Önce, şu son iki günde yaşananların adını koyalım:

-Kara komedi!..

Şimdi de neden bir kara komedi yaşandığını anlatmaya çalışayım; ABD Başkanı Trump’ın taa harekatın başından bu yana attığı tweetleri biliyorsunuz,,, Türkiye’yi doğrudan aşağılayan, söylediklerini yapmadığı, sınırları aştığı takdirde mahvedeceğini terbiyesiz bir üslup ile ilan eden mesajları izlediniz, gördünüz, tanıksınız!..

Son olarak Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu bir heyetle birlikte Ankara’ya göndereceğini duyurdu Trump; hedefi de şöyle açıkladı:

-Ateşkes ve müzakere!..

Halbuki, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı defalarca hem de gayet net bir ifadeyle bir devletin teröristle ateşkes yapmayacağını, müzakereye oturmayacağını söylemişti… Buna rağmen Trump, “gidecekler ve ABD’nin isteği yerine gelecek” türünde mesajlarını sürdürdü…

Tüm bu “komiklikler” sürüp giderken, ABD heyetinin gelmesinden hemen önce AKP’li Cumhurbaşkanı Sky News muhabirinin sorduğu bir soru üzerine aynen şu yanıtı verdi:

-Heyet karşıtları ile görüşecek. Ben ancak Trump gelirse görüşürüm!..

Ortalık karıştı tabii… Olaya Saray’ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun müdahale etti ve Cumhurbaşkanı’nın Pence ve Pompeo ile görüşeceğini duyurdu… Zaten yarım saat sonra da Erdoğan “sadece bu ikisiyle görüşeceğini” söyledi…

-Asıl kara komedi de bundan sonra başladı!..

Tarihin en terbiyesizce mektubu!..


Amerikalı ağır konuklar Ankara’ya ulaştı…

Ertesi gün görüşmeler başlayacaktı… Gecenin geç saatlerinde sosyal medyaya inanılması çok zor bir mektup sızdırıldı; okuyan herkes “yok canım bu kadar da olmaz, bu mektup sahte” diye düşünürken sahneye Beyaz Saray çıktı:

-Mektubun doğru olduğunu ilan etti!..

Mektup 9 Ekim tarihliydi, yani Barış Pınarı Harekatı’nın başladığı gün yazılmıştı! Muhatabı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanıydı. Bırakın bir Cumhurbaşkanı’nı, kahvedeki arkadaşınıza yazsanız “kan çıkacak” denli terbiyesiz, küstah bir mektuptu:

-Terör örgütüyle masaya otur anlaş diyordu… Dünyayı hayal kırıklığına uğratma diyordu…Senin bazı sorunlarını çözdüm diyordu… Uysal ol, aptallık etme yoksa ekonomini mahvederim diyordu!..

Bu aşağılayıcı mektubun altındaki imza ABD Başkanı Trump’a aitti!.. Türkiye ayağa kalktı tabii; en ağrından bir karşılık verilmesi için yüzbinlerce mesaj atıldı, köşe yazıları yazıldı, TV’lerde programlar yapıldı… Sonra ne oldu peki?..

Ertesi gün Amerikalı Başkan Yardımcısı görüşme masasının başında Türkiye Cumhurbaşkanı ile birlikte yer aldı!.. Saatlerce görüşüldü ve ortaya 13 maddelik bir anlaşma çıktı. Türk Dışişleri Bakanı “istediğimizi aldık. Harekatı 120 saat durdurduk. Bu bir ateşkes değildir. Teröristlerin Güvenli Bölge sınırlarının dışına çıkması için verilen süredir” dedi…

Aynı sıralarda Mike Pence ve Mike Pompeo, ABD Büyükelçiliği’nde bir basın toplantısı yaptı ve bakın Pence ne dedi:

-Bir hafta önce Türk güçleri Suriye’ye girdi. Bugün gururla belirtmeliyim ki, Başkan Trump’ın güçlü liderliği sayesinde, Erdoğan ile güçlü ilişkileri sayesinde, Suriye’de ATEŞKES için anlaşmıştır!..

Nasıl, beğendiniz mi?!. Trump istediğini çatır çatır almıştı!..

“Türkiye ile YPG iki çocuk gibi kavga etti!”


Pence yalnızca “ateşkes” demedi, başka şeylerde söyledi:

-120 saat boyunca ABD, YPG’nin güvenli bölgeden çekilmesini sağlayacak. Bu gittikten sonra Türkiye bölgeden kalıcı olarak çekilmeyi kabul ediyor. ABD ile Türkiye birlikte çalışacak.. Türkiye çekildikten sonra yaptırımlar geri çekilecek!..

İşte bu kadar… Ancak anlayamadığım pek çok şey var, sıralayayım:

-YPG’nin başındaki Mazlum Kobani bunun yalnızca bir başlangıç olduğunu, Türkiye ile ateşkesi kabul edeceklerini, anlaşmanın ise Resulayn ile Tel Abyad arasında geçerli olduğunu söyledi… Yani güvenli bölgenin yalnızca küçük bir parçasını gösterdi!..

-PYD Sözcüsü Salih Müslim anlaşmanın maddelerini gördükten sonra tutum belirleyeceklerini söyledi. PYD yetkilisi Aldar Halil ise “Erdoğan 32 km derinliğe nüfuz etmek istiyor ve biz bu koşulları zaten reddettik” dedi!..

-Suriye Rejimi, ateşkesin çok belirsiz olduğunu açıkladı!..

Doğal olarak kafam karıştı tabii; ABD’nin güvenli bölge sınırları dışına çıkaracağını söylediği terör örgütünün önde gelenleri hiç de çekilecekmiş görüntüsü vermiyor, söylediklerini okudunuz!  Ayrıca Türkiye “kalıcı olarak” çekildikten sonra o bölge kimin kontrolünde olacak? Eğer ABD olacaksa en başa dönülmüş olmayacak mı? O teröristler geri dönmeyecek mi?..

Büyüklerimiz benden iyi bilir tabii!. Ancak Trump’a teşekkür edip duracaklarına attığı şu tweeti önlerine koyup uzun uzun düşünseler çok iyi ederler zannımca:

-Bu anlaşma 3 gün önce asla yapılamazdı. Biraz “sert” sevmek gerekiyordu…

Bitmedi, aynı Trump Teksas mitinginde de Türkiye ile YPG’nin durumunu okul bahçesinde kavga eden iki çocuğa benzeterek şöyle konuştu:

-Biraz kavga etmelerine izin vereceksiniz, sonra da ayıracaksınız. Birkaç gün kavga ettiler ve oldukça şiddetliydi. Tek bir damla Amerikan kanı akmadı. Biz oraya gittik ve bir ara vermelerini istedik. Kürtler müthişti. Biraz geri çekilecekler!..

Ben okuyunca tiksinti duydum… En büyük Türk büyükleri de dikkatle okusunlar, Sonra isterlerse teşekkürlerini sunarlar!..

Haa, bu arada bu anlaşmaya rağmen Senatör Lindsey Graham yeni yaptırımlar için ABD Senatosu’na önerge vereceğini açıkladı. Avrupa Birliği de Türkiye ile üyelik görüşmelerini askıya alıyor, hatırlatayım dedim!..