Hani “beyne pıhtı attı, felç oldu” filan denir ya...
Aman sakın bugünlerde beyne pıhtı filan atmayın, çünkü beyne pıhtı atmayı önleyen ilaçlar bulunamıyor.



Sayın basınımız yazmıyor, size asla söylemiyor ama, Türkiye’de şu anda domuz gribi salgını yaşanıyor.
Bir yanımızdaki Yunanistan’da mesela, şimdilik 56 kişi domuz gribinden hayatını kaybetti, bir yanımızdaki Bulgaristan’da çocuklar domuz gribinden ölüyor, okullar tatil ediliyor, öbür yanımızdaki Gürcistan’da ölenlerin sayısı 20’yi aştı, Gürcistan’da halka ücretsiz domuz gribi ilacı dağıtılıyor.
Bu ülkelerin arasındaki Türkiye’de, hem kaç kişinin öldüğü açıklanmıyor, hem de domuz gribi aşısı yok!



Türkiye’de daha üç dört sene önce hatırlayın, ahaliye zorla domuz gribi aşısı yapılıyordu, şimdi domuz gribi aşısı bulunamıyor.



Yüksek fiyatlı kanser ilaçları zaten bulunamıyor ama... Ucuz fiyatlı, sıradan tabir edilen burun damlalarında bile sıkıntı var, göz damlası bile bulunamıyor. Hormon ilaçlarında, radyolojik tetkiklerde kullanılan ilaçlarda, özetle hemen her ilaç türünde güçlük çekiliyor.



Çünkü...



Sayın hükümetimiz, 2004 yılından beri “referans ülke” hokus pokusuyla, Avrupa’da beş ülke seçiyor, o ülkelerin ilaç fiyatlarına göre Türkiye’deki ilaç fiyatlarını belirliyor.
Mesela kalp ilacı, bakıyor, en ucuz Portekiz’de, Portekiz’in fiyatını esas alıyor. Romatizma ilacı, bakıyor, en ucuz İspanya’da, İspanya’nın fiyatını esas alıyor.
O romatizma ilacı Fransa’da daha pahalıymış, Yunanistan’da daha pahalıymış, İtalya’da daha pahalıymış, o tarafıyla hiç ilgilenmiyor, işine neresi gelirse orayı seçiyor.



Mesela Aspirin, bakıyor, en ucuz Almanya’da, şak, Almanya’nın fiyatını seçiyor. Halbuki Almanya kendi eczacısını kolluyor, kendi ilaç üreticisini kolluyor, sübvanse ediyor, kendi vatandaşının sağlığını düşünürken, kendi eczacısının da vatandaşı olduğunu unutmuyor.



Avrupa Birliği ülkelerinin hükümetleri “ben halka şirin görüneyim, sıkışırsam bütün günahlarımı eczacının üstüne yıkarım” demiyor!



Ayrıca...
İlaçta dışa bağımlıyız.
İlaç pazarının yüzde 60’ı ithal.
Üstelik, en çok satılan 100 ilacın 95’i ithal.



Hal böyleyken...
Sayın hükümetimiz ilaç ithalatında euro’nun fiyatını 2.7 lira olarak belirliyor.
“Sen 6 liralık euro’yla ithalat yap, ben sana euro karşılığı olarak 2.7 lira ödeyeyim” diyor!



Nasıl olsa sayın ahalimiz hiç merak etmiyor... Dünyanın en pahalı benzinini, dünyanın en pahalı elektriğini, dünyanın en pahalı doğalgazını kullanan ülke, nasıl olur da, Avrupa’nın en ucuz ilacını kullanır? Böyle bir matematik mümkün mü?



Türkiye’de şu şu markanın şurubunu içiyorsun, yurtdışında aynı markanın şurubunu içiyorsun, lezzeti bile farklı!
Fiyatı aşağı çekince, kaliteyi koruyabilmen mümkün mü?
İkisini de Alman üretiyor, Skoda fiyatına Mercedes verirler mi?



SSK’nın ilaç fabrikası neden kapatıldı?
Askeri ilaç fabrikası neden güdük hale getirildi?
Yerli ilaç fabrikalarının kapılarına neden kilit vuruldu?
İlaç fabrikalarının arazileri neden alışveriş merkezi oldu?



Günümüzde görmeyen gözlere bile çare var artık ama...
Görmek istemeyen gözlere ilaç icat edilmedi maalesef.



Eczacı üfürükçü değildir.
Doktor muska yazamaz.



Dünyanın en eşitlikçi kavramı, hastalıktır.
Etnik köken, mezhep, zengin-fakir ayırmaz.
Kimseye ayrıcalık tanımaz.
Akp’linin kanseri de aynıdır, Chp’linin kanseri de.
Mhp’linin diyabeti de aynıdır, Hdp’linin de.
İngiltere Kraliçesi’ne ABD Başkanı’na hangi ilacı veriyorsan, aynı hastalıktan muzdarip Hatice ablaya da aynı ilacı verirsin.



Aslanı kediye, eğitimliyi cahile kırdırmaya devam edersek, hükümetin hatalarını örtbas etmek için eczacıyı doktoru hedef göstermeye devam edersek, bu ithalat kafasıyla devam edersek, açık söylüyorum, ilacın tanzim satış çadırı olmaz... Taziye çadırı olur!