Yeni Zelanda’nın ChristChurch kenti dün kan gölüne döndü...
Nefretten gözü dönmüş bir vicdansız, bir alçak, kentteki iki camiye silahlı saldırı düzenledi... Cuma namazını kılmakta olan savunmasız masum insanlar yaylım ateşi sırasında hiçbir yere kaçacak durumda değildi... Saldırının bilançosu tam bir katliamdı:
-49 kişi yaşamını yitirdi, çoğu ağır 40’ın üzerinde insan ise yaralandı!..
Polisin saldırganı bulması için uğraşmasına hiç gerek yoktu çünkü o zaten sosyal medyada kendini ifşa etmiş, yetinmemiş katliam anını da internette canlı yayınlamıştı bile!.. İskoç asıllı Avustralyalı Brenton Tarrrant adındaki faşist, katliamın ardından canlı yayına
devam edip, Hıristiyanlığa hakaret edildiği, iki caminin kiliseden dönüştürüldüğü gerekçesiyle saldırıyı gerçekleştirdiğini anlattı...
Saldırgan Tarrant’ın YouTube sayfasında 70 sayfalık bir manifesto yayınladığı da saptandı. Üstelik bu manifestoda “Türklere” başlıklı bir bölümde bulunuyor!.. Şöyle diyor hasta ruhlu faşist:
-Topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek Boğaz’ın Doğu yakasında.. Ama Boğaz’ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz!.. Konstantinopolis’e gelir, tüm cami ve minarelerinizi yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hıristiyan şehri olacak!..
Katliamcı, aslında Papa’dan başlayarak Hıristiyanlığın 650 yıldır süregelen “Büyük Hayalini” seslendiriyordu!..

“Keşke buradaki camileri de temizlese!..”


Bu alçakça katliam tüm dünyayı ayağa kaldırdı...
Ancak olay yerinden binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkede, Türkiye’de bir başka nefret suçlusu, insan olanın aklının alamayacağı, vicdan kanatan bir mesaja imza attı; Ekşi Sözlük sitesinde “mükemmelliğin dayanılmaz hafifliği” adlı kullanıcının mesajı şöyleydi:
-Videoyu izlerken keşke Türkiye’ye gelip bu Cuma günü camileri temizlese diye iç geçirdim!..
Okurken bile insanın midesini bulandıran bu korkunç mesaj kısa sürede site yönetimi tarafından yayından kaldırıldı ve hesap “nefret söylemi” nedeniyle kapatıldı... Ancak yetmez! Bu söylem, nefret suçunun yanı sıra korkunç bir provokasyon, insanları birbirine düşmanlaştırma hareketidir!..
Güvenlik güçlerinin bu hesabı ne yapıp, edip ortaya çıkarması, failin amacının tam olarak saptanması ve olabilecek en ağır cezaya çarptırılması, iktidarın ikide bir sözünü ettiği “Beka” için gereklidir!..
Kim olursa olsun, hangi ideolojiye inanırsa inansın, insanları nefret eylemlerine sürükleyebilecek böylesine bir provokasyon asla cezasız kalamaz!.. Hele ki seçimlere yalnızca 2 hafta kalmışken böylesi bir alçaklık mutlaka ama mutlaka lanetlenmeli, faili ise belirlenmelidir...
-Bu güzelim ülkede birlikte, huzur içinde yaşayacağımız günler mutlaka gelecektir!..


“Devletin aile mülküne çevrildiğinin resmi!”


Bilal Erdoğan kimdir?..
Sorunun cevabı basit; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın mahdumudur... Pekii, Bilal Bey’in devlette üst düzey bir görevi var mıdır?.. Bildiğim kadarıyla yoktur...
-O zaman o fotoğraf neyin nesidir?!.
Saadet Partisi’nin Adıyaman Belediye Başkan Adayı Ahmet Faruk Ünsal, dün kişisel Twitter hesabından bir fotoğraf paylaştı; vali, rektör, milletvekilleri, belediye meclis üyeleri tek sıra halinde dizilmiş, adeta hazır ola geçmiş halde bekliyorlardı!.. Peki, kimi bekliyorlardı?.. Hiçbir resmi ve kamusal sıfatı bulunmayan Bilal Erdoğan’ı!.. Ünsal’ın yorumu şöyleydi:
-Bugün Adıyaman’da Bilal Erdoğan Karşılaması... Hangi remi sıfattan dolayı il protokolünü hazır ol da bekletiyor beyefendi? Bu resim devletin aile mülkiyetine dönüştürüldüğünün resmidir!..
Vali Bey yanıtlar mı acep?!.