Halbuki asrın liderimiz gayet açık ve net izah etmişti:

-İtibardan tasarruf olmaz!..

Bin 150 odalı Saray’ın ikamete açıldığı sıralardaydı zannımca; kendini bilmez, ufuksuz, yerli arabaya binmekten başka bir şey bilmeyen kimi çevreler “yoksul halkın cebinden israf” diye yırtınırken söylemişti AKP’li Cumhurbaşkanı, tarihe geçen yukarıdaki sözleri…

Özene, bezene inşa edilen, döşenen Saray’ın yanına itibarlı, arabalar, iyi yetişmiş aşçı ve hizmetliler de gerekiyordu tabii… Daha sonra yanına kongre sarayı, ek binalar gibi gerekli figürler de eklendi… Sonuçta ortaya tam anlamıyla bir şaheser çıktı mı size:

-Cumhurbaşkanlığı Külliyesi!..

Katar Emiri Temim bin Hamed Al Sani ise, VIP donanımlı 400 milyon dolar (2.5 milyar TL) değerindeki Boeing 747-8 özel uçağını Saray’ın açılışından bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hediye etti… Şeyh’in, Tayyip Bey’e olan sevgisi ve Türkiye’ye olan güveni nedeniyle böyle bir armağan verdiği de öğrenildi…

Daha sonraları, bu “hediyenin” karşılığında Türk Ordusu’na ait Tank ve Palet Fabrikası’nın yarı hissesinin Katar’a verildiği iddiaları oturdu gündeme, ancak bunlar da yalnızca bir iddia olarak kaldı!..

Lüks araç deseniz, her çeşidinden vardı Mercedes’ler, cipler vs.. Hatta eylül ayında Mercedes Maybach 62 S limuzinin Cumhurbaşkanı’nın makam aracı olarak teslim alındığına dair haberler çıkmıştı… Böyle de olması gerektiği en yetkili ağızdan açıklanmıştı zaten:

-İtibardan tasarruf olmazdı!..

İtibar sıralamasında Mısır’ın altındayız!..


İyi de, dünyada pek öyle kabul görmüyorduk, ne yazık ki!..

Uluslararası danışmanlık şirketi Reputation İnstitute’un (RI), “Dünyanın En İtibarlı Ülkeleri” araştırmasının sonuçları Forbes Dergisi tarafından yayınlandı. 55 ülkenin yer aldığı listede Türkiye maalesef  44’üncü sırada yer alabildi!.

Malezya, Endonezya, Filipinler, Mısır, Katar gibi ülkeler bile itibar listesinde  bizim üzerimizde yer aldılar!..

Altımızda kimler var diye soracak olursanız; Çin, Rusya, Bangladeş, Suudi Arabistan, İran, Nijerya, Kolombiya, Pakistan ve gibi ülkeler bulunuyor!..

-Sevinsek mi, üzülsek mi bilemedim valla!..

RI’nın listesinin ilk 10 sıralamasında ise, Kanada dışında, dünyanın en zengin ülkeleri kabul edilen G7 ülkelerinden bir tanesi dahi yok!.. Japonya 11’nci, İngiltere 18’inci, Almanya 19’uncu, Fransa 21’nci, ABD ise 36’ncı sırada yer alabilmiş!..

O halde kıssadan hisse ne oluyor bu durumda? Demek ki, zenginlik, şatafat itibar satın almaya yetmiyor!..

-İtibardan tasarruf etmeyince itibar sahibi olunamıyor, kriterler çok başka!..

Biz ona “Komple Şevki” derdik!..


Adı Şevki Yılmaz

Rize’de Refah Partisi’nden belediye başkanı seçildiği 1994 yılından bu yana şöyle ya da böyle siyaset sahnesinde yer almış, sözleriyle, eylemleriyle medyada haber konusu olabilmiş muhteremlerden biridir...

1995 yılında Refah Partisi’nden milletvekili seçildikten sonra ayarı iyice bozulmuş bir siyasetçi olarak öne çıkmış, Hac için gittiği Mekke’de etrafındakilere Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili söylediği ağza alınmayacak yalanlar ortaya çıkınca kendini şöyle savunmuştu:

-Bana komple yaptılar!..

Daha komplo ile kompleyi birbirinden ayırt edemeyecek denli engin bir kültür düzeyine sahip olduğu ortaya çıkınca adı “Komple Şevki” kalmıştı!.. 28 Şubat döneminde ortadan kayboldu. Bir baktık, Almanya’da ortaya çıktı; uzun yıllar da orada kaldı. Türkiye’de durumlar lehine dönünce bu defa Türkiye’ye hicret etti…

İşte bu muhterem, geçtiğimiz gün Rize Tayyip Erdoğan Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir programda kürsüye çıktı. Hedefinde kadın haklarını koruma altına alan İstanbul Anlaşması vardı. Bu anlaşmadan ne anladığını şu “nezih sözlerle” anlattı:

-Şu hale bak ya; kızın diyor eve dostuyla gelirse saygılı olacaksın. Vay vay vay. Bir de çay ısmarlayalım kavata öyle mi? Allah ıslah etsin ya. Kadın diyor bir dostunu eve getirdi, sakın ha el kaldırma hapse girersin diyor. Yahu ne zaman p*zevenkliği siz medeniyet yaptınız? Allah’tan korkun ya…

Şimdi, bu vicdansız herifin, göz göre göre söylediği yalanlar gayet doğal; çünkü yaratılışı fitne ve fesat üzerine kurulmuş!.. Su içer gibi yalan söylemek üzerine üstüne yok… İstanbul Anlaşması’nda bu herifin söylediklerinin gramı yok; o anlaşma sürekli öldürülen, tacize, tecavüze uğrayan, en hafifinden dayak yiyen kadınları korumak için gündeme gelen bir anlaşma… Açın bakın gazetelerin üçüncü sayfalarını, günde kaç kadın öldürülüyor, işkenceye, tecavüze uğruyor görün, içiniz parçalanır…

Bu zatın bunları söylemesi hiç garip değil, asıl garip olan, acıklı olan, orada bu yalanları dinleyenlerin hiç tepki vermemesi!..

-Asıl üzülmemiz, utanmamız gereken bu!..