CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’nın Çubuk İlçesi’ndeki şehit cenazesinde maruz kaldığı linç girişiminin üzerinden epey zaman geçti…
Anımsayacaksınız; memleketin İçişleri Bakanı, linç olayının hemen ertesinde bir açıklama yapmış, “Saldırının organize olduğuna dair bir bulguya rastlanmadı” demişti!.. Bahçeli Bey’in “Kendine yumruk attıracak ne yaptın Kılıçdaroğlu” sözlerini de hatırlıyorsunuzdur sanırım!.. Halbuki iktidar cenahının “Sıradan bir olay” algısıyla savuşturmak istediği o saldırının vahametini, olay terinde bulunan Emniyet Genel Müdürü’nün saldırgan kalabalığa megafonla yaptığı şu uyarı  açıkça göstermişti:
-Önce beni ve arkadaşlarımı linç etmeniz gerek. Bunu mu yapacaksınız?!.
Yine o törende bulunan Savunma Bakanı Hulusi Akar ise tarihe kazınacak, nesiller boyu unutulmayacak şu sözleri megafondan söylemişti:
-Değerli arkadaşlar, mesajınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz!..
İşte o “değerli arkadaşların” hangi mesajı verdikleri, nasıl bir tepki gösterdikleri bir bir ortaya çıktı!.. Peki kim ortaya çıkardı? İçişleri Bakanı Soylu mu? Hayır! Ona bağlı güvenlik birimleri mi? Hayır! Savcılık soruşturması mı? Yine hayır! Oradan henüz ses seda çıkmadı!.. Kim o halde?
-CHP İnceleme Komisyonu!..
“Organize saldırı” nasıl olurmuş, provokasyon nasıl planlanırmış, insanlar ne şekilde güdülür, gazaba getirilirmiş konularında ders gibi görüntüler içeriyor valla…
-İlgililere duyurulur!..

“Organize” sözcüğü ne anlama gelir?..


Linç girişiminin hemen ardından çalışma başlatan komisyon, dün derledikleri “vahşet görüntülerini” kamuoyu ile paylaştı; izlemenizi öneririm, her şey ama her şey tabak gibi ortada:
-“Değerli arkadaşların nasıl örgütlendiklerini, taşlarla, sopalarla, demirlerle nasıl “ölümüne” saldırıya geçtiklerini, araçların üzerine çıkmış birkaç “değerli” itin kalabalığı nasıl galeyana getirdiğini, “vuralım öldürelim”, “Evi yakın” çığlıklarını, Kılıçdaroğlu’nun tutulduğu evin çatısında dolaşan eli demir sopalı provokatörleri sanki orada yanıbaşlarındaymış gibi rahatça izleyebiliyorsunuz!..
Benim en çok dikkatimi çeken görüntülerden biri ise, henüz saldırılar başlamadan, şehit babasının elini sıkıp başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu’nun, AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin’e uzattığı elin havada kaldığı kareydi!..
Ha, bir de güvenlik güçlerinin Kılıçdaroğlu köyden çıkarıldıktan sonra saldırganlara gazlı müdahalede bulunduğu görüntüler seyredilmeye değerdi!..
İnceleme Komisyonu’ndan rica ediyorum; başta İçişleri Bakanı beyefendi olmak üzere “organize bir durum yok” diyenlere o görüntüleri “armağan” olarak yollasınlar…
-Anlaşıldığı kadarıyla “organize” sözcüğünün anlamı konusunda kafaları karışık!..

İnsan olanı ağlatacak bir hikaye!..


Anlatacağım hikaye bir dava dosyasından alındı…
Kızcağızın adının baş harflerini bile vermeyeceğim; Karadeniz bölgesinde yaşayan bir kızcağız olarak söz edeceğim… 2011’de yani 8 yıl önce cinsel istismara maruz kaldı… Olayla ilgili 4 sanık ağır ceza mahkemesi tarafından 13’er yıl hapis cezasına çarptırıldı… İğrenç olayın birinci perdesi bu şekilde kapandı…
Kızcağız 18 yaşına girdiğinde bir bakanlığın taşra teşkilatında memur olarak işe girdi. Bu arada yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine veba dosyası 2016 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na geldi. Bu süreçte sanıklardan biri cezaevinde ölmüş, diğer sanık H.K. ise tahliye olmuştu. Yargıtay kararı beklenirken iğrençliğin ikinci perdesi açıldı.
-Kızcağız ailesinin baskısı ile kendisine cinsel istismarda bulunan kişinin oğluyla evlendirildi, iyi mi!..
Genç kadın, hem kendi ailesi hem de eşinin ailesinden “şikayetinden vazgeçmesi için” büyük baskı görmesine rağmen şikayetinden vazgeçmedi!.. Yaşadığı baskılardan bunalınca da asliyesi hukuk mahkemesine başvurup, “korku içinde yaşadığını, büyük baskı gördüğünü” belirterek işyerinin değiştirilmesine adres bileğilerinin gizli tutulmasını istedi.
Mahkeme başvuruyu kabul etti ve kızcağız aynı bakanlığın Ankara birimine tayin oldu. Adresi gizlendi. Ancak ailesi ve eşi bu adresi buldu ve tehditlerini sürdürdü. Kızcağız yine mahkemeye başvurup annesi, eşi, ağabeyi ve iki ablası hakkında uzaklaştırma talebinde bulundu… Mahkeme dün verdiği karar ile söz konusu kişilerin, kızcağızın bulunduğu mahallerde 500 metre mesafesinde yaklaşmasını yasakladı!..
Öncelikle bu gencecik ama kocaman yürekli kızcağızı kutlamak, alnından öpmek gerek… O kızcağızın ailesi ve istismarcının oğlu olan eşi ise her türlü kötülüğü yapabilirler, o yüzden çok iyi korunması şart… Aslında böyle ahlaksız, böyle vicdansız bir ailenin en ağır şekilde yargılanması gerekiyor…
-İnsan kendi akrabalarını seçemez lafı ne kadar doğruymuş!..