Uluslararası Araştırma Servisi Numbeo, dünya kentlerindeki yaşamı her yönüyle mercek altına alarak, dünyanın en güvenli ve en tehlikeli kentlerini açıkladı...
Kullanıcılardan gelen bilgiler doğrultusunda oluşturulan listede en tehlikeli şehir olarak neresi seçildi dersiniz?
-Venezuela’nın başkenti Caracas!..
Hiç şaşırmadım! Uzun yıllardır, arka bahçesi Latin Amerika’yı elden kaçırmanın telaşı ve öfkesiyle ortalığı kasıp kavuran, özellikle Venezuela’da Chavez döneminden bu yana defalarca darbe yaptırmak için işbirlikçilere para ve silah yağdıran ABD işin içindeyken başka türlüsü beklenemezdi!.. Ambargo, işgal ve iç savaş tehlikesi ile yüz yüze olan Venezüela’da halk açlık ve ölümle iç içe yaşamaya çalışıyor!..
Peki, dünyanın en güvenli kenti neresi acaba?..
-Abu Dabi!..
Zengin turistlerin her türlü eğlence için akın ettiği, Müslüman ahaliye yasak en lüks otellerde her haltı yediği, çöl sporlarına varıncaya dek her eğlence türünün sınırsız biçimde sunulduğu, güvenlik önlemlerinin ise üst düzeyde ancak görünmez eller tarafından yönetildiği masal kenti Abu Dabi de pek şaşırtıcı değil tabii!..
Listenin 10’cu sırasında ise “Türkiye’nin İncisi” sıfatını sonuna dek hakeden, ülkenin açık ara en iyi kenti var:
-Eskişehir!..
Buna ise hiç şaşırmadım! Her ziyaret edişimde “Kendi kentime gittiğim” duygusuna kapıldığım, sevgili Yılmaz Büyükerşen’in bir “Maestro” titizliği ile uzun yıllardır yönettiği, yeni baştan yarattığı güzellikler diyarı Eskişehir bu sıfatı söke söke aldı! İçinizde gitmeyen varsa, her hafta yurdun dört bir yanından turlar düzenleniyor; mutlaka gidin, Eskişehir’i, Dr. Ahmet Ataç’ın Tepebaşı’na kattığı güzellikleri, Odunpazarı’nın tarihsel zenginliklerini, müzelerini, parklarını, plajı bile olan bir zamanların  “b.klu deresi” Porsuk Çayı’ndaki gondol gezilerini kaçırmayın!..
Listede Bursa 27’nci, İzmir ise 49’uncu sırada, hiç fena değil... Başkent Ankara, 328 dünya kenti arasında 140, İstanbul ise 207’nci sırada, ne yazık ki:::
-Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’na çok iş düşüyor!..

Çok gecikmiş özeleştirisiz bir hesaplaşma!..


Ahmet Davutoğlu, sonunda hesap defterini açtı!..
Açtı ama çook geç açtı; Mayıs 2016’da, azil gibi istifasının ardından yapması gereken hesaplaşma için tam 4 yıl sonrasını, AKP’nin inişe geçmesini beklemesi bana sorarsanız talihsiz bir zamanlamaydı!..
Davutoğlu, Yavuz Oğhan’ın kişisel Youtube kanalı olan “Bidebunu İzle”de Oğhan, Akif Beki ve İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlarken şu iddialı cümleyi sarf etti:
-Pelikan çetesinin kimlerden talimat aldığını biliyorum!..
Ne kadar ilginç!.. Beyefendi, madem biliyordunuz niçin 4 uzun yıl beklediniz sorusu yerinde değil mi şimdi?!. Ayrıca neler çektiğini, nasıl dışlandığını, havuz medyasının hiçbir şekilde kendisine yer vermediğini anlattı bir zamanların “Kiziroğlusu!”
Uzun bir söyleşi; ancak haksızlıkların, dışlanmaların, eziyetlerin birbirini izlediği anlatımda bir tek şey eksik, bir tek sözcük bile yok:
-Özeleştiri!..
Maşallah, sayın Davutoğlu adeta “Sütten çıkmış ak kaşık !” Mesela IŞİD’li canavarlar hakkında söylediği “Öfkeli gençler” ile ilgili tık yok!.. Mesela, Suriye bataklığı ile ilgili “Bu konuda bütün olumsuzlukları bana yükleyip kendinizi bu işin dışında tuttuğunuz zaman ben buna siyasi ahlaksızlık derim” dışında tek sözcük etmiyor!.. Örneğin “Stratejik Derinlik” isimli hayal satan, Yeni Osmanlı özentisi, entelektüel sığlığın başyapıtı kitabıyla ilgili suskunluğa gömülmüş!.. Dışişleri Bakanlığı’nı “monşerlerden” temizleyip, dış politikamızı sefil hale getirdikten sonra “Değerli Yalnızlık” gibi kargaların bile kahkahalarla ağlayacağı saçmalıklardan özenle kaçınıyor!..
Davutoğlu tabii ki haklı; bunların hiçbirini tek başına yapmadı, arkasında sırtını sıvazlayanlar, “Davutoğlu’na başbakanlık peygamber tarafından verildi” diyen utanmaz yağcılar, yaptıklarına arka çıkan hükümet de vardı... Çok haklı müstafi başbakan...
-Ama tüm bunlar, Türkiye’yi çıkılması zor bir bataklığa itmenin günahlarını affettirmiyor, ne yazık ki!..

Bir aydınlanma savaşçısı daha uçup gitti!..


Sürekli eksiliyoruz...
İyi insanlar, yurtsever, aydınlanmaya, cumhuriyete gönül vermiş aydınlar birer ikişer gidiyorlar... Yaşar Kemal’in “Demirciler Çarşısı Cinayeti” romanında söylediği gibi:
-O güzel insanlar, o güzel atlara binip gidiyorlar!..
Bir güzel insan daha gitti; dünya tiyatro yazarlığının yüz ağartan eserlerine imza atan, iliklerine varıncaya kadar cumhuriyetçi, devrimci, aydınlanmacı sevgili Tuncer Cücenoğlu da o kervana katıldı dün...
Tarifsiz kederler vardır; sol yanınızdaki cevahiri ağrıtan, sıkıştıran, işte o duygular içindeyim dostlar...
-Ruhun şad olsun, ışıklar içinde yat Tuncer Ağabey...