İki soruyla başlayalım…
-Dünyada hastane sahibi kaç sağlık bakanı vardır?..
-Dünyada kendi hastanesini “İleri düzey” ilan eden kaç sağlık bakanı vardır?..
Okuyucularımdan rica ediyorum; böyle bir sağlık bakanının varlığından haberdar iseler, benimle paylaşsınlar onu da yazayım!..
Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık bakanı mesela, yukarıdaki iki özelliği de sonuna kadar sahip bir muhterem!.. Son zamanlarda adı “ballı, börekli tahsislerle”, bedeli açıklanmayan uzun süreli kiralamalarla gündeme gelen Medipol Hastaneleri’nin sahibi!..
Birazdan onlardan da kısaca söz edeceğim… Ancak, okuduğumda “yok artık!” Dediğim, gerçek olduğunu öğrendiğimde ise, kısa süre önce yazdığım “Han-ı Yağma” şiirini anımsayıp, “helal olsun sana Tevfik Fikret” dediğim konuyu paylaşayım…
-Sağlık Bakanı fahrettin Koca’nın Medipol Hastanesi, bir genelgeyle “İleri düzey hastane” ilan edildi!..
Önce “İleri Düzey Hastane” ne demek oma bakalım; Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün, özel hastanelere ilişkin sağlık hizmetleri sunucularının basamaklandırılması hakkındaki genelgesi, 31 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Genelgede ileri düzey özel hastane şöyle tanımlanıyordu:
-En az 60 bin metrekare kapalı alana sahip olması, en az 240 doktor ve bu sayının iki katı yani 480 hemşire çalıştırması gerekir. En az 600 yataklı hastaneler de ileri düzey vasfını alabilir…
Var mıydı peki cennet ülkemizde böyle bir hastane? Elbette vardı; bu şartlara uyan bir tek hastane, Fahrettin Bey’in Bağcılar Medipol Mega Üniversite Hastanesi için yapılan 25 katlı binasıydı!..
-Uymak ne demek, cuk oturuyordu!..

Bal tutan parmak!..


Şu Tanrı’nın işine bakın, ilahi tesadüf diye buna denirdi işte!..
Haa, ileri düzey hastane şartı olan 600 yatak sayısına henüz ulaşılamamıştı, yatak sayısı henüz 514’tü,  ancak o kadar kusur kadı kızında da bulunurdu; Medipol’ün ek binası tamamlanınca o sayıya da ulaşılacaktı!..
Ancak hiç hesapta olmayan bir gelişme yaşandı; Bakan Bey’in Genel Başkan Yardımcısı olduğu Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği bu “kişiye özel” genelgeye itiraz etti, iyi mi!.. Dernek 17 Haziran’da yaptığı toplantıda  bu genelgeye karşı eylem planı hazırlamaya başladığını duyurdu!..
Türk Tabipler Birliği(TTB) genelgenin etik olmadığını açıkladı… CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal, “Kişiye özgü” genelge çıkarılmasının “son kusurlu bir işlem” olduğunu belirterek, sakıncaları şöyle sıraladı:
-Bu kategoriye Medipol’ün sokulması rekabeti önleyecek ve sağlıkta tekelleşmeye neden olacak. SGK’dan en fazla payı Bakan alacak, ileri düzey hastane tanımını bunu bilerek getirdi!..
Nasıl, şahane bir atak değil mi?.. eleştiriler yağmur gibi geliyor, mensubu olduğu dernek bu “ahlaki olmayan” genelgeye karşı eylem planı yapıyor, ancak ne Bakan Bey’den ne de Sağlık Bakanlığı’ndan tık yok!..
Daha geçen gün yazdığım “AOÇ’nin malı deniz, yemeyen domuz” başlıklı yazımda, tarihi Ankara tren Garı içinde yer alan TCDD Misafirhanesi’nin ve TCDD Müzesi’nin de Ankara Medipol Üniversitesi’ne verildiğini yazmıştım!.. Bitmedi, Atatürk Orman Çiftliği arazisinden büyük bir dilimin de yine medipol’e tahsis edildiği ortaya çıkmıştı!.. Ne diyordu Fikret o muhteşem şiirinde:
-Yiyin efendiler yiyin… Bu han-ı iştiha sizin!..

İnternet darbesi yalnız başına RTÜK’ün marifeti midir?!


Biliyorsunuz, geçen gün resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme ile  internet yayınları RTÜK’ün denetimine sokuldu…
Bu durum büyük tepkilere neden oldu. Toplumun çeşitli kesimlerinde bu uygulama “sansür” olarak nitelendirildi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin tepkiler üzerine sessizliğini bozup, Anadolu Ajansına aynen şu açıklamayı yaptı:
-Sansür yok… Bir amaca hizmet ederek yada bilinçsizce bahsedenlerin iyi niyetli oldukları düşünülemez… Tepkiler muhalefet etme alışkanlığı!..
Tabii, kendisi oraya iktidar kanadından getirildiği için söyledikleri gayet doğal… Ehh bizler de muhalif olduğumuz içim bilip bilmeden konuşuyor, halkı yanlış bilgilendiriyoruz diyelim… O zaman bu muhterem zata iktidara pek yakın iki kalemin yazdıklarını aktaralım, bakalım ne diyecek:
Star gazetesi yazarı Ardan Zentürk, “RTÜK bu yapısıyla derhal lağvedilmelidir” diyerek , RTÜK’ün internet üzerinden denetim yapmaya kalkmasıyla Türkiye’nin bir üçüncü dünya ülkesi olacağını yazdı. Ardından da Şu uyarıyı yaptı:
-Erdoğan’ın “diktatör” kimlik taşıdığını küresel siyonist lobi pompalıyor, Biz de yaptığımız  böyle bir kanunla kendi bacağımıza sıkıyoruz!..
Mehmet Barlas ise Sabah gazetesindeki köşesinde RTÜK’ün internet darbesinişu satırlarla ağır şekilde eleştirdi:
-21’inci yüzyılın gelişmiş dünyasına yakışmayan davranışları savunanlar ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyişiyle “halka tepeden bakanlar”, ancak Suudilere yakışacakbir dünya görüşünün gereklerini bizim toplumumuza uygun görürlerse, bu gidişin sonu hayal kırıklığı olur!..
RTÜK Başkanı acaba bu görüşler hakkında da lütfedip birkaç kelime eder mi bilemem… Ancak bir ufak soruyu da sorarım tabii:
-Muhterem RTÜK, böylesi bir internet darbesini kendi kafasından uydurup yapabilir mi acaba?..
Önce Mehmet Barlas yanıtlarsa sevinirim!..