Dün Çanakkale Destanı’nın 104. yıl dönümüydü...
Size o destanın başlıca yaratıcısı, “Anafartalar Kahramanı”, Büyük Devrimci Mustafa
Kemal’i anlatmama gerek yok... Gerek bu köşede, gerek binlerce makalede, yüzlerce kitapta, belgesellerde, filmlerde zaten okudunuz, izlediniz, izliyorsunuz...
Ancak alçakça yalanlarla tarihi tersyüz etmeye çalışan yobaz kafaya, Çanakkale Cephesi Komutanı Alman General ve Osmanlı Mareşali Otto Liman Von Sanders’in anılarıyla attığı büyük tokada yer vermemek olmaz!.. Bakın Mareşal, Mustafa Kemal hakkında ne diyordu hatıralarında:
- Mustafa Kemal, sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan özelliği taşıyordu. Daha 25 Nisan sabahı 19. Tümenle ve hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden çatışmaya katılarak düşmanı kıyıya püskürtmüş ve bundan sonra 3 ay süreyle kırılmaz bir güçle sürekli düşman saldırılarına karşı koymuştu. Ona tam anlamıyla güvenilebilirdi...
Liman Von Sanders de öyle yapacak ve Anafartalar çevresinde toplanan bütün birliklerin komutasını Albay Mustafa Kemal Bey’e verecekti!.. Bu genç ve kudretli komutana o denli güveniyor ve saygı duyuyordu ki, Conkbayırı’nda Mustafa Kemal’in tam da kalbinin üstüne isabet eden şarapnel parçasından kurtaran köstekli saatini aziz bir hatıra olarak almış, yerine de ailesinin asalet armasını taşıyan kendi saatini vermişti...

“Az gelir!..”


Bu gencecik komutan 30 Nisan 1915’te Gümüş İmtiyaz Madalyası almış, bunu Altın ve Gümüş Liyakat madalyaları izlemişti... 10 Mayıs 1915’te ise Mustafa Kemal’in Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye, 3. Kolordu Komutanlığı emriyle “KEMALYERİ” adı verilmişti!.. 17 Mayıs 1915’te padişah adına Muharebe Altın Liyakat Madalyası verilen Mustafa Kemal’e 23 Mayıs 1915’te Alman İmparatoru tarafından “Demir Haç” nişanı verildi!..
8 Ağustos 1915’te Conkbayırı, İngilizlerin eline geçmişti... Durumun iyice kötüye gitmesi üzerine 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders’in Kurmay Başkanı Kurmay Albay Kazım İnanç, Mustafa Kemal’i telefon başına çağırarak “durumu nasıl gördüğünü” sordu. Mustafa Kemal bu soruyu şu tarihe geçen sözleriyle yanıtladı:
-Bütün mevcut kuvvetlerin komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!..
Kurmay başkanı şaşırmıştı, “Çok gelmez mi?” diye sordu. Albaylığa yeni terfi etmiş genç komutan yanıtladı:
-Az gelir!..
Savaşın o en kritik aşamasında Albay Mustafa Kemal, 9 Ağustos gece saat 21.45’te Mareşal Liman Von Sanders’in emriyle Anafartalar Grup Komutanlığı’na getirildi.
-10 Ağustos 1915 günü, Mustafa Kemal’in komutasındaki kuvvetler 4 saat süren kanlı bir boğazlaşmanın ardından Conkbayırı’nı
geri aldı!..

“Keşke Yunan kazansaydı” diyenlerin nefreti!..


Yukarıda yalnızca yadsınması, çarpıtılması olanaksız olan resmi tarih belgelerinden aldığım bilgileri paylaştım...
“Mustafa Kemal’in Çanakkale’de hükmü yoktur” diyen alçaklara kapak olsun istedim!.. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen şeref yoksunu tiplerin iftiralarını yüzlerine çarpmak istedim; biliyorum ki, yüreklerinin taa içinde “Keşke İngilizler galip gelseydi” azabını taşıyorlar!.. Çünkü bunların ataları, dedeleri İngiliz Muhipleri Derneği’nin 1 numarasında Padişah Vahdettin olmak üzere başlıca üyeleriydi... Yunan ordusuna “Halifenin ordusu” diyebilecek kadar alçaklaşmış bir güruhtu!..
Çanakkale’de kendisinden kat be kat üstün, ağır silahlarla donanmış bir düşman gücünü hem deniz hem kara savaşlarında mağlup etmiş Türk askerini ve tabii Mustafa Kemal’i verilen kayıplar üzerinden “Çanakkale’de Kemalist mitolojinin örttüğü bir yenilgi” safsatasıyla karalamaya çalışan “tarihçi” kılıklı din tüccarlarına gelince... Ne yaparlarsa yapsınlar olmuyor, mumları yatsıya kadar bile yanmıyor... Tarih belgeleri utanmayan suratlarında boş bir eldiven gibi patlıyor!..
Gelelim Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Çanakkale ve Birlik Ruhu” başlıklı 15 Mart Cuma Hutbesi’ne... Birlikten, beraberlikten, şehitlikten, vatan ve Allah, Peygamber sevgisini anlatan hutbede Mustafa Kemal’den bir tek sözcüğü dahi esirgeyen Diyanet için ne dersiniz diye soracak olsam ne derdiniz acaba? Sizi bilmem ama benim yanıtım yalnızca iki sözcükten ibaret:
-Hükmü yoktur!..