İzmir, insanı güzelleştirir.
Özgürleştirir.
Hoşgörülü yapar.



Bakın, Akp’nin İzmir büyükşehir belediye başkan adayı Nihat Zeybekci diyor ki...
“İzmir, Anadolu’nun en güzel şehri.”
“Havası güzel, güneşi farklı, denizi güzel.”
“İzmir, mahallenin en güzel kızı.”
“İzmir nezaketli bir yer.”
“Kimseye oyunu bana ver demem, bunu saygısızlık olarak görürüm.”
“Rakıma dokunma diyorlar, eyvallah.”
“Yerli içki üretimini biz arttırdık.”
“İzmir şarabını uluslararası marka yapmak istiyorum, bağcılığın gelişmesi için özel enstitüler kuracağız.”
“Şarap, ekonomidir.”
“İçkili yerleri sınırlamam.”
“Ben diyanet işleri başkanı değilim, müftü değilim, orası beni ilgilendirmez.”
“İzmirlinin yaşam tarzına kimse karışamaz, kimsenin yaşam tarzı kimseyi ilgilendirmez.”
“Şu parti bu parti diye insanları yargılamamak lazım, insanları bölmemek lazım, CHP’liler kardeşimdir.”
“İzmir’i Akp’li yapmaya çalıştık, halbuki Akp’yi İzmirli yapmamız lazım.”



Ne güzel değil mi?



Halbuki eskiden...
Denizli belediye başkanıyken, içkili mekanları vebalıymış gibi, ahlaksızlıkmış gibi, şehrin dışına sürüyordu.
“Bize gerici demişler olsun be, biz onlara çüş demek için gerideyiz” diyordu.
“Benim yetkimi kullandırtmayacaksın öyle mi, bir sabrederim, üç sabrederim, sonra kafanı kırarım ben senin” diyordu.
“CHP’liler doğuştan özel ya, onlar beyaz biz zenciyiz ya, onlar bizimle aynı otobüse binmezler” diyordu.
“Bize tezgah yapmayı aklından geçirenin aklını uçururuz, herkes haddini bilsin” diye tehdit ediyordu.
Asabiydi.
Gergindi.
Asık suratlıydı.
Bağırıyordu.
Emrediyordu.



Şimdi?
Mis gibi oldu.
Çiçek gibi oldu.
Gülümsüyor.
Espri yapıyor.
Güzellikten bahsediyor, nezaketten bahsediyor, özeleştiri yapıyor.
Bambaşka bir insan oldu.
Giyim tarzı bile değişti.
Kot pantolonlar giyiyor, spor montlar giymeye başladı, kravatı çıkardı attı, spor gömlekler giyiyor, basının önüne böyle çıkıyor.



Sözcü gazetesi için mesela...
“Efendilerinin gece pislik silmek için kullandıkları paçavra” diyordu.
“Yalayıcılar” diyordu.
“Yalanlar üreten şerefsizler” diyordu.
“Utanmazlar” diyordu.
“Ahlaksızlar” diyordu.



Şimdi?
Sözcü gazetesini ziyaret ediyor.
Emin Çölaşan’la sohbet ediyor.



İzmir, insanı işte böyle güzelleştirir.
Özgürleştirir.
Hoşgörülü yapar.



Ve işte tam olarak bu yüzden Nihat Zeybekci’ye oy vermeyeceğiz, bütün gücümüzle Tunç Soyer’e destek vereceğiz.
Bana sorarsanız, Nihat Zeybekci’nin de tam olarak bu yüzden götürüp oyunu Tunç Soyer’e vermesinde fayda var.



Çünkü... Nihat Zeybekci’yi asık suratlı, asabi, hırçın, gergin, hoşgörüsüz, hakaretamiz bir insan olmaktan kurtarsa kurtarsa, Tunç Soyer gibi İzmir’le özdeşleşmiş birinin yöneteceği şehir kurtarır.



İzmirli demek, İzmir’de doğmak, İzmir’de yaşamak demek değildir, hayata İzmir penceresinden bakmak demektir, Türkiye’nin neresinde yaşarsan yaşa, “zihniyet hemşehrisi” olmak demektir, farklı coğrafyalarda aynı duygu atmosferini solumak demektir.



Ve işte tam olarak bu yüzden, mümkünse bir dahaki seçime asrın liderimiz İzmir’den aday olsun lütfen.
Gerçi kendisine kesinlikle oy vermeyiz ama, hiç olmazsa biraz olsun sakinleşir, hayata biraz gülümseyerek bakar, en azından İzmir’deki seçim kampanyası süresince memlekete huzur gelir.

                           

Bugün Samsun’da kitap fuarında, yarın Ordu’da D&R’deyim.