Ve, tesettür sosyetesi kırk günlük bebeğe tek taş yüzük taktı.



Gırtlağına kadar borca saplanan insanlarımız, bebekleriyle birlikte siyanür içerek canına kıyarken... Ascot yarışlarındaki düşeslere özendikleri için türbanın üstüne tüylü şapka takarak, lale devri saraylarında, şatafatlı sofralarla mevlit yapıyorlar.



İmam naaparsa cemaat naapar misali...

Ejder meyveli smoothie’lerin, kaçınılmaz yansımasıdır bu.



Mahremiyet duygusundan, gösteriş tüketimine savruldular.

Şatafatta, görgüsüzlükte bedevi kültürüyle yarışıyorlar.

Maddiyata, dünyevi zevklere kendilerini öylesine kaptırdılar ki, kulaklarından para fışkırdığını herkese seyrettirmek istiyorlar.



“Biz bu ülkenin zencileriyiz” diyerek geldiler.

Anap’ın papatyalarına dönüştüler.



Nasıl bir açlıksa artık...

Helal etiketli şampanyalar var.

Alkolsüz mojito var.

Sodalı limonata derse, olmuyor, illa mojito diyecek.

Alkolsüz bellini var.

Alkolsüz aperol var.

Şerbetle iktidara geldiler...

Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie’lere dönüştüler.



İslami düğün organizasyonu yapan şirketlerin sayısında patlama yaşanıyor.

Tahtırevanla düğün yapan var.

Salona, tavandan sarkıtılan gondola binerek giren var.

İlahi ekipleri var, helal müzik (!) yapıyorlar.

“Düğün gecenizi helal çerçevesinde şenlendiriyoruz” diye reklam veriyorlar.

Sunucusuyla beraber semazen ekipleri var.



Helal suşili düğün yemekleri, Osmanlı köşklerindeki varaklı dekorlarda, Swarovski kristalleriyle süslü koltuklarda, altın kaplamalı pastalarla bitiyor, videolarını yayınlıyorlar.



Dini düğün palyaço hizmeti var!

İslami animatör var.



Helal selülit kremiyle İslami esaslara uygun masaj duydunuz mu siz hiç...

Taylandlı masöze türban taktırıyorsun, İslami esaslara uygun olmuş oluyor!



Papatyalar da tıpkı böyleydi.

Millet ekonomik krizlerde sürünürken, Osmanlı sultanlarının kaftanlarını giyerek, Yıldız Sarayı’nda balo düzenliyorlardı.

Kaplumbağaların sırtına mum koyup, Hasbahçe’de gezdiriyorlardı.

Göksu deresi’nde incesaz eşliğinde saltanat kayıklarıyla sefa yapıyorlardı.

Millet sürünürken, ultralüks yatlarda partiler, Jaguarlarla pozlar, pırlantalar, gırla gidiyordu, asgari ücreti bahşiş diye veriyorlardı.

Semranım’ın tombik parmaklarına şiir yazan papatya bile vardı.

Konuşan gülen eller, düşünen coşan eller, üzülen her kişinin peşine düşen eller / ana eller yar eller, Allah’a açık gibi, duaya hazır eller / dostça sıkılan eller, huzurlu dobra eller, kahkahayı atarken secdeye yatan eller / Turgut beye cereyanı veren eller, kalem tutan taç takan, her şeyi yakıştıran, tuttuğunu koparan, cesur mübarek eller...

Yalakalık işte bu seviyedeydi.

Devletin uçaklarına doluşup, resmi gezi ayaklarıyla dünyayı dolaşıyorlardı, o kadar çok bavul dolduruyorlardı ki, uçaklar havalanamıyor, bavullar arkadan başka uçakla geliyordu.

Pazar tezgahından domates alır gibi, kürk alırlardı.

25 kuruşa poşet alır gibi, Hermesler, Diorlar alırlardı.



Alamettir bu.

Akpapatyalar, Akp’nin ruhen tükendiğinin alametidir.



Ve aynı zamanda...

Mütedeyyin iktidarlar sayesinde dünya lideri olduğunu zanneden sayın ahalimizin, bir kez daha layığını bulduğunun kanıtıdır!