Merak ediyorum gençlerimizin yüzde kaçının ileride ünlü ve zengin olmak dışında hayali var? Aslında şöyle sormam gerekirdi; yüzde kaçının gelecek için bir hayali var?
Hayal derken gözlerini kapayıp bir şeyler dilemekten bahsetmiyorum. Gelecek hedeflerinden ve o hedefe ulaşmak için kurulan planlardan bahsediyorum.
Hadi gençleri bırakıp şöyle bir kendimize bakalım… Çok da uzağa gitmeyelim…
Bundan beş yıl sonrası için bir hedefiniz var mı?
Hayatınızda çalışmak, yemek, içmek, eğlenmek ve vakit doldurmak dışında hedefleriniz var mı?
Varsa çok şanslısınız. Yaşamaya değer bir hayat sürüyorsunuz.
Oysa gençlerimizin çoğunun ne hayali ne de hayal kuracak enerjisi var. Buradan geleceğe baktıklarında belki de tek hedefleri okullarını bitirmek. Sonra da bir işe girip çalışabilmek.
Bir iş derken, o işin ne olduğu çoğu gencimizin kafasında belli değil. Allah ne kısmet ederse arık!
Lise son sınıfa gelmiş çoğu gencimiz ilerine hangi meslek grubunda çalışmak istediğini bilmiyor. Üniversite sınavında hangi bölüme puanı tutarsa onu okuyor.
İlle doktor olacağım, avukat olacağım gibi hedefleri olan gençlerin sayısı çok az. Çoğu ‘‘Sınava bir gireyim de artık ne kazanırsak…’’ diye düşünüyor.
Böyle bir gelecek planlaması olabilir mi?
Suç gençlerimizde değil tabii ki!
Onlara düşünmemeyi, hakkını aramamayı öğreten bir sistemde biz eğitiyoruz. Hayal kurmamayı, aslında hayatın sıkı bir şey olduğunu, olanla yetinmek gerektiğini, sorgulamamayı, araştırmamayı biz aşılıyoruz.
Verileni ezberleyerek şıklar arasında doğruyu bulup işaretlemeyi başarı sayan bir sistemin içerisinde hayal güçlerinin ve hayatlarının en verimli, en güzel yıllarını çalıyoruz.
Tek konusu kadın erkek ilişkisi, tek amacı da istedi kişiyi elde etmek olan dizilerle beyinlerini dolduruyoruz.
Hayattan beklentisi düşük, kendi değerini bilmeyen ve kendini bile tam anlamıyla tanımayan bir insan topluluğu ancak olanla yetiniyor ve gerisine karışmıyor.
Bunun adına da kader diyor.
İşte bu kader yüzünden biz toplum olarak gelişemiyoruz.
İşte o kader yüzünden gençlerimiz yenilikler üretemiyor, yeni bir şey icat edemiyor ve bunu da sorgulamıyor. Daha iyisine layık olduğunu düşünmüyor ve olana razı oluyor.
Oysa her şey gelecekle ilgili bir yol haritasına sahip olmakla başlar. Ne istediğini bilen insanlar başarılı olurlar.
Hayal gücü olanlar daha yaratıcı olur.
Yeniliklere açık olanlar ileriye giderler.
Eğer Atatürk özgür ve medeni bir ülke hayal etmeseydi, bunun imkânsız olduğunu düşünseydi ve istediğini elde etmek için sebat etmeseydi bugün Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı.