“Tekel” sözcüğünün anlamı açıktır: Tek elden yönetme. Yalnız birinin olması, bir varlığın tek kişinin ya da bir kurum veya kurulun egemenliğinde bulunmasıdır. Toplum yaşamında önce “İnhisarlar İdaresi”, sonra “Tekel İdaresi” olarak adlandırılan içki ve sigara satışlarının tek yetkilisi, şimdi kapatılmış bulunan devlet örgütü idi. “Gümrük ve Tekel Bakanlığı” adlı kuruluş da vardı. Kişisel ya da kurumsal, yönetimde bir odağı, bir sahibi anlatıyor. Şimdilerde kimi basın yayın organlarıyla araçlarının bir elde toplanmasıyla gündeme geldi. Satış nedenlerinin, alma yöntemi ve olanaklarının eleştirilerle değerlendirildiği bir ortamda yurttaşları, özellikle okurları yakından ilgilendiren durumlar söz konusudur.

Daha önce “Medya tekeli oluşmaktadır. Medya patronluğunun günümüz iktidarının tutumu karşısında basın özgürlüğüyle uyumu, bağdaşırlığı, kaçınılmaz biçimde tartışılacak, iktidar yandaşlığı ağır basacaktır. Bugüne kadar olanlar, bundan sonra olacakların habercisidir. İktidar güdümünde olmayan basın, sürekli ve değişik baskılar altında tutulacak, iktidar yandaşı olanlar her yolla korunup desteklenecektir. Birkaç yayın organı, basın özgürlüğünün ve ahlâkının bayraktarı olmayı her güçlüğü göğüsleyerek sürdürecektir” demiştim.

Günümüzde SÖZCÜ ile üç-dört gazetenin sürdürdüğü bağımsız basın savaşı, iktidar maşası küçüklerin saldırıları ve kışkırtmalarına karşın onurlu biçimde sürmektedir. Kimi gözdağları, kimi yalan-dolan sarmaları ve çirkin muhbirlikler şerefli ve onurlu insanları karalayıp yıkamaz. İktidar medyası niteliğiyle kararan basın kesiminin yalakalıklarını sergileyen yayınları ortada. Basının özgür olmadığı yerde kimse özgür değildir. Parti liderinin diktası düzenine dönüşen siyasal ortamda seçim sahtecilik ve dolandırıcılıkların boyutları birer birer ortaya çıkmaktadır. Siyasal maceralar her zaman ürkütücü ve yıkıcıdır. Gidişin gidiş olmadığı açıktır. Toplum ve yurttaşlar, kişi ve kurum olarak, ağır bedel ödememeli dileğimizi sürekli ve sıcak tutuyoruz. Karanlığın giderek koyulaştığı ortamda yandaş, uydu ve uşak basın kesimi silâhşörlerinin çirkin çığırtkanlıkları ve saldırıları bir gün elbet kendilerine dönecektir. Karalama ve suçlamaları kendi yüzlerinin ve alınlarının çıkmaz lekeleri olacaktır. Kişilik ve nitelik yoksunu, çıkar soytarılığı oynayan şımarıkların kendilerinin ve buyruklarında kirlendiklerinin ne olduklarını belirleme yetenekleri de yok ki çirkinliklerini aymazca sürdürüyorlar.

Özel desteklerle medya gücünü ele geçirince ülkeyi de ele geçirmiş olmazlar. Ulusu ümmet, tebaa ya da sürü yerine koymak isteseler de başaramazlar. Toplumsal bünye-beden kir ve pas tutmaz. Kamusal ve özel güçlere egemen olanlar, etken olanlar bir gün hakkın, aklın, vicdanın, adaletin terazisinde gerçek değerlerini bulacaklardır.