AKP’li Cumhurbaşkanı, aralarında CHP’lilerin, seçilmiş başkanlar yerine atanan kayyımların da bulunduğu 30 Büyükşehir Belediye Başkanını Saray’a davet etti... Çağrı Salı günü yapıldı, davet bir gün sonra Çarşamba günüydü!..
Seçim sürecinde babası üzerinden ağır suçlamalarla taciz edilen, iktidar çevreleri tarafından “işkenceci çocuğu” şeklinde hakaretlere maruz kalan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer “koşa koşa gideceğim” dedi...
Alnının akıyla kazandığı İstanbul Başkanlığı çeşitli “numaralarla” elinden alınan, bizzat AKP Genel Başkanı tarafından “Benim valime hakaret etti, özür dilemeden o koltuğa oturamaz”, “Yargılanıp ceza alırsa başkan olamaz”, “PKK sevicisi” denilen, meydanlarda “Pontuslu Rum” göndermesi yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tabii ki gideceğim. Çok memnuniyet duydum” dedi...
Halbuki, İmamoğlu ikinci kez seçilir seçilmez ne demişti, hafızalarınızı yoklayın, hatırlayın lütfen:
-Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmek için randevu istedim!..
İşte o randevu yaklaşık 2.5 ay sonra 28 başkan, 16 bakan huzurunda Saray’da gerçekleşmiş oldu!.. Bir diğer açıdan şöyle de denilebilir:
-Ülkenin en büyük kentinin, bütçesi bırakın bakanlıkları filan, bir çok ülkenin bütçesinden bile fazla olan dünyanın en büyük mega kentlerinden birinin belediye başkanına düpedüz “Senin randevu isteğin ancak bu şekilde kabul görür” denilmiş oldu!..
Bileğinin hakkıyla, adeta kopartarak kazandığı başkanlık seçimi öncesi ağır hakaret ve tehditlere hedef olan, Saray’ına koştuğu AKP Genel Başkanı ve efradı tarafından “sahte senetçi”, “dolandırıcı” olarak suçlanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Diyalog yolu açıldı, mutlu olduk” türünden bir açıklama yaptı...
-Gerçekten, hepsi de koşa koşa gittiler davete!..

Toplantıdan çıkan ders!..


Pekii, gittiler de ne oldu?..
Kendi açıklamalarına göre “Gayet güzel oldu!” Bol bol şakalar yapıldı, kahkahalar atıldı, filan... Bunlar sahiden çok güzel de, sonuçta ne oldu? AKP’li Cumhurbaşkanı, “Bütün belediye başkanları bizim için eşittir, yardımsa hepsine yardım, hazine garantisi ise hepsine hazine garantisi, bizim partimizden olmayan başkanlara hiçbir engel çıkartmayacağız” mı dedi?.. Hayır!..
Konuşmalarına “teşekkürle başlayıp”, borçlarının ödenmesiyle ilgili destek istekleri dahil, tüm isteklerine “Aaa, ne demek, hemen” mi dedi? Hayır! Birininkini maliye makamı damadına, diğerini tarım bakanına bir başkasınınkini ticaret bakanına havale ediverdi!..Sonra da bir konuşma yaptı AKP Genel Başkanı...
Belediye başkanlarını düpedüz azarlayan bir hoca edasıyla “İşçileri işten çıkarmayın, ekmekleriyle oynamayın. Ben belediye başkanıyken kimsenin ekmeğiyle oynamadım” dedi mesela!..
Halbuki, İstanbul’da yalnızca ikinci seçimin yapılacağının ilan edildiği 6 Mayıs ile 23 Haziran arasında, yani bir buçuk ay içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 3 bin kişinin yerleştirildiği kayıtlarda nal gibi görünüyor!..
Ayrıca AKP’li Cumhurbaşkanı’nın belediye başkanlığı dönemine daha ilk bakışta, daha 1994’de binlerle ifade edilen işçi kıyımı yapıldığını arşivler anlatıyor!..
-Bu konuda o toplantıda kimseden tık çıkmadı, iyi mi!..

Sandalyenin bacağı!..


Kısacası, bu toplantıdan akıllarda kalan tek şey oldu:
-Sandalyesinin bacağı kırılınca yere düşen İmamoğlu!..
Şu büyük tesadüfe bakın, 50’ye yakın kişinin katıldığı toplantıda, büyük paralar harcanarak alınmış, henüz 2 yıllık sandalyelerden İmamoğlu’nunkinin bacağı kırılıverdi... Tabii üstüne espriler yapıldı, kahkahalarla gülündü, hatta AKP Genel Başkanı, “Artık sandalyenin parasını ödersin” dedi, bir kahkaha tufanı daha patladı!..
Toplantıdan sonra başkanlar pek mutlu, pek mesuttu... Hepsi de “Çok verimli geçtiğini, diyalog yolunun açıldığını” filan söylediler...
Dün gazetelere baktım İBB Meclisi’nde pazartesi günü komisyona havale edilen 700 milyonluk borçlanma talebi dün Meclis’e gelmemişti!.. İBB CHP Grup sözcüsü Tarık Balyalı, aynen şöyle diyordu:
-Belediye şirketlerinin vergi dairesi ve sigortaya 681 milyon lira borcu var. Bu borç ödenmezse şirketlerimiz belediyeden kanunen ihale alamayacak!..
Bekleyelim bakalım “Saray’daki mutluluk verici diyalog” borç meselesini çözmeye yetecek mi?!.
Son bir şey daha; sosyal medyada dolaşan bir mesajda verilen bilgiye göre, ağırlanan kişiyi kırık sandalyede oturtmak, eski bir “Sicilya geleneği” imiş... “Gözdağı vermek” anlamına gelirmiş!.. Verilen 2’nci ve 3’üncü sandalyelerin de ayağının kırık çıkması ise gözdağının en uç örneğini teşkil edermiş: “Canın dahil elinde avucunda ne varsa alırım!..
Ben Sicilyalıların yalancısıyım valla... Ayrıca İmamoğlu’nun yalnızca 1 sandalyesinin bacağı kırıldı; yani sorun yok!..