“21.Yüzyılın Eşiğinde Dünya ve Türkiye” dizisini okuyorum...
Gerçek bir aydınlanma savaşçısının, kendini adamış bir bilim insanının, sevgili Server Tanilli’nin kaleminden, 3. bin yılın başında Türkiye’nin durduğu nokta net bir şekilde ortaya konuluyor.
Tanilli, dizisinin son bölümünde yaptığı Türkiye tahlilinde, sol ve demokrat siyaset kadrolarının “iktidar sorunu”, aydınlarımız ve yarınlara hazırlanan gençlikten söz ediyor. Bu bölümde yer alan “Kemalizm” tahlili ise gerçekten çarpıcı:
-Son olarak, Kemalizm’i, bir Aydınlanma hareketinin bütünlüğü içine yerleştirip ona, cumhuriyet, demokrasi ve laikliğin bir sentezi olarak bakanların yanı sıra sapla samanı birbirine karıştırıp otoriter, totoliter ve faşizan bir nitelikte sunanlar da var…
Son derece doğru bir tespit. Server Tanilli, Kemalizm’in savaşmak zorunda olduğu en tehlikeli ve sinsi düşmanı tek cümlede özetliyor...
-Kemalizm’in gerçek düşmanları, sahte Atatürkçüler!..
Önce Kemalizm’in temel öğelerine bakalım:
-Kemalist Türk Devrimi her şeyden önce bir aydınlanma devrimidir. Dinsel dogmaların yerini aklın ve bilimin ışığının almasıdır. Daha sade bir anlatımla; insanın kulluktan yurttaşlığa, kölelikten özgürlüğe sıçramasıdır.
-Kemalizm’in “anayasasının” birinci maddesi sürekli devrimciliktir. Çağdaş uygarlığa ulaşan yolda tutuculuğun, dogmaların amansız düşmanıdır.
-Kemalizm tam bağımsızlıkçı, özgürlükçü ve ulusçudur. İlhan Selçuk’un sözleriyle; “Emperyalizme karşı bağımsızlık, padişahçılığa karşı cumhuriyetçilik,
şeriata karşı laiklik, tutuculuğa karşı devrimcilik, ümmetçiliğe karşı milliyetçilik..”
-İşte Cumhuriyet bu temel üzerine kurulmuş ve yükselmiştir!..

Aydınlanma devrimini yıkmak için el ele saldıranlar!..


Kemalist Türk Devrimi din ya da ırk değil, dil-kültür birliği ile tarih bilinci üzerine inşa edilmiştir. Atatürk’ün yazdığı yurttaşlık kitabı şu cümle ile başlar: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” Büyük devrimci için “Türk” bir ırkın ya da etnik bir kesimin adı değil, bu topraklar üzerinde yaşayan 24 etnik kimliğin üzerinde bir şemsiye, bir ortak isimdir.
Şimdi soruyu soralım; Şeriatçısı, Kürtçüsü, işbirlikçi mandacısı niçin hep birlikte Kemalizm’i yıkmaya, yok etmeye çalışıyor?.. Bunun yanıtını yokluğuna hiç alışamadığım, her gün özlemle andığım sevgili Ahmet Taner Kışlalı versin:
-Bir din devleti kurmak isteyenlerin karşısındaki en büyük engel Kemalizm.. Türkiye’yi etnik kökenlere göre parçalamak isteyenlerin önünde en büyük engel Kemalizm.. Ve yeni mandacı, 2. Cumhuriyetçiler’in önünde en büyük engel Kemalizm...
Peki, 50’lerden itibaren iktidardan iyice uzaklaştırılan,  batılı emperyalistlerin desteğinde tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılan Kemalizm’i bir türlü mağlup edemeyen işbirlikçiler bu defa hangi oyuna başvurdular?!. Bu alçakça oyunu da Kışlalı açıklasın:
-Niçin Atatürk değil de Kemalizm?. Çünkü, Atatürk’le baş edemeyeceklerini anlayanlar, hedef olarak Kemalizm’i seçtiler ve Türkiye’yi bu duruma, “Atatürk’e evet ama Kemalizm’e hayır” diyenler getirdi...
Tanilli de, Kışlalı da aynı çıkar çevrelerini, aynı “maskeli Atatürkçüleri” işaret ediyor… Bir diğer deyişle söyleyecek olursak:
-Aydınlanma devrimini, Cumhuriyeti, Atatürk’ü yok etmek silmek isteyen güruhla el ele, kol kola hareket eden içerideki düşman!..

Şimdiki hedef Yılmaz Özdil!..


Yıllar önce Atatürk’e ve Cumhuriyet’e karşı yapılan saldırılar için yaptığım analizden bir bölümünü paylaştım yukarıda…
Peki niçin?.. Çünkü aynı kırattaki saldırılar artarak sürüyor da ondan!..Son olarak hedefe sevgili Yılmaz Özdil’i koydular… Ne yapmıştı Yılmaz?.. Atatürk’ü gayet yalın, gayet anlaşılır, bilinmeyen taraflarını da kapsayan biçimde yazmış ve kitap Türkiye tarihinin en çok satan kitabı payesine erişmişti de ondan!..
Atatürk kitabı 1 milyon 500 bin sınırına gelmiş, çocuklar için tasarladığı Atatürk kitabı ise birkaç hafta içinde 2 milyon rakamına ulaşmıştı!..  Bu ne demek peki?..
-Silmek, yok etmek istedikleri Atatürk’ün ölümünden 80 yıl sonra bile bu güruh karşısında galip gelmesi demek!..
-Bu milletin yüreğinde yaşattığı Atatürk’ten, bu sefil güruha okkalı bir tokat demek!..
-Büyük Devrimci’nin ölümsüzlüğü demek!..
Bu sefil gazeteleri, tetikçi yazarları, liberal geçinen aydın müsvettelerini gayet iyi anlıyorum; tıynetleri böyle… Kararmış ruhlarıyla, boş beyinleriyle saldırıyorlar, saldıracaklar… O saldırılarının sonrası, tüm dünyada yapıldığı gibi, koleksiyonerler için çıkarılan 1881 adet “Özel Atatürk kitabının” daha internete çıkar çıkmaz tükenmesi, yayınevinin telefonunun kilitlenmesi bu işbirlikçi koalisyona çok iyi bir ders oldu!..
Peki ya Atatürkçü maskeli, içimizdeki düşmanlar?... Asıl tiksinti duyulması gereken, asıl ipliğinin pazara çıkarılması lazım gelen güruh bunlar işte!.. Yiğit bir Kemalist’e, kalemini halkı için kullanan, hiçbir baskı ve tehdide pabuç bırakmayan bir yurtsevere  hayasızca saldıranlara bakın…
-Maskeli Atatürkçüler onlardır…