“Ne istedi de vermedik.-Dönsün de hasret bitsin!” diyerek yakınlıklarını ve özlemlerini açıklayanların şimdilerde lanetledikleri Fetullah’la çektirdikleri, birliktelikten mutluluklarını yansıtan tebessümleriyle saygılı duruşlarını yansıtan fotoğraflarını görmeyen kalmamıştır. Kendilerinin hiç sorumluluğu yokmuş gibi şimdi karalayıp kötülemeleri onları aklayamaz. Pensilvanya’ya gidip Fetullahın çevresinde halkalanarak fotoğraf çektiren bay ve bayan milletvekilleri AKP’nin kadrosunda. Her yerde Fetullahçı var, Silahlı Kuvvetler’de yüzlercesi gözaltına alınıp tutuklanıyor, cezalandırılıyor ama AKP’de bir tane bile yok (!). Bu inanılması güç çelişki AKP’lilerin üzerinde bir kuşku ağırlığıyla hep konuşulacaktır. Tıpkı 17/25 Aralık 2013 olayları gibi.

Fetullah’ın ülkemiz içinde tanınması, onunla yakınlık kurulması daha çok AKP döneminde olmuştur. Devlet yapısında yerleşmediği yer kalmayan FETÖ’cülerin AKP içinde olup olmadığı konusunda doyurucu bir açıklama da yapılamıyor. Tek adam yönetiminin sıkılığından olacak kimsenin sesi çıkmadığı gibi büyük kesimi iktidar yandaşı olan medyada da hiç değinilmiyor. FETÖ’nün eski reklamcıları ve destekçileri şimdi karşıtlık sergileyerek kendilerini sorumsuz göstermeye çalışıyorlar.

Siyasal sorunlar, özellikle seçim konuşmalarıyla karşıtlarına ağır sözler söyleyen Bay RTE’nin davranışlarıyla ağırlaşıp koyulaşmaktadır. Tüm sorunları bir yana bırakıp sataşma ve saldırılarla karşı yanı kötüleyip kendilerini “sütten çıkmış ak kaşık” göstererek oy toplama peşinde olan iktidar ve ortağı ulusal yaşama ağır gölgeler düşürmektedirler. Ayrıştırıcı olmasından daha kötüsü karşıtlıklara özendirmeleridir. Ülkemiz için asıl beka sorunu budur. İktidar ve ortağının kendi sorunlarının, seçimi yitirmek korkusuyla bir araya gelmelerinin, kendileri için “beka sorunu” olduğu açıktır. Ülkenin ve ulusun bir beka sorunu yoktur.

Cumhur İttifakı- iktidar cephesi, asıl sorunları konuşmaktan korkmaktadır. Her şeyden önce ulusal birliğimize özensizlik, karşı yanı düşmanmış gibi kötüleyip suçlamak bu cephenin en büyük yanlışıdır. Hukuksuzluk, yaşam koşullarındaki ağırlık, emekli, işçi ve memurun yaşam güçlükleri konuşulmamaktadır. Çay ve kömür dağıtımı başta olmak üzere evlere götürülen paketler, armağan olarak verilenler, işe alma sözleri, aslında yurttaşları küçümseyen seçim oyunlarıdır. Bu ilkel yaklaşımların içinde en sakıncalısı da camide yemeğe kadar uzanan inanç sömürüsüdür. Atatürk ilkelerini, cumhuriyetin değerlerini tersyüz etmeye çalışanlar kendi amaçları doğrultusunda birçok yıkıma neden olmaktadırlar. Siyasal İslamcıların ahlaka, yasalara, inanca tümüyle aykırı tutum ve davranışları toplumsal- ulusal yaşamı karanlığa sürükleyecek kadar sakıncalıdır. Köktendinciliğin zararları, kanlı kötülükleri tarih sayfalarında ibret dersleri olarak yer almaktadır.

Ülkemizin ve ulusumuzun özetlediğimiz bu sorunları gözardı edilerek hiçbir seçim özlenen sonucu getirmez. Yakışık almayan nitelemelerle karşıtlarına saldırmayı beceri sayan AKP lideri, Oslo’da PKK’yla yanılan toplantıyı, militanların tantanalı Habur girişlerini, ayaklarına mahkemenin götürüldüğünü asla savunamazlar ve bunlar asla unutulmaz.