Demokrasinin en belirgin niteliklerinden biri de yönetime gelecek yurttaşları belirleme için yapılan seçimlerdir. Genel ve yerel olmak üzere başlıca iki alanda yapılan seçimler, halkın kendilerine yönetim yoluyla hizmet verecekleri öngören hukuksal yönetim türüdür.

Ulusal istencin yaşama geçmesi demokratik düzen bakımından o kadar önemlidir ki yasalarla güvence altına alınmıştır. Seçim öncesi çalışmalar, seçim sırasında uyulacak kurallar ve seçim sonrasının sonucu ortaya koyma işlemleri, Anayasa’daki kurallar temel alınarak özel seçim yasalarıyla düzenlenmiştir.
Seçimlerin düzen, özellikle dürüst biçimde yapılıp sonuçlanması için gereken özenin gösterilmesi demokrasiye bağlılığın temel koşuludur. Ne var ki seçime katılan partilerle kimi adayların her yolu ve yöntemi geçerli sayarak kendi istedikleri sonucu almak için bırakınız yasaları, ahlâkı bile öteleyerek karışık çabalarda bulunduğu yakınmaları her zaman duyulmaktadır. Seçimler demokratik bir yarışma-yarış olmaktan çıkarılıp “mutlak kazanma” için ne yapılırsa hak görülen bir karmaşık yapıya dönüştürülmektedir. Karşı partilerin birbirlerini suçlamaları, yurttaşları ayrıştırmaları, özel yaşamda olsa hiç yüze bakılmayacak sözler etmeleri insanlığa, yurttaşlığa, demokrasiye aykırı çirkinlikler, aykırılıklar hattâ suçlar olarak sürmektedir. Siyasal yarışma, kavgaya dönüştürülmüştür.

Bırakınız iki yurttaşın, iki insanın birbirine söylemekte zorlanıp kaçınacağı sözlerin daha sertini, daha kırıcısını söylemekten kaçınmayan Bay RTE, seçim ortamını da karartmaktadır. Anayasal konumunun tersine, yükümlülüklerini hiçe sayarak parti sözcülüğünü her katta ve alanda sürdürmesi demokrasimiz için de kötü bir örnektir. Hukuksuzluk ve eşitsizlik içinde yürütülen seçim çalışmaları yurttaşları karşı karşıya getirmekte, toplumsal barışı yıkmaktadır. RTE kendisi adaymış gibi tek başına ve Özhaseki’ yle birlikte fotoğraflarını içeren afişlerde yer almaktadır.

Her zaman, her konuda, her alanda insanlığı, ahlâkı, hukuku gözetecek, birbirimize kötülük etmekten kaçınacak özeni gösterecek erdem sahipleri olarak yaşamımızı sürdürmek vicdanî bir görevdir. Saldırılarla seçim kazanmak, oyunlarla oy toplamak mârifet, beceri değildir. Makamlar da geçicidir, sıfatlar, yetkiler de. Önemli olan tarihin notudur.

ÇOK  ÖNEMLİ

Saltanattan, kişisel ve tek adam yönetimlerinin ağırlık ve karanlığından kurtulmuş bir ulusuz. Bu olumsuzluklara yeniden düşmemek için çaba göstermek hepimizin başlıca görevidir. Bu görev de öncelikle seçimlere katılmakla yerine getirilir. Siyasal kırgınlık, kendine ve topluma karşıtlıktır. Kullanılmayan oy, hiç istenmeyen partiye ya da adaya kazandırılmış bir oy demektir. Bu nedenle kırgınlık ve kızgınlıkla ya da başka bir nedenle oy vermekten kaçınmak, kendi varlığımıza ihanet sayılacağı gibi ulusal görevden kaçmaktır. Oyumuz, kendimizin ve ulusumuzun geleceği için bizlere tanınan hak ve özgürlüklerin başında gelen bir katkıdır. Aykırılıkları, kötülükleri, sakıncaları önlemek için bizim kullanacağımız bir araçtır. Tersine tutum, hiçbir yakınmayı haklı ve geçerli kılmaz. Ulusal görevler kişisel nedenlerle savsaklanamaz. Abartı, yalan-dolan yanıtını almalıdır.

Yapay “Beka sorunu” gibi sakıncalı söylemlerle seçmenleri kuşkulandırıp korkutarak oy için gereksiz yollara başvurmak, seçim ayıplarından biridir. Süreklilik, sonsuzluk, ölümsüzlük anlamına gelen “Beka” genel seçimler için bile kullanılamaz. Bekanın kaynağı, temeli ve gücü ulusal dayanışma, toplumsal barıştır. Bu değerleri dışlayan partizan görüşler ve amaçlarla bir yere varılamaz. Gelişigüzel konuşmaların, ayrımcı ve bölücü yönelişlerin yararı yoktur, zararı çoktur. Daha çağdaş, daha hukuksal, daha düzenli ve insancıl gelecek seçimler umuduyla.