Hatırlayacaksınız, iki ay önce “Ciğerlerimizin son kırıntılarını da katlediyorlar” başlığı ile bir yazı kaleme almıştım...
Göktürk Kemerköy’de Belgrad Ormanları’nın 100 dönümüne yakın bölümü kısacık sürede çöle döndürülmüş, büyük tepkiler üzerine, günde 12 saat çalışıp binlerce ağacı katleden hızarlar “şimdilik!” susmuştu... O yazımda, aynen şöyle yazmıştım:
-Bazı işadamlarının, medya patronlarının adının geçtiği iddialar “Bu alana 300 civarında lüks villa” yapılacağı yolunda!..
Müneccim miyim neyim; daha yazımın mürekkebi kurumadan Kemerköy’de, o villaların hayata geçirilmesi için şeytanın bile aklına gelmeyecek dümenler çevrilmeye başlandı!.. Ben yazarken bile fenalık geçiriyordum; bakalım siz ne diyeceksiniz!..
Hikayemiz aslında 1980’lerin sonuna doğru başlıyor. Bu yörede zamanın ilerisinde, doğayla iç içe bir proje başlatılıyor... Projeyi ve inşaatı üstlenen Kemer Yapı ve Turizm AŞ., ekolojik ortamı ve doğal çevre dokusunu bozmayacak, bölgedeki kuş konaklamalarını bile engellemeyecek bir yapılaşmayı sağlıyor ve bu projeyle uluslararası pek çok ödül de alıyor. Bu projede bir de 300 dönüm üzerinde golf eğitim alanı kuruluyor...
-İşte tüm fırtına da bu 300 dönümlük alan üzerinde kopuyor!..
Günümüze gelelim. Gelelim ki, 300 dönümlük bir golf alanına “aile saadeti” için 306 villalık, milyarlarca lira ranta sahip proje nasıl oturtulurmuş görelim!..
-Dokunulamaz denilen yeşil alanlar, nasıl da ranta açılıyormuş anlayalım!..

Öyle bir “Han-ı İştiha” ki!.


Kemer Yapı şirketi Kemerköy kurulduktan 20 yıl sonra maddi sıkıntılar nedeniyle satılıyor...
Kime satılıyor Peki?
-Demirören Grubu’na!..
Bu tarihten yaklaşık 7 yıl sonra, Demirören bu kez Doğan Medya’ya talip oluyor... Peki parayı nereden buluyor? Ziraat Bankası’ndan!.. Pekii, bankaya teminat olarak ne gösteriyor? Bravo, bildiniz valla:
-Kemerköy’deki imara açık olmayan yeşil alanlar, Ziraat Bankası tarafından değerinin kat kat üzerinde bedelle ipotekleniyor ve Demirören Grubu Doğan Medya’yı satın alıyor!..
Sonra ne oluyor dersiniz? Tee, 30 yıl önce bitmiş bir projenin içinde yer alan yeşil alanları, yeni bir proje ile yerleşim alanına çevirme planları başlatılıyor!.. Ancak ortaya ufak bir pürüz çıkıyor:
-Orada yaşayan halk, bu “Han-ı İştiha”ya karşı çıkıyor ve bir hukuk mücadelesi başlıyor!..
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, binlerce imzalı itiraz dilekçelerine kulak asmayınca, bakanlık aleyhine planın iptali için 13 ayrı dava açılıyor... Bir yıllık mücadelenin ardından, güzel gelişmeler birbirini izlemeye başlıyor. En yetkili hukukçulardan, şehir planlamacılarından alınan bilirkişi raporları hep yurttaşın lehine geliyor.
-Sonuçta 8. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma Bölge idare Mahkemesi ise plan iptal kararı veriyor!..
Üstelik mahkeme heyeti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın böyle bir imar değişikliği yapamayacağını da karar metnine açıkça yazıyor!..
Şahane değil mi? Adalet işliyor diyeceksiniz şimdi!.. Iıh değil maalesef!
-Birileri ısrarla “Kurtlar, kuzuları yiyecek” diye bastırıyor!..

Avukat hanımın hakim eşi!..


Gelelim şeytana şapka nasıl ters giydirilir bölümüne!..
İşler gayet güzel yolunda giderken, yöre halkı kazanmaya çok yaklaşmışken adli tatil zamanı geliyor.. İşte tam da bu tatil zamanında “bir şey oluyor!” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem yürütmeyi durdurma hem de plan iptali kararının kaldırılması için Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvuruyor!.. Eee mahkeme ne yapıyor diyeceksiniz tabii...
-Nöbetçi Mahkeme her iki mahkemeni kararını da durduruyor, iyi mi!..
Hem de Bölge İdare Mahkemesi kararında nal gibi “Bakanlık imar değişikliği yapamaz” dediği halde!.. Bu şok karardan sonra durum inceleniyor, mahkeme heyetine bakılıyor, bir de ne görülüyor:
-Kararı veren Nöbetçi Bölge Mahkemesi’nin Başkanı Cüneyt Yılmaz, Demirören Grubu’nun Baş Hukuk Müşaviri Mehtap Yılmaz’ın kocasıymış, yaa!..
Şu Allah’ın tesadüfüne bakar mısınız!.. Davacı yurttaşların bu görülmesi zor skandal nedeniyle mahkemeye sundukları “Reddi Hakim” talebi de reddediliyor... Gerekçe ne peki?
-Gerekçe yetersizliği!..
Yahu, bu olayı senaryo diye yazsanız, yapımcı “amma da abartmışsın” diye suratınıza fırlatır vallahi!.. Adli tatil bitti... Yurttaşlar şimdi asli mahkemede adalet arayacaklar... Umarım yaklaşık 2 bin 400 yıl önce fenerle dolaşıp “Bir adam arıyorum” diyen Sinoplu filozof Diyojen’in durumuna düşmezler!..
Kuşkunuz olmasın, her iki şekilde de haberiniz olacak... Demirören, o yeşil alana 306 villayı dikecek mi, dikemeyecek mi öğreneceksiniz... Adalet konusu ise derin konu...
-Keşke Diyojen’e sorabilseydik!..