Yaşamı dayanılır, çekilir, katlanılır kılmanın öncelikli koşullarından biri de ölçülü davranmaktır. Her tür tutum, yöntem ve eylem amacına ve niteliğine uygun bir ölçülülük için de gerçekleştirilmelidir. Tersine durumlar, pişmanlıkla bile önlenip giderilemeyecek sakıncalar, zararlar getirebilir. Oysa toplumumuzda, konuşmalarından davranışlarına uzanan bir çizgide, gelişigüzellik, vurdumduymazlık, adamsendecilik, tembellik, başınabuyrukluk egemenlik kurmuş gibidir.

Eğitim alanındaki yanlışlık ve bozukluklar bir yana, bütçe açığı, kadınlara cinsel saldırı başta değişik suç olayları, bireysel güvenlik sorunlarından ulusal güvenlik önlemlerine kadar koruma ve savunma çalışmaları, ekonominin giderek sıkıştıran ağırlığı, demokrasi ve hukuk alanındaki çarpıklıklar yaşamı gölgelemek şöyle dursun karartmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle iktidarın suları ısınmış ise de başa çıkmak zorunluluğu ağır basan sorunlar öncelik taşımaktadır. Siyasal iktidarın partizan tutumuyla ağırlaşan yaşam koşullarının kıskacı giderek daha çok sıkmaktadır. AKP nasıl olsa bir gün gidecektir ama arkasında büyük bir enkaz bırakacaktır.

Genelde ölçü kaçırılmıştır. Milletvekili aylıklarıyla Cumhurbaşkanlığı kurumlarında görev yapanların aylıklarına göre memurların aylıklarına “teselli ödemesi” bile sayılmayacak düzeyde zam yapılması, işçi ücretlerine yaraşır olduğu zamdan uzak kalınması, resmi makamların ölçüsüz giderleri (örneğin, YİK gibi Bay RTE’nin yetkili olduğu yerlerde yüksek aylıklar) tepki çekmektedir. Hak, hukuk, anlayış, yaraşırlık, ölçülülükle yaşama geçer. Halk dilindeki “Boyunun ölçüsünü almak” uyarısı yalın bir söz, değerli yararlı bir tepkidir. Hukuk, yaşam ölçüsü olarak değerlidir. Özellikle devlet işlerinde ölçülü olmak önemli bir görev ve yetki özelliğidir, seçkinliğidir.