Siyasette kabadayılık sökmüyor. Dış siyasette belki olanaklar ve savaş güçleri yönünden üstün olanların diklenmesi, direnmesi, bastırması bir süre geçerli olabiliyor ama özellikle iç siyasette böyle bir tutum yarar sağlamıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi bu gerçeği bir kez daha doğrulamıştır. Tehdit-gözdağı, baskı, korkutma, ayrım ve kötü dil, giderek karşı çıkılıp dışlanan bayağı yöntemler olarak algılanıyor. Saygıdan, nezaketten yoksun konuşmalar ve yaklaşımlar, yadırganmak şöyle dursun, karalanan ve ötelenen davranışlar olarak eleştirilip karalanıyor.

Günümüz İçişleri Bakanı’nın işlerine gelmeyen kararı-işlemi için Sayıştay’ı “Cins” diyerek nitelemesi yakışıksız bir çıkışmadır. Devlet yönetiminde görev alanların, üstelik daha önceki yerleri, tutumları ve durumları bilinenlerin, davranış özeninden uzak kalmaları çok sakıncalıdır. Nedense gelişigüzel davranıp konuşmayı beceri sayanlar da var. Kural tanımazlığın geçerli olmaktan öte egemen olduğu bir ortamda yer vermeyi gereksiz bulduğumuz nice çelişkiler, aykırılıklar izlenmektedir.

İçeride izlenen siyasal kabadayılık dış ilişkilerde “ezilip büzülme” sayılacak durumlarla anlamını yitirmektedir. ABD’nin füzeler için çıkışına ancak 10 gün sonra sönük ve cılız bir yanıt verilebilmiştir. Dış ülkelerde Türkiye’nin yerinin beklenenden ve gerekenden çok uzak olduğu yakınmaları giderek artıyor. İran, daha güçlü çıkışlar yapmakta, daha etkin yanıtlar vermektedir. İki yanın arasında sıkışmak kötüdür.

Teknolojinin özel yaşamı tehdit ettiği bir süreçteyiz. Güvenli olmayan bilgisayar ortamı, ulusal yapılar için tehlikeler taşımaktadır. Suriye başta, çevremizde savaş kıyımları sürerken ülkemizde iç barışı her zaman sağlıklı tutmak zorundayız. Yaşamı kanatmaktan ve karartmaktan kaçınalım. Boş sözleri, inanç sömürüsünü, siyasal abartıları ve aldatmaları kınayalım.

Bir kez daha yinelemeyi yaralı buluyoruz. Yargı bağımsızlığı ile üniversite özerkliği gerçek bir hukuk devletinin en önde gelen, en önemli koşullarındandır. Güvenlik, hukuk ve ekonomi ile sağlıklı devlet yapısının temelini bu iki öğe güçlü kılacaktır. Yönetimi elinde tutan siyasal partilerin değişik tutum ve davranışı değil, kuruluş felsefesine bağlı devlet adamlarının gerçekçiliği, özeni, içtenliği ve çağdaşlığı ulusal yaşamın esenlik dayanağı, mutluluk kaynağıdır.

Önceki Millî Eğitim Bakanlarından Ali Naili ERDEM’e demokrasinin anlam ve içeriğiyle yaşama geçişine ilişkin yazılarını içeren “Ülkem ve Anılarım” adlı kitabı için teşekkür ediyor ve kendisini kutluyorum.