü de katarak. Albayrak’la ikisini “Davutoğlu saflarına katılmakla suçlayıp” şöyle yazdı:
-Ellerinden giden çıkar ilişkileri sebebiyle Başkan Erdoğan’a karşı pozisyon almamış gibi millete ahlak satmaya kalkıyorlar… Ahlak insanın yalnız dilinde değil, esas gönlünde olacak!..
Vay, vay, vay… Demek mahrem meseleler ortalığa dökülmeye başladı; ahlak, şeref, ilke, prensip, haysiyet sözcüklerinin uçuştuğu “Pazar meydanına” bakalım daha hangi “mahrem çamaşırlar” dökülecek!..