İki kafadar iddiaya girer.

Biri der ki:

“Şu ampulü ağzıma sokarım.”

Öbürü der ki:

“Mümkün değil, sokamazsın.”

Sığardı, sığmazdı derken, şak diye sokar.

Çenesini olabildiğince açar, duya takılan metal bölümünden tutar, armut şeklindeki cam bölümünü ağzına gayet güzel oturtur.

Ama, küçük bi pürüz vardır.

Geri çıkaramaz!

Öbürü şaşar bu işe...

“Nasıl çıkaramaz yahu?” diye düşünür.

Başka bir ampul bulur.

Kendi ağzına sokar.

I-ııh, o da çıkaramaz.

Az daha zorlasalar, ampul ağızlarında patlayacak, ne dil kalacak, ne damak, paramparça olacaklar.

N’aapsınlar?

Biri kağıt kalem bulur.

“Hastaneye gidelim” yazar.

Çıkarlar sokağa, ilk buldukları taksiye atlarlar.

Taksici gördüklerine inanamaz, iki kişi, ağızlarında ampul!

“Hayrola?” der.

Konuşamazlar.

Dertlerini yazarak anlatırlar.

Taksici gülmekten kırılır tabii.

“Yahu arkadaşlar” der, “çocuk musunuz siz Allah aşkına, insan böyle bir şeyi dener mi hiç!”

Neyse, gelirler hastaneye, taksici bırakır bunları acil servisin kapısına, derhal ameliyathaneye.

Aradan üç dakika ya geçer ya geçmez, tam acil müdahale başlayacakken, bunları getiren taksici acil servise geri döner.

Ağzında ampul!



Bulaşıcıdır çünkü...

İki kafadarı görünce gülmekten karnına ağrılar giren taksici, “acaba hakikaten çıkmaz mı?” diye merak edip, ilk bakkala yanaşmıştır.



Denemesi bedavadır ama, uyarmadın demeyin.

Deneriz, olmazsa çıkarırız dersiniz, girerse çıkmaz.



Kıssadan hisse...

Ampul’u denemeyin diye yıllarca yalvardık size!



Elektrik zammı işte böyle bir şeydir.

Kader değildir.

Sayın ahalimizin tercihidir.