İstanbul Büyükşehir Belediyesi Haller Müdürlüğü’nde çalışan Ömer Albayrak isimli herif, 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu öncesinde sosyal medya hesabından şu iğrenç mesajı paylaşmıştı:
-Sevgili dostlar, CHP açıkça savaş ilan ederek bu hususta elinden geleni ardına koymamaktadır. Meclis’te başladıkları saldırganlıklarını tüm eylem ve söylemleri ile EVET’ çilerin üzerine çevirmişlerdir. 17 Nisan günü savaşı kazanınca, bunların karıları ve kızları GANİMET olarak EVET’çilere HELALDİR.
İnsan olanın, vicdanı olanın aklının ucundan geçmeyecek bu alçakça mesaj doğal olarak büyük tepki çekti... Savcılık bu kişi hakkında “halkı kin ve düşmanlığa karşı tahrik” suçundan soruşturma açtı. Mahkeme “suçun kamu barışına karşı işlenen suçlar” kapsamında değerlendirilebileceğine hükmetti...
Bu kişi o günden beri yargılanıyor. Mahkemenin hakimi sanığa ek savunma hakkı verdi. O da ek savunmasını yaptı ve bakın ne dedi:
-Paylaşılan yazı benim ilk haliyle dağıtılmış bir yazı değildir. Sonradan değiştirilerek medyaya verilmiştir. Benim paylaştığım yazı “ 17 Nisan günü savaşı kazanınca bunların karıları kızları ganimet olarak Evet’çilere helaldir” şeklindedir. Yazının başındaki “Hayırcılar” kısmı benim yazımda yoktur.  Ayrıca ganimettir de kaldırılmış!..
Bir şey anladınız mı? Adam ek savunmasında söylediğini bire bir itiraf ediyor, mesajda zaten “Hayırcı” sözcüğü yok!.. Hiç utanıp sıkılması olmaması bir yana, idrak sorunu da ortada!..
-Hani “akım derken b.kum” diyen tipler vardır ya, işte o misal!..

Özrü kabahatinden büyük!..


Yukarıdaki savunma faciasına bakınca, zekanın önemini vurgulayan bir hikaye geldi aklıma:
Hikaye bu ya, memleketin birinde, ülkenin Sultanı bir gün durup dururken Baş Vezirine buyurmuş:
-Bana öyle bir şey söyle ki özrün kabahatinden büyük olsun!..
Vezir afallamış tabii!.. Biraz düşünmek için izin istemiş, saatlerce kafa patlatmış, bilemezse o kafayı kaybedecek çünkü!.. Sonunda Sultan sarayın merdivenlerinden çıkarken arkadan yaklaşıp sıkı bir çimdik atmış.. Sultan can acısıyla “ne yapıyorsun bre densiz” diye celallenince, yerlere kadar eğilip şu yanıtı vermiş:
-Affedin Sultanım sizi Valide Sultan sandım!..
Özrün kabahati uzak ara geçtiği bu örneği, yukarıdaki savunmayla karşılaştırın bakalım, ne düşüneceksiniz?!.

İntihar!..


Defalarca yazdım...
Utanarak yazdım, vicdanım kanayarak yazdım... İşsizliğin, yoksulluğun, çaresizliğin insanları nasıl bitirdiğini, nasıl intihara dek sürüklediğini anlattığım yazılarımı siz de okudunuz... “Neye yaradı?” diye mi sorsam, “bu ülke nasıl oldu da böyle acıların, tükenmişliklerin ülkesi haline geldi” diye ağıt mı yaksam bilemedim!..
Son kara haber Tekirdağ Ergene’den geldi... Uzun süredir işsiz olan, ailesinin yanında kalan 34 yaşındaki Saffet G. gece evde yalnız olduğu sırada tavana bağladığı atkıyla kendisini astı!.. Eve gelen ailesi Saffet’in cansız bedeniyle karşılaştı... Genç adam, ailesine bıraktığı mektupta şöyle diyordu:
-Bana mezar yaptırmayın. Sadece bir mezar taşı olsun. Ben size hakkımı helal ediyorum. Siz de bana hakkınızı helal edin. Biliyorum sizi çok üzdüm. İşsizlikten bunaldım!..
İşte bu kadar! Gazetelerde bir haber, sonrası yok!.. 34 yaşında, hayatına son verecek denli bunalmış bir kişi daha çekip gitmiş olacak, o kadar!.. Dünkü yazımın başlığı neydi anımsıyor musunuz?
-Varlık Kuyruğu!..