Umut yolculuğunu andıran bir seçim süreci geçirildi. Demokrasiyi gerçekten sağlamak ve yaşamak için her yurttaşa düşen görev bir sınav biçiminde yerine getirildi. Sonuçların açıklanmasıyla toplum tansiyonunda biraz düşme olduysa da kimi siyasal kuruluşlarla partililerin beklediklerini bulamamaları onları şaşırttı, kimilerini de üzdü. Sevinenlerin yeterli olmaması da ayrı.

Aslında hukuka biçimsel uygun, özünde hukuktan yoksun, adaletsiz bir seçim süreci yaşandı. Güvenliği tartışmalı, eşitlikten çok uzak, iktidar partisi ayrıcalıklı bir seçimdi. İktidar ile ortağı çok yitik vermekten korkup birbirlerine dayanarak yarışa başladılar. Karşılıklı destekleri, birbirlerine karşı asla unutulmaz (yenilir, yutulur olmayan) kara ve kötü sözlerini unutup baş başa, omuz omuza, el ele alanlara çıktılar, çiçek ve çay attılar, ortak miting ve baskı yaptılar, korku saldılar.

AKP Genel Başkanı tarafsızlık andını (Anayasa mad. 103) ve ulusun birliğini temsil yükümlülüğünü (Anayasa mad. 104/2) unutup bir siyasal militan gibi alanlarda karşı partilere ve partililere ayrımcı, bölücü ve saldırı içerikli sözlerle yüklendi, hukuku, anayasayı, seçim yapısını çiğnedi. Devlet olanaklarının kullanılması, iktidarın İstanbul Büyükşehir adayının Meclis Başkanlığı’ndan geç ayrılması gibi aykırılıklar ve kimi çelişkilerle seçimi yürüttüler. Yandaş, çıkarcı, tutucu medyanın kendilerini küçülten ve kınanan desteğiyle, inanç sömürüsüyle, oy satın alma türü sunumlar ve sözlerle seçim ahlâkını da bozdular. Muhalefet adaylarına yönelik karalamalar tepki topladı.

Ulusal birliği, toplumsal barışı, insanlık değerlerini hiçe sayan yalanlarla süslenen, olumsuz yaklaşımlar, karalamalar, suçlamalar izlendi. Gözdağları parti liderlerine karşı çekinmesiz dile getirildi. Gerçek sorunlar ve çözümleri unutuldu, savsaklandı. Belediyelerin partizanlığı sorgulanmadı. Etkinliği üzerinde durulmadı. Bürokrasi ve yargıdaki durumlar, ağır geçim güçlükleri, eğitimdeki bozulma ve kentleşme kötülükleri yeterli biçimde ele alınmadı, inanç sömürüsü yapıldı, okullar propoganda alanı oldu.

Adaletsiz, hukuksuz, kötü söylemli bir seçim tamamlandı. Böylece bir yaşam ve demokrasi dersi daha geçirmiş olduk. Özellikle siyasal partilerin bu dersten çok yararlı sonuçlar çıkarıp hepsini önemle ele almalılar. Yerel seçimlerde böyle durumlar yaşanırsa genel seçiklerde neler olmaz. Demokrasinin namusu sayılan seçimlerin gölgesiz ve kuşkusuz kotarılması başta iktidar, her partinin, her yurttaşın görevidir.

Yerel demokrasinin belediyeler bağlamındaki varlığı ve düzeyi herkes için uyarıcıdır. Bu seçimde yapılanların olumsuz yanlarının milletvekili genel seçimlerinde yaşanmaması için yurttaşlara ve özellikle siyasal partilere büyük sorumluluk düşmektedir. Hukuksal güvence olmazsa, ilgililer ve görevliler kişilik ve onuru göz ardı ederse, partizanlık ve çıkarcılıkla düzen kararırsa herkes gölge altında kalır. Özellikle siyasal iktidar her durumun baş sorumlusudur. Lâf ebeliğiyle hiçbir şey geçiştirilemez, hiçbir şeyin üstü örtülemez. Vicdan huzuru kadar etkili hiçbir esenlik olamaz.

Adaletten, hukuktan, ahlaktan, eşitlikten, dürüstlükten yoksun, yalanla, abartıyla, ayrıcalıkla, saldırıyla, gösteriyle, devlet gücü ve makam olanaklarıyla gölgelenen seçim süreci yeterli olmasa da sonuçlarıyla umut verdi.