Hani insan bazen gözlerine, kulaklarına inanamaz, aklıyla alay ediliyormuş, salak yerine konuluyormuş duygusuna kapılır ya, önceki gün iktidarın yeminli yandaşı, yaptığı düzmece haberlerle ünlü A Haber TV’de aynen böyle bir durum yaşandı!..
Önce anımsatayım; dünkü yazımda da anlatmıştım, önceki gün İstanbul Belediye Meclisi’nde sırf Ekrem İmamoğlu’nu “çalıştırmamak” için çalışan AKP grubu, “Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu” kurulması önerisini MHP’li ortağı ile birlikte red oyu vererek önlemişti!..
Aynı akşam A Haber’in programına katılan Sakarya Üniversitesi’nde görevli, “Profesör” sıfatlı Bünyamin Bezci, verilen öneriyle ilgili olarak CHP’yi suçladı ve akıllara seza bir şekilde “Uyuşturucuya özendiriyorlar” dedi, diyebildi, iyi mi!..
Ben en iyisi, bazı “bilimsel” sözcükleri araya sıkıştırarak CHP’yi suçlu çıkarmayı(!) başaran bu profüsürün söylediklerini, noktasına virgülüne dokunmadan aktarayım ki, yeni Türkiye’de akademik seviye nerelere dayanmış fikir sahibi olun:
-Bu mesele bence basit bir ihtiyaç değil. Çok ciddi bir zihniyet farkı var. Şunu fark etmiyor CHP zihniyeti; çıplak gerçeklik, politik kolektifiz tamam doğru ama uyuşturucu dediğiniz zaman teşvik ediyorsunuz, mücadele etmiyorsunuz!..
Bu muhterem zat Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim görevlisi… Öncelikle öğrencilerine “Tanrı sabır versin” demek gerek sanırım. Sonra da psikolojiyi de sular seller gibi yutmuş olduğu gayet belli olan bu görevliye bir ufak sorum olacak:
-Hocam, uyuşturucu deyince “teşvik etmek” oluyorsa, ne denmesi gerekiyor, bir öneriniz var mı? Mesela “patates” desek mücadeleye katkısı olur mu?!.

Nasıl bir “oyun” bu böyle?!.


31 Mart seçimlerinden bu yana 26 gün geçti…
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir Yüksek Seçim Kurulu araştırması sürüyor… Neredeyse bir aya yaklaşan bu süreçte AKP ve küçük ortağı ne dediyse, ne istediyse kabul gördü!.. Reddedilen istekleri ise “mızrağın çuvala asla sığmayacağı” boyutlara ulaşan “yok artık” denilen, tepki gören isteklerdi…
Önceki gün, İBB Meclis toplantısında AKP grubunu yöneten şahıslardan biri, her şeye niçin karşı çıktıklarını şu sözlerle anlatmıştı:
-Hele bir YSK kararını açıklasın!..
Demek ki muhteremler iştahla YSK’nın “seçimleri iptal” kararını bekliyorlardı… Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; YSK’nın üst üste aldığı “tuhaf”, geçmişte hiç almadığı kararlar, hiç gereği yokken, defalarca kontrol yapılmışken  İlçe Seçim Kurullarına bir kez daha “5 gün” süre vererek kısıtlı ya da mahkum olan kişilerin oy kullanıp kullanmadığının, kullandıysa ne kadarının kullandığının bildirilmesini istemesi kafaları epey karıştırdı!.. Konuştuğum kaynakların önemli bir bölümünün endişesi aynı yönde:
-Bir şeyler dönüyor!..

“AKP canavara dönüştü!..”


AKP’li Cumhurbaşkanı’nın “artık kızgın demiri soğutmalıyız” açıklamasının ardından, bırakın soğutmayı tamamen buna ters bir sürecin yürütülmesi, iktidara yakın yazarlar arasında bile itirazlar, uyarılara neden oluyor…
Geçen gün isimleriyle birlikte neler söylediklerini köşeme taşımış, ortak yargılarını da şöyle belirtmiştim:
-Şayet YSK seçimlerin yenilenmesi kararı verirse, AKP daha travmatik bir sonuç alabilir!..
AKP’ye yakın, ancak eleştirel yazılarıyla öne çıkan Karar gazetesinde İbrahimKiras dün daha da ağır bir uyarı yazısı kaleme aldı… “Kızgın demiri soğutmalıyız” mesajının AKP için çok değerli bir fırsat, hatta belki “son fırsat” olabilecekken, Kılıçdaroğlu’nun maruz kaldığı saldırı karşısında takınılan tutumun iktidar partisinin böyle bir yola giremeyeceğini ortaya koyduğunu anlatan Kiras şu ağır uyarıyı yaptı:
-İlk önceleri parti tabanının konsolidasyonunu sağlamak uğruna başvurulan kutuplaştırıcı siyaset dili giderek bir siyasi hareketin toplumla ilişkisini kemiren ve çürüten bir canavara dönüşmüş durumda. Tıpkı kendi yarattığı canavarın karşısında aciz kalan Doktor Frankenstein gibi!..
Valla, aynı mahallenin dostane uyarısı üzerine söylenecek bir şey yok… Hele seçimin tekrarlanmasının doğurabileceği riskin çıplak gözle görünür durumdayken böyle bir riskin göze alınabilmesinin siyasi rasyonalite içinde izahının olmadığını vurgulaması da çok doğru Kiras’ın…
-Dost acı söyler!..