Toplumsal barışı, ulusal dayanışmayı temelden etkileyerek yaygınlaşan ve ağırlaşan sakıncalar pek umursanmıyor. Yaşam güvenliğini ortadan kaldıran tutum ve davranışlar önlenemiyor. Siyasal kazanımdan başka bir şey düşünmedikleri izlenimini veren kimi partililerin, özellikle iktidarın tutumu yaşam aydınlığımız için karanlıklar ve kimi sakıncalar içermektedir. Kadın-erkek ayrımı, kadınlara saldırı bu çirkinliğin kanıtıdır. Bir ayda kırka yakın kadının öldürülmesine karşın bir tür aldatıcı düzenlemelerle yargıda yenilikler savı sürerken kadınlara saldırı olaylarına ilişkin bir ışık görülmemektedir.

İnanç sömürüsü sürmektedir. Dincilik, mezhepçilik, tarikatçılık, partizanlık, bölgecilik, çıkarcılık alabildiğine yaygınlaşmaktadır. İktidar partisinin Ankara’da iki tarikat tarafından ayrılık yaşadığı, bakanlıkların tarikatlar arasında paylaşıldığı söylentileri duyulmaktadır.

Tarikatların vakıfları, hastaneleri, marketleri, lokantalarıyla başta ekonomik kaynakları olduğu söylenmektedir. Toplum yapısının bölünmesine ve karşıtlıklarla, ayrılıkların giderek artmasına ve yoğunlaşmasına neden olan bu durumun gözardı edildiği, önemsenmediği anlaşılmaktadır. Siyasal ve kişisel amaçlarla çabaların rejimin niteliğini bozacak düzeye gelmesi en büyük sakıncalardan biridir.

Eğitim-öğretim alanındaki yetersizlikler, boşluklar ve amaçlı atamalarla düzenlemeler, kurtarıcı ve kurucumuz ATATÜRK’e yönelik saygısızlık ve kötülükler yaşam aydınlığımızı karartmaktadır. Dolup taşan cezaevlerini siyasal beklentilerle arındırmayı düşünen siyasetçiler, gerçekte suçun ve suçlunun azalmasına ilişkin hiçbir toplumsal ve bilimsel önlem almamaktadır. PKK’lı ve FETÖ’cü binlerce kişi cezaevlerinde yatmakta, her gün yenileri yakalanmakta, kökleri kurutulamamaktadır. Trump’ın kötü sözleri yırtılıp atılamamakta, bu çirkinliğe gereken yanıt verilemediği gibi üstelik ziyaretine gidilmektedir. FETÖ’yü teslim etmeyip besleyip koruyan ABD’nin değişik konularda değişik nedenlerle oyalaması sürmektedir. Dostluğu kuşkulu ve tartışmalı ABD’nin petrol amaçlı Ortadoğu girişim ve kalkışmaları birer pervasızlık örneğidir. Politik ilişkilerin elbet kimi hoşgörüleri, ödünleri, çatışmaları olabilir. Ancak, Türkiye’miz ABD’nin ve hiç kimsenin uydusu değildir. Onurumuza dokunacak tüm işlem ve eylemlerin sahiplerinin yüzüne sert biçimde vurulması gerekir. Barışçı tutumumuzu kimse yanlış anlamamalıdır.

Türkiye-ABD başkanlarının görüşme ve ilişkilerinin iktidar yanlısı medyanın yansıttığı gibi geçip geçmediği, sonuçlarının neler ve nasıl olacağı günler geçtikçe daha iyi saptanıp daha iyi anlaşılacaktır. Trump’ın diplomatik nezakete aykırı yazı ve sözleri gereken yanıtı almadıkça, görünüşteki dostluk sıcaklıklarının hiçbir önemi ve değeri yoktur. ABD ziyaretinin Türkiye’ye bir şey kazandırdığı kanısında değiliz. Zaman en gerçekçi, en yararlı göstergedir.