Yaşamı süresince insan, gücü yettiğince erişmek ve elde etmek istediklerine kavuşuncaya değin koşturur, çalışır, çabalar. Göreve gelmek, iş bulmak, kazanmak, gereksinimlerini karşılamak, uğraşlarının sonuçlarını almak, sorunları çözmek ve gidermek, arayıp istediklerini elde ederek mutlu olmak en doğal yaşam koşusu nedenleridir. “Hazıra konmak” sözünün anımsattığı kimi tembellik ve uyuşukluklar dışında devingen bir yaşam, sağlıklı yaşamın dayanağı ve kaynağıdır. En iyiyi, en güzeli, en yararlıyı aramak herkesin en doğal hakkıdır. Ne var ki başkalarının hakkına el atan, başkalarının hakkını tanımayan doyumsuzlar da toplum kemirgeni olarak ortalıkta dolaşma yüzsüzlüğünü göstermektedir.

Bizim bu ortamlarda dost, arkadaş, akraba ve meslektaşlarından başka çok az kimseye güvenimiz kaldı. Kimi kurumlara güvenimiz sarsıldı, yok oldu. Adlarından, sıfatlarından ve konumlarından tiksinti duyuran dönek, yalaka, çıkarcı ve yalancılar, sözde itirafçılar toplumsal ufkumuzu ve içimizi karartmaktadır. Halk arasında “Deli deliden, imam ölüden korkar” sözü, ilişkilerimizi bozan tutum ve davranışların sorumluluğunu insanlık değerlerinden uzak olanlara yıkmaktadır. Kimilerinin kişiliksizliğini irdeleyip nitelemek, küçüklüklerini, düşüklüklerini vurgulamak işten bile değil ama dilimizi kirletmenin, kalemimizi ayırmamızın, onların düzeyine inmenin yakışık kaçmayacağı inancındayız. Arayanın bulacaklarına ilişkin halk sözlerinin varlığı toplum yaşamında çizgi bozukluklarının her zaman olacağının kanıtlarından biridir.

Sözde “Ergenekon dâvası”na ilişkin “Bu dâvanın savcısıyım” diyen kimsenin şimdiki tutumu, Fethullah’la sıcak fotoğraflarını unutturamıyor. Çabalarıyla onu ABD’den, stratejik ortaklık bağına karşın, alamaması düşündürücüdür. Değişiklikler, düş kırıklıkları, aradıklarını bulamamak çöküntü nedenidir.

KÖTÜ ÖRNEK

Yerel seçimler için kollarını sıvayan taraflı ve partili cumhurbaşkanı Bay RTE, ATATÜRK dönemine bile dil uzatıyor. Erişemeyeceği İNÖNÜ’ye yönelik sözleri açık. Övünüp gurur duyacağımız devlet kurucularını kendi konumu ve amacı için karalamaktan çekinmiyor. Anayasal tarafsızlığın “T”si bile yok.

Yüksek zamla artırarak %30 yaptığı târifeyi %10 indirip %20 yapınca büyük bir iyilik yapmış gibi halkımızı aldatan uygulamayla oy istiyorlar. Sanki çocuk kandırıyorlar. İktidarın reklâmcısı TRT’nin yanlı haberleriyle verdiği seçim desteği AKP’nin oyunu artırır mı pek kesin değil ama güven yitirdiği açık. Seçimlere kadar abartılı nice haberler, salt seçime ve oya yönelik nice içtenliksiz yaklaşımlar, devlet gücüne ve kesesine dayanan nice açılımlar, neler neler göreceğiz.. Özellikle TBMM Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayı olunca yasama görevinden ayrılması zorunluluğunu öngören Anayasa’ya uymaktan kaçınması, seçim yasalarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde yapılan seçimlerde uygulanamayacağına ilişkin Anayasa’nın 67/7. maddesini dinlemeyenlerin aykırılıkları savunulamaz. Binali Yıldırım’ın ileri sürdüğü gerekçelerin hukuksallığı ve de haklılığı, geçerliliği yoktur. İktidar kesimi Anayasa’yı istediği gibi anlamakta ve uygulamaktadır. Anayasa’ya saygılı ve bağlı değiller. Ankara Barosu’nun 2 Ocak’taki açıklaması da görüşümüzü doğrulamaktadır.