Halk dilinde olumsuzlukları ve tüm başarısızlıkları nedeniyle yerlerinden ayrılmaları yaklaşanlar için başlıktaki deyim kullanılır. Günümüz iktidarının son günlerde ulusumuzu “ümmet” olarak niteleyip tanımlayan liderinin dinsel öncelikli bir yapıyı amaçlayıp açık-kapalı dillendirmesi, yitirdikleri büyük kentlerin belediye başkanlıkları seçiminden ders almadıklarını göstermektedir. Kendi geçmişinin ve kökeninin duygusal bağlarından kopamadığını, böylece çağdaş gerçeklerden ve hukuk devleti gereklerinden uzak kalarak bir bocalama içinde olduğunu izlediğimiz Bay RTE, siyasal ayrılıklar sürecine girmiştir.

Gelenekleri, özellikleri katı Japonya’yı örnek alan “kadın üniversitesi” özentisi de inanç sömürüsünün yeni bir türüdür. Kimi bakanlıkların kimi tarikatların elinde olduğu, adları geçen “Hak-Yol, İskenderpaşa” cemaatlerinin devlet içinde önemli güç odakları durumuna geldiği söylenirken özlenip beklenenlerin “Yargı reformu” gibi ertelendiği görülmektedir. Öncelikli ve önemli yenilenmeyi bırakıp ayrımcılığın, eşitsizliğin, geri gidişin büyüyerek hızlanmasına yol açacak bir kuruluşun Anayasa’ya, insan haklarına aykırı olduğu da bilinmelidir. Kadın özelliğine, özgünlüğüne ilişkin olmadıkça ayrı bir eğitim kurumu yozlaşmadır. Bay RTE’ın önerisi Türk Devrimi ilkelerine tümden aykırıdır. Giderayak ulusal eğitimin yapısını inanç bağımlılıklarıyla bozmak en büyük aykırılıklardan birini oluşturur.

İktidar, yönetim gücünü elinden bırakmamak için her yola başvurmayı kendisi için hak saymaktadır. Ancak, son seçimler, olaylar, yazılıp çizilenler ve söylenenler göstermiştir ki bu gidişle iktidarda kalmaları güçtür. Aykırı sesler, ayrılmalar yapılarında açılan gediklerin kanıtıdır. TBMM’de görüşülecek 11. Kalkınma Planı’nda “Kadın Üniversitesi”nden söz edilmesi üzücüdür. Önceki milletvekillerinin rektörlüklere atanmalarıyla üniversiteler doğrudan siyasetin içine sokulurken neden olunan olumsuzluklar gözetilmemektedir. Kentler gibi üniversiteler de tarikatlar elinde asıl görevlerinin dışına sürüklenecektir. Bu büyük bir kötülük olacaktır. Bilim insanlarının, rektörlerin partizan olması, iktidarın adamı olmaları, bilime ihanettir.

Üniversitelerimizdeki kargaşa hepimizi üzmektedir. 1961-1971 yıllarında hukuk danışmanlığı ile avukatlığını yaptığım Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ndeki durumun bir an önce düzelmesi dileğimi yineliyorum.