AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Yerel Seçim Manifestosu’nu açıkladı...
11 maddeden oluşuyor ve pek eğlenceli, hani canınız sıkılıyorsa, kafanız bir şeylere bozulmuşsa ilaç niyetine okuyabilirsiniz!.. Mesela ben okurken kahkahalarla ağladım, gözyaşlarıma engel olamadım!..  Şu açıklamanın güzelliğine bakın mesela:
-Hangi kaynaktan gelirse gelsin, belediyenin bütçesine giren her kuruşta, herkesin hakkı olduğunu aklımızdan asla çıkarmayacağız... Her faaliyetimizi  milletimizin gözü önünde, her türlü bilginin, belgenin açık olduğu bir şekilde yürüteceğiz...
Ne kadar güzel, ne kadar şeffaf değil mi?.. Zaten Erdoğan’ın açıkladığı manifestonun “Şeffaflık” başlıklı 10’uncu maddesinden alındı... Demek ki bundan böyle, örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin büyük bir ısrar ve özenle, sır gibi sakladığı ihale detaylarını, yüksek ölçekli ihalelerin hangi şirketlere hangi kriterler gözetilerek verildiğini, kamuoyu ile paylaşılmayan faaliyet raporlarını filan artık tüm şeffaflığı ile öğrenebileceğiz, -bence bundan iyisi Şam’da kayısı!..-
AKP Genel Başkanı’nın verdiği şu söz de çok değerli tabii:
-AK Partili belediyeleri, herhangi bir kesime ve kişiye değil, sadece milletine ve devletine sadakat gösterecek başkanlar yönetecektir!..
Kelimenin tam anlamıyla harika!.. Ancak biraz kafamın karıştığını söylemeden geçemeyeceğim; peki, 20-25 senedir büyük kentler başta bir çok belediyeyi yöneten AKP’li belediye başkanları işaret edilen özelliklere uymuyor muydu?.. Onun için mi bir bölümü şak diye istifa ettirildi?.. O zaman, o kadar uzun süre niçin görevde tutuldu?..
-Şeytan işte, insanın aklını da gönlünü de bulandırıyor!..

Manifestoyu okuyan AKP yeni iktidara geliyor sanır!..


Diyelim ki 17 sene yurtdışında yaşamışsınız...
Ülkede yaşananlara, olup bitenlere uzak kalmışsınız... Döndüğünüz gün gazetelerde açıklanan manifestoyu okuduğunuzda adım kadar eminim aynen şöyle düşünürsünüz.
-Vay anasını, iktidar partisi memleketi rezil etmiş!.. Muhalefetteki AKP’de açıkları iyi yakalamış, beline beline vurmuş, değişim vaat ediyor!..
O kadar yani!.. Haa burada yaşayanların da “demek ki yanılmışız; meğer iktidarda CHP varmış” deme olasılığı da yüksek zannımca!.. Mesela yandaş gazetelerden ikisi şu manşetleri atmış:
-İnşaatla değil, 94 ruhuyla!..
-94 ruhuyla yeni ufuklara!..
94 dedikleri, İstanbul’un, Ankara’nın ve pek çok kentin yönetimine geldikleri yıl. O zaman Refah Partisi bünyesinde tabii... Aradan tam çeyrek asır geçmiş durumda... O günle bugün arasındaki 25 yılda bu kentleri yöneten kendileri... Son 17 yıldır, hem ulusal hem de yerel bazda tek yetkili olan yine kendileri; nereye gitti bu yıllar peki?!.
Manifestonun açıklandığı gün, AKP’nin seçim sloganları da açıklandı; bir tanesi pek afili:
-Bu vatana söz verdik!..
İyi de millet sormaz mı “hangisini tuttun birader” diye!..

Bir söz verdim ki hayali cihan değer!..


11 maddelik manifestonun hangi maddesini tutsanız elinizde kalıyor!..
Mesela Reis “ Yatay şehirleşme yeni dönemdeki şehircilik vizyonumuzun merkezinde yer alacaktır” diyor, dinleyenler çılgınca alkışlıyor... Ben ise düşünüyorum:
-Arkadaş ben bunca yıldır Türkiye zannıyla Kongo’da mı yaşıyordum acaba?!.. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa ve dahi bir çok kentte yükselen gökdelenleri marslılar mı inşa etti, ettirdi?!.. Dikey yapılaşmanın İstanbul başta olmak üzere kentleri cehenneme çevireceğini söyleyen mimarlar, kent uzmanları Madagaskarlılar tarafından mı neredeyse vatan haini ilan edildi?!.
Yine Asrın Liderimiz “altyapı ve ulaşım konusu çözülmeden şehirlerimizi gerçek anlamda şehir haline getirmiş olamayacağımıza inanıyoruz” diyor, salon yıkılıyor, ben yine hayretler içinde düşünüyorum:
-Yahu kentlerin ana arterlerinde yurttaşın canını sel sularından kurtarmak için sandala sığındığı, yolların çöktüğü, çocukların çamur içinde boğularak can verdiği facialar artık sıradan olay sayılmıyor mu?!.
Reis gayet güzel “ Çevreye saygılı şehirler ile Rabbimizin bize emanet ettiği tabiat içinde, canlı veya cansız tüm varlıklarla birlikte uyum içinde bir hayat sürdürebilmemizi sağlayacağız” diye anlatıyor, insanlar huşu içinde alkışlıyor, bense dünkü Birgün gazetesinde yer alan, İstiklal Caddesi’nin 2005 ve 2019 yılında aynı açıdan çekilmiş iki fotoğrafı düşünüyorum:
-Yemyeşil caddede bir tek yaprak kalmamış, sıfır!.. İstanbul’da kişi başına düşen yeşil ne kadar biliyor musunuz? Bir metrekare!.. Büyük kentlerde millet doğalgaz pahalılığından yine kömüre döndüğü, seçim yardımı adı altında en kalitesiz kömür de fakir halka dağıtıldığı için insanlar resmen kirli hava soluyor...
Velhasıl kelam; bakış açınıza bağlı, okuyun manifestoyu ve ister “vay benim halime” diye ağlaşın ya da “işte hayal böyle satılır” diye gülüşün...
-Gerçekten de 25 yılık süreçten sonra böyle bir manifestoyu her babayiğit ilan edemez vesselam!..