Yazımızın başlığına aldığımız konuyu doyurucu bir anlatımla işleyen Prof. Dr. Özer OZANKAYA’nın (Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu üyelerinden ve Önceki Genel Başkanlarından.) konuya ilişkin görüşlerini okurlarımıza aktarmakla mutluluk duyuyoruz:

“Hiçbir ulus yoktur ki, kişilik ve birliğini oluşturan ortak duygu ve düşünceleri, bayram vb. yıldönümleriyle düzenli aralıklarla ve bayrak, anıt, yazılı-görsel-müzikal sanat yapıtlarıyla.. anlatıp kucaklamak ve yeniden yeniye vurgulamak gereğini duymasın!

AKP iktidarında ulusal bayramlarımızı kutlamamak ya da sönükleştirmek, örneğin Çanakkale Zaferini Atatürksüz geçiştirmek, yurt ve devletimizin adını (TC) ve temel simgelerini, başta İstiklal Marşı olmak üzere ulusal marşlarımızı unutturmak, yabancı işgalinden kurtuluş günlerini kutlamamak, okullardan ulusal andı kaldırmak gibi davranışların ne anlama geldiğini yukardaki toplumbilimsel saptama ortaya koymaktadır.

AKP iktidarının yol açtığı bu ortam, bölücü terör örgütüne karşı tam kararlılık ve tutarlılıkla etkin mücadele verilmemesi, hatta Türk ordusunda bile mafyatik kişilere kurt işaretiyle amigoluk sergileme gözüpekliğinde bulunanların çıkması sınırına varmıştır!

Bu acıklı durumlar karşısında, Mustafa Kemal’in, NUTUK’ ta, Kurtuluş Savaşının başlarında orduya ve Meclise başkaldıran Ethem Bey ve kardeşlerinin başıbozuk davranışlarının hangi ölçülere vardığını, bu korkunç duruma nasıl son verilmek gerektiğini anlatan bölümün okunmasını öneririz:

“Askerliği çapulculuk, devlet kurup yönetmeği de, kurtulmalık dilenmek üzere şunun bunun çocuklarını dağa kaldırmak haydutluğu sanan, .. utanmaz, kendini bilmez, herhangi bir düşmanın boğaz tokluğuna casusluğunu, uşaklığını yapacak ölçüde alçak ve aşağılık yaradılışlı bu kardeşleri, ellerindeki güçler ve kendilerini destekleyen düşmanlarla birlikte tepeleyip yola getirerek, devrim tarihimizde etkili bir örnek göstermek zorunlu göründü.”

Ulus ve devlet olmanın gereklerini bilmeyen ya da umursamayanlar, ulusun yargı ve yaptırımından kurtulamazlar.

Çözüm, “Egemenlik kısıtsız ve koşulsuz ulusundur!” ilkesini tüm gerekleriyle yeniden uygulamaktır!

Bugünkü ulusal kimlik ve birlik bilincindeki zayıflamada, muhalefet partilerinin de sorumluluğunu, özellikle CHP yönetiminin de örneğin NUTUK’ un 90. yıldönümünü, 19 Mayıs, 22 Haziran Amasya Genelgesi, 23 Temmuz Erzurum, 4 Eylül Sivas Kongrelerinin 100. Yıldönümlerini tüm yurt çapında, uluslararası boyutlarda kutlama gereğini yerine getir(e)memesinin önemli payını da belirtmek gereklidir.

Başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bütün başlıca kentlerde belediyelerin, ulusal egemenlik düzeninin gereklerine göre yönetilmesiyle, ulusal kişilik ve birliğimizi oluşturan ortak duygu ve düşünceleri anlatıp kucaklamak ve yeniden yeniye vurgulamak gereği yerine getirilecek, özellikle AKP’nin bu sakat düşünce yapısı ulusumuz çoğunluğunca ayırt edilerek siyasal yaşamımızdan dışlanacaktır, kanısındayım. Muhalefet parti yönetimlerinin de kendilerine düşen dersleri çıkarmak zorunda kalacakları açıktır.

ULUSAL KİŞİLİK VE BİRLİK TEMELLERİNE SAYGISI OLMAYANLAR, SONUNDA ULUSUN ORDUSUNU BİLE ÇAPULCULARA KARŞI KORU(YA)MAZ, İNANÇLARINI BİLE ORTAÇAĞCIL TARİKATLAR ELİNDE YOZLAŞTIRIRLAR! Bu bağlamda olmak üzere, Ortaçağ artığı tarikatları ulus yaşamına, ulusal egemenlik düzeninde meşru olmayacak bir biçimde etkili kılmak isteyenlere de Atatürk’ün uyarısını anımsatalım:

“Bütün dünya ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mansıplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyurduğunu ve istediğini yapmak, insan olmak için yeterlidir. Tarikat başkanları, hemen, bu dediğim gerçeği bütün açıklığıyla kavrayacak ve kendiliklerinden, hemen, tekkelerini kapatacak, MÜRİTLERİNİN ARTIK ERGİNLİĞE ULAŞMIŞ OLDUKLARINI KUŞKUSUZ KABUL EDECEKLERDİR!” (ATATÜRK)

Atatürk’ün İslam ülkelerinin acıklı durumuna ilişkin şu tanımlaması da bugün, -tüm baltalamalara karşın yine de Türkiye dışındaki- bütün Müslüman ülkeler için geçerli değil midir:

“Yeryüzündeki yüzmilyonlarca Müslüman kitleleri şunun ya da bunun tutsaklık ve aşağılayıcılık zincirleri altındadır. Aldıkları manevi eğitim ve ahlak, onlara, bu tutsaklık zincirlerini kıracak insanlık niteliğini vermemiştir, veremiyor. Çünkü eğitimlerinin hedefi ulusal değildir.”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının ve bütün siyaset kurum ve insanlarının dikkatli ilgilerine sunulur.”