Toplumsal yaşamın olumlu ve olumsuz yanları insan doğasının yansımalarıdır. Kadın ve erkek olarak dünyaya gelen insanların birbirlerine destek-dayanak olmaktan çok birbirlerine karşı olduğu izlenimini uyandıran saldırı olayları insanlığın düştüğü kötülüklerin başında gelmektedir. Gün geçmiyor ki bir ya da birkaç kadının hunharca öldürüldüğüne ilişkin gazete haberleri olmasın. Hattâ birkaç gazetenin üçüncü sayfaları bu haberlerle dolmaktadır. İnsanın insana eziyetinin bu çirkin görünümleri devleti düşündürmeli, toplumsal ve hukuksal önlemlerle yaptırımların yaşama geçirilmesi öncelikle gündeme alınmalıdır. Dinsel yönden de kadınlara ilişkin duyarlık, özen ve saygı önerilirken ülkemizdeki utandırıcı durum, her gün yeni olaylar ve haberlerle üzüntüleri artırmaktadır. Kadına, çocuğa, hayvana yönelik şiddet; bilgisizlik, terbiyesizlik, saldırganlık, hastalıklı kişilik tutumudur. Anneye saygıdan söz edilen bir toplumda kadınlara saldırı tam bir barbarlıktır.

★★★

Bu sorun gibi üzücü durumlardan biri de inanç sömürüsüdür. İnandığıyla, inananı arasındaki dokunulmaz bağ kimi bilgisiz, kimi çıkarcı, kimi kötü niyetlilerce sömürülmekte, örnek bir yakınlık ve yanlılık değil, bir yararlanma aracı olarak kullanılmaktadır. Son zamanlarda kaçak Kur’an kurslarına benzer biçimde küçük çocuklara gerici kılıklar içinde sözde din dersleri verildiği, kimilerinin “hafız, hoca, molla, âlim, din adamı” denilerek tanıtılıp dualarının istendiği, para toplanıp ellerine tutuşturulduğu, kimilerinin özel yerlerde oturtulup bakıldığı yazılıp çizilmektedir. Değişik bahanelerle çocuklara iyilik gibi gösterilip toplu ziyaretler, namazlar ve dualarla inanç sömürülerinin özellikle orta ve doğu Anadolu’da yaygın olduğu, yöneticilerin hoşgörüsüyle, siyasal destek de eklenerek çalıştıkları duyulmaktadır.

Devlet, varlığını herhalde, her konuda duyurmalıdır. İktidar partilerinin bu konuda çok duyarlı ve özenli davranmaları gerekir. Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nda oturan kişinin 30 Ağustos hutbesinde Atatürk’ün adının anılmaması nedeniyle sorumluluğu büyüktür. Böyle kişilere o makamların teslim edilmesi devletin zayıf yanını gösterir. İnsan, T.C. yurttaşı ve bir müslüman olarak Atatürk’e ne kadar minnet ve şükran dolu olduğumuzu bilmeyenlere söylenecek çok söz var ama bize yakışmaz. Türklük, Türkiye ve Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu’na kitaplar götüren kimseyi görevde tutanlar da onun kadar sorumludur.