Bu topraklardaki ilk Türkçe mizah dergisi Diyojen’di.
Teodor Kasap tarafından yayınlanıyordu.
Saray’ın emriyle yasaklandı, 1873’te kapatıldı.
Teodor pes etmedi, Diyojen kapatılınca, Çıngıraklı’yı çıkardı, o da kapatılınca Hayal’i çıkardı, o da kapatılınca İstikbal’i çıkardı.
Baktılar ki adam olmaya niyeti yok, Teodor’u kapattılar!
Tutuklayıp, hapse attılar.



İlk karikatüristimiz Teodor Kasap, hapse girmesine sebep olan karikatüründe, Karagöz’le Hacivat’ı çizmişti.
Karagöz’ün eli ayağı prangalıydı.
Hacivat “nedir bu halin?” diye soruyor, Karagöz de “kanun çerçevesinde özgürlük” diyordu.
Bunu çizdiği için üç sene yattı.



Mizah bayrağını Jön Türkler devraldı.
Dolap, Beberuhi, Pinti, Tokmak gibi dergileri çıkardılar. Ama burada değil, Londra’da Cenevre’de çıkardılar. Çünkü sürgündeydiler. Memlekete adım atmaları bile yasaktı.
Bademlerin yere göğe sığdıramadığı zat-ı şahane Abdülhamid efendimiz hazretleri döneminde, karikatür büyük suçtu.
Tokmak’ın ilk sayısındaki başyazı, bu acıklı durumu şöyle izah ediyordu: “Dergimizden mizah beklemek boşunadır, dergimizi ancak ‘hüngür hüngür gülmek’ deyimi açıklayabilir.”



Cumhuriyet döneminin mizahı, Markopaşa dergisiyle başladı.
Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Mim Uykusuz tarafından çıkarılıyordu.
Habire dava açılıyor, habire toplatılıyor, habire kapatılıyordu.
Bu nedenle logonun altına “toplatılmadığı zamanlar çıkar, yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar” ibaresini koyuyorlardı.
Dağıtımları yasaklanıyordu, elden dağıtıyorlardı.
O günün şartlarında 70 bin gibi hakikaten inanılması güç bir tiraja ulaşmışlardı.
Markopaşa kapatılınca, Merhumpaşa adıyla çıktılar, o kapatılınca Malumpaşa adıyla çıktılar, o kapatılınca Yedisekizhasanpaşa adıyla çıktılar, o kapatılınca Bizimpaşa adıyla çıktılar.
Neticede...
Sabahattin Ali’yi öldürdüler.
Aziz Nesin’i diri diri yakmaya çalıştılar.
Rıfat Ilgaz’ı ellerini ayaklarını zincirleyerek, gözlerini bağlayarak sokaklarda dolaştırdılar, hapislerde çürüttüler.
Mim Uykusuz’u defalarca tutukladılar, ismini bile yasakladılar, karikatürlerini takma isimlerle çizmek zorunda kaldı.



Demokrat Parti döneminde “karikatürlerin çok partili demokratik nizamı zedelediğine” karar verildi iyi mi...
Bu komik gerekçeyle davalar açıldı, karikatüristler demokrasiye zarar verdikleri gerekçesiyle hapse atıldı.
Mizah dergileri hakkında, henüz piyasaya çıkmadan toplatılma kararları veriliyor, henüz çizilmemiş karikatürlerde suç işlendiğine hükmediliyordu!
En çok yargılanan isim, Turhan Selçuk’tu.
Efsane “Abdülcanbaz” karakteri, Demokrat Parti’nin toplumun üstüne karabasan gibi çöktüğü dönemde doğmuştu.



Kenan Evren, Karikatürcüler Derneği’ni kapattı, Mizah Müzesi’ni yıktırdı.



Gırgır...
Dünya çapındaydı.
Oğuz Aral’ın heykeline 2006’da molotof kokteyli attılar.
Tamir edildi, 2007’de demir çubuklarla vura vura parçaladılar.
Tamir edildi, aynı yıl ateşe verip yakmaya çalıştılar.
Tamir edildi, 2008’de tekrar saldırıya uğradı, bu defa balyozla yıkıldı.
Kadıköy Karikatür Evi’nin önüne Oğuz Aral’ın unutulmaz karakteri Avanak Avni’nin heykeli dikildi, bacaklarından kopararak çaldılar.
Dünya çapındaki zeka’ya teşekkürümüz işte bu oldu.



Asrın liderimiz...
Musa Kart’ın çizdiği “kedi” karikatürüne dava açtı.
Penguen dergisinin kapağında yeralan “zürafa, fil, maymun, deve, kurbağa, yılan, inek, ördek” karikatürüne dava açtı.
Leman dergisinin kapağında yeralan “kene” karikatürüne dava açtı.
Aslanım benim, kaplanım benim, koçum benim denilince kasım kasım kasılıyor, fil denilince kızıyordu. En son... 17/25 Aralık’ın karikatürünü çizen Musa Kart’a dava açtı.



Musa Kart’ın karikatürlerine kafayı öyle takmışlardı ki, olağan dönemlerde tutuklayamadılar, olağanüstü hal kapsamında feto’ya yardım ediyor palavrasıyla, nihayet hapse attılar.



Dokuz ay yatırdılar.
Çıktı ama, bitmedi.
Tekrar fatura kestiler, 12 ay daha yatacaksın dediler.
Ve dün itibarıyla tekrar demir parmaklıkların ardına attılar.



Halbuki...
Musa Kart bu gördüğünüz karikatürü tee 2000’li yılların başında çizmişti.
Fethullah Gülen adeta rutubet gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızarken, memleketi yönetenler Fethullah Gülen’in elini eteğini öperken, Musa Kart uyarıyordu, postala tırmanıyor diyordu.
Kumpas davalarını en önceden farkeden, Ergenekon, Balyoz, Casusluk iftiralarını, 15 Temmuz darbe girişimini Türkiye’de ilk farkeden, ilk uyaran insanlardan biriydi.
Feto’yu afişe ettiği karikatürlerini toplasak, kitap olur.
Ve şimdi utanmadan, fetocu diye ikinci defa hapse tıktılar.
Ömründen bir yılı daha çalıyorlar.



Abdülhamid döneminden Akp’ye...
Hüngür hüngür gülmek, bu olsa gerek.