AKP’li Cumhurbaşkanı, bir hafta arayla iki “ne demek şimdi bu” tadında açıklama yapıp yine tartışmalara neden oldu...
İlkinden başlayalım; Geçtiğimiz Salı günü Bosna Hersek ziyaretinden dönerken, uçakta gazetecilerle konuşurken, yeni parti kurma çalışmaları yürüten Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile ilgili şu cümleyi kurdu:
-Bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok!..
Üstelik bu cümleyi Babacan’ın kendisine de söylediğini açıklayarak “Siz bunu yapıyorsunuz. Bunun parçalanmasıyla da bir yere gidemeyeceksiniz. Fazla da geç kalmayın” dediğini anlattı...
Bu açıklamayı okuyunca aldı mı beni bir düşünce; demek ki bu ülkede bizim yıllardır sandığımız gibi “millet” yoktu, “ümmet” vardı öyle mi?.. Biliyorsunuz, ümmet deyince işin rengi değişiyor, Türk milletinden çıkıyor iş, tüm İslam aleminin oluşturduğu yaklaşık 1 milyar 800 milyon kişi de dahil oluyor hesaba...
O zaman şöyle bir düşünce geliyor doğal olarak aklıma; demek ki, AKP’yi kuranların, üye olanların parti bağlarından çok daha güçlü bağları var, parti ise yalnızca bir araç!.. Hadi bunu geçelim, dini literatürde “ümmeti parçalamak” aynı zamanda dinden çıkmayı da içeriyor bildiğim kadarıyla!.. Yani AKP’den ayrılıp, yeni parti için kolları sıvayanlar bu durumda, böylesine ağır bir suçlamayla karşı karşıya kalmış olmuyorlar mı?.. Ve tabii, bu söylem ile AKP Genel Başkanı tabanına son derece etkili olduğunu düşündüğü bir mesaj vermiş olmuyor mu?!.
İşin ülkeyi ilgilendiren kısmına gelince; bir ülkenin, bir Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı, millet kavramını yok sayarak toplumu “ümmet” olarak ilan edebiliyor?.. Anayasasında “laiklik” ilkesi bulunan Türkiye toplumu hangi arada, derede “ümmet” oldu acaba?..
-Kafama takılan ilk vahim soru bu...

Kullanılan silahların ekonomiye katkısı!..


Gelelim ikinci “vahim” konuya...
AKP’li Cumhurbaşkanı, önceki gün 15 Temmuz anma töreninde, ekonominin gidişatını kötü gösterenlere veryansın ederken aynen şöyle dedi:
-Ne diyorlar, ekonomi bitti. Bunlarda insaf yok. Bunlar nankör. Türkiye’nin dört bir yanında içeride, dışarıda terörle bu denli mücadele verilirken bu mermi, kurşun, kalkan uçaklar, helikopterler fıstık, leblebi mi dağıtıyor? Bunların hepsi para değil mi, ekonomi değil mi?..
Cumhurbaşkanı haklı; tabii ki kullanılan kurşunlar, bombalar, füzeler, kalkan uçaklar, helikopterler ekonomiye dahil... Ancak bir detayı atlamayalım; onların neredeyse tümü harcama kalemi!.. Çok ağırlıklı bölümü dışarıdan alınıyor yani ithal ediliyor yani üretimle ilgisi yok!..
Şimdi bazıları kalkıp “Ne yani biz hiç mi üretmiyoruz?” diyebilir. Elbette üretiyoruz ancak küçük bir miktarını ve ne yazık ki orada da dışarıya bağımlıyız!.. Mesela, kendi üretimimiz olan “ATAK helikopterleri” var. Geçtiğimiz yıl Pakistan’la imzalanan anlaşmayla 30 adet 1129 ATAK helikopterinin ihracatının yapıldığı duyurulmuştu. Ancak bu ihracat yapılamıyor!.. Bunu bizzat Cumhurbaşkanı açıkladı. Peki neden?
-Çünkü bu helikopterin motoru İngiltere-ABD ortaklığında üretiliyor ve ABD Savunma bakanlığı gereken izni vermedi de onun için!..
Şimdi Türkiye, Fransa ve Polonya’dan alternatif motor arıyor!.. Bir örnek daha vereyim;
Almanya’nın silah sattığı ülkeler arasında Türkiye birinci sırada yer alıyor. 2009’un ilk 4 ayında Almanya’dan 185 milyon Euro değerinde donanma teçhizatı satın aldığımız açıklandı. Ancak aynı Almanya, son günlerde diğer AB ülkeleriyle birlikte Türkiye’ye yaptırım çığlıkları atıyor!..
-Gördüğünüz gibi, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın da dediği gibi bu alımlar öyle fındık, fıstık, leblebi parası değil!..

137 yeni cezaevi yolda!..


Ekonomi demişken, cezaevlerini es geçmeyelim!..
Ülkemizde bugün itibarıyla 353 ceza infaz kurumu bulunuyor. Toplam kapasite 219 bin 950... Ancak yetmiyor, yetemiyor; daha çok, daha geniş, bir süre önce Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü’nün Adalet Komisyonu’nda söylediği gibi şööle ferah, modern cezaevlerine ihtiyaç var...
İşte Adalet Bakanlığı’nın açıklamasına göre halkımızın bu acil gereksinimi dikkate alınarak yapılan “cezaevi projelerinin” 114 tanesinin inşaatı devam ediyor. İhale aşamasında da 23 cezaevi bulunuyor... Yani 137 yeni, pırıl pırıl cezaevimiz yolda sayın seyirciler!..
Diğer bir anlatımla, 88 bin küsur Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına en iyisinden cezaevleri hızla inşa ediliyor; artık öyle tıkış tıkış yatmayacak yeni misafirler... Üstelik bu cezaevlerinin de genişletilme kabiliyeti bulunuyormuş...
-Hadi gene iyisiniz, ekonomi kötü olsa böylesine yüzmilyonlarca lira harcanabilir miydi acaba?!.