SÖZCÜ Gazetesi’nin başına “okkalı bir çorap örüldüğünün” fısıldandığı, herkesin bildiği bir sır olduğu zamanlardı...
Soruşturma açıldı, ifadeler alındı ancak iddianame bir türlü çıkmıyordu... Sonradan öğrenecektik ki, iddianame hazırlanması görevi verilen 5 (yazıyla beş!) savcı, “bu iddialarla iddianame hazırlanmaz” diyerek soruşturma dosyasını iade etmişti...
Sonunda 6’ncı Savcı Asım Ekren’e verildi dosya ve bu savcı, müthiş bir süratle, üç-beş gün içinde soruşturma dosyasını 73 sayfalık bir iddianameye çevirmeyi başardı!.. Neler yoktu ki iddianamede:
-Bi kere sahibi FETÖ silahlı terör örgütüne üyeydi.. Üstelik örgütü yönetiyor ve propagandasını yapıyordu ve 16.5 yıldan 30 yıla kadar ağır hapsi isteniyordu!.. İzmir muhabirimiz Gökmen Ulu, internetteki Sorumlu Haber Müdürümüz Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürümüz Yonca Yücekaleli ise “Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri” gerekçesiyle suçlanıyorlardı... Onlar hakkında istenen ceza ise 7.5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis cezasıydı!..
Yanaşma medya hemen üstüne atladı iddianamenin; ellerini ovuşturan bir takım “yazar” kılıklı tetikçiler de iddianameyi hazırlayan savcıyı “kahraman” ilan etmeye kadar götürdüler işi!.. Ancaaak, hani derler ya “Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner”, tam da bu özdeyişe yakışan bomba haber dün Cumhuriyet Gazetesi’nde patladı!.. Sevdiğim bir özdeyişi de paylaşayım bari:
-Allah’ın sopası yok!..

Bir rüşvet ve yükseliş öyküsü!..


Ne olmuştu peki?..
-Tetikçilerin ‘kahraman’ ilan ettiği savcı Asım Ekren sabıkalı çıkmıştı, iyi mi!..
Hem de bir rüşvet davasında “görevini kötüye kullanmaktan!” Önce öyküyü görelim:
“Savcı Ekren, 2002 yılında görev yaptığı Osmaniye’de soruşturmasını yürüttüğü “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı” dosyasında şüpheliden haksız menfaat temin etmeye çalıştığı suçlamasıyla (irtikap yani rüşvet suçu) hakkında açılan dava sonunda 10 ay hapis ve 2 ay 15 gün meslekten men cezasına çarptırılmıştı!..
Peki nasıl yakalanmıştı?.. Rüşvet istediği şüpheli Ertan M., Savcı Bey’i Adalet Bakanlığı’na şikayet etmişti!.. Mahkeme heyeti rüşvet suçlamasıyla yargılanan Ekren’i “görevini kötüye kullanma” suçundan önce 1 yıl hapis cezası, para cezası ve 3 ay memuriyetten men cezasına çarptırmış, sonra da mahkemedeki iyi hali nedeniyle hapis cezasını önce 10 aya indirmiş, ardından para cezasına çevirmiş ve 2 ay 15 gün meslekten men edilmesine hükmetmişti!..
Peki, mahkeme niçin rüşvetten ceza vermemişti?.. Rüşvet anlaşması tamamlanmamış olduğu yani para savcının cebine girmediği için!..
-Asım Ekren’in aldığı ceza 23 Eylül 2004 tarihinde Yargıtay tarafından onandı ve kesinleşti!..

Terfilerden terfi beğen sayın savcım!..


Normalde ne beklersiniz?..
Böyle bir suçtan cezası kesinleşen bu savcının bir daha ortalarda görünmemesini değil mi?.. Iıh öyle olmadı hatta tam tersi oldu!.. Ekren önce Karabük Cumhuriyet Savcılığı’na atandı. oradan hooop İstanbul’a yükseldi... Basın ve spor suçlarına baktı. Yukarıda anlattığım gibi SÖZCÜ Gazetesi iddianamesini hukuk tarihine geçecek denli rekor bir sürede hazırladı...
Aynı savcı, “6 yaşındaki kız çocukla evlenilebilir” açıklamasıyla bilinen, Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’ın “Kocasından dayak yiyen kadın şükretsin” demesinin ardından başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı da vermişti!..
Tüm bu skandallara rağmen Ekren, 4 Aralık 2018’de Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı... Ancak göreve başladıktan 2 hafta sonra Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildi!..
Şimdii, Avukat Celal Ülgen’in büyük isabetle sorduğu sorulara gelelim:
-Bu savcıyı kim korudu, kim kolladı, işlediği suçu ve aldığı kesinleşmiş hükmü kim görmezden geldi?.. Bu nitelikte bir savcı nasıl oldu da 1. sınıf Savcı, başsavcı olabildi?
Zor sorular vesselam!..