Sözler kişiliklerin açılımıdır. İçtenlikli ve gerçek olmayanların sahipleri, toplum içinde olumsuz duygu ve düşüncelerle nitelendirilip değerlendirilir. Bireyin kim ve nasıl olduğu kanısı, onun sözlerindeki uygunlukla edinilir. Özellikle siyasal alanda gerçek dışı konuşmalar, gereksiz sataşmalar ve karşılıklar, abartılar, suçlamalar, saldırılar yanları güç durumda bırakan, kınanmalarına neden olan çirkinlikler olarak karşılanmaktadır.

Yerel seçimler korkusu nedeniyle AKP ve MHP birlikteliği iki parti liderinin birbirlerini karalayan kötü sözlerini unutturmadığı gibi Bay RTE’nin “Askerlik yan gelip yatma yeri değil. -Artistlik yapma lan, ananı al git (11.2.2006, Mersin) -Kafası basmıyor. -Hayatta iki koyun gütmemiş adam. -Demokrasi amaç değil, araçtır. -Demokrasi bir tramvaydır. Gideceğin yere kadar gider, sonra inersin. -Camiler kışlamız, minareler süngümüz, kuleler miğferimiz. -Referansım İslâm’dır. -Yahu, millet istedikten sonra lâiklik tabiî elden gidecek. Sonra nedir bu lâiklik denen şey? -Hem lâik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya lâik. -Ayağa kalkacağız. Işıklar görüldü. Allah’ın izniyle kıyam başlayacak. -Egemenlik milletindir sözü koskoca bir yalandır. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır. -Terörü Cudi dağlarında arıyorlar. Terör Meclis’te”, bunları anımsatmakta yarar var. Çok önceleri bu sözleri ve nicelerini söyleyen kişinin şimdiki sözleri yadırganmamalı ama üzücü. Devletimizin başında bunları söyleyen birinin bulunması içimi sızlatıyor.

Bir ara da “milliyetçiliği ayaklar altına aldığını” söylemişti. Anıtkabir’de de “Sap gibi durmak”tan söz etmişti. Şimdi demokrasinin özellikleri dışlanarak niteliği bozuldu. Artık “RTE ya da AKP demokrasisi” MHP desteğiyle yürürlükte. “Dindar ve kindar nesil” enerjisi de Bay RTE’nin “Beş çocuk” da. Mayıs 2015’te bir televizyon görüşmesinde benim için de “O hâla yaşıyor mu?” demiş, ertesi gün SÖZCÜ’de gereken karşılığımı almıştı. Hele 31 Ocak’ta CHP için “Çöp, çukur, çamur” sözü ağıza alınması çok düşündürücü, çirkin bir saldırıdır. Makamına hiç yakışmıyor. Yerel seçimlerde bunları yapan genel seçimlerde neler yapmaz. Kimlerin eline kaldı Türkiye’m.

Siyasal yaşamın düzeyi benimsenecek durumdan çok uzak. Sözler, benzetmeler ve suçlamalarla yanıtların içeriği bu durumu gösteriyor. Abartılar, yalanlar, tutarsızlıklar, çelişkiler, aykırılıklar ortada. Yuvalanmalar, yapılanmalar, yokluktan çokluğa geçişler, edinimler, zenginleşme-fakirleşme terslikleri, yokluklar, yoksunluklar, güçlükler, sorunlar dizi dizi. Ama oylara yansıması şaşırtıcı. Soma’da 301 madenci öldü, seçimi AKP kazandı. 17/25 Aralık 2013 olayları “Sıfırla...” buyrukları ve para sayma makinalarıyla, valizle taşınan paralarla ünlendi, ilgililere kimse dokunamadı. Ne var ki unutturma çabalarına, yalanla savunmalara karşın unutulmuyor.

Demokrasinin namusu olan seçimler için açıklanan olumsuzluklar, seçmen sayılarıyla oynama çirkinliği üzücü. Demokrasinin suyu çıktı. Seçim hukuku gibi seçim ahlâkı da unutuldu. Tarafsız (!) yöneticinin karşıtları için söylediklerine bakıp düşünmek gerekiyor. Kimi kişiler, kurum ve kuruluşlar, hele oylarının karşılığı olarak verilenleri alanlar için hukuk da, yasalar da, devlet de, her şey Bay RTE. Oy, seçmenin yalnız kendisinin değil tüm yurttaşların, ülkenin ve devletin yaşamsal sorunudur.