Carola Rackete...
Alman vatandaşı.
Kadın kaptan.
Almanya merkezli sivil toplum kuruluşu Sea Watch’ta çalışıyor.



Sea Watch dünyanın her yerinden bağış topluyor, ikinci el kurtarma gemileri satın alıyor.
Sosyal medya hesaplarından “alarm” ibaresiyle telefon numarası yayınlıyor.
Botlarla teknelerle Akdeniz’e açılıp, kaçak olarak Avrupa’ya geçmeye çalışan mülteciler, herhangi bir tehlike anında, mesela hava bozarsa, batma tehlikesi yaşarlarsa, hemen bu telefon numarasını arıyorlar.
Sea Watch’ın gemisi derhal bölgeye gidiyor, mültecileri kurtarıyor.



(Aslına bakarsanız, koskoca Akdeniz’de böylesine anlık bir kurtarma faaliyetini deniz uçaklarıyla keşif yapan herhangi bir ülkenin donanmasının bile başarması çok güçtür. Dolayısıyla, Sea Watch’ın mucizevi kurtarma faaliyetlerinde “danışıklı tesadüfler”in olduğu muhakkak... Ama konumuz bu değil.)



Üç hafta önce...
Carola Rackete yönetimindeki Hollanda bayraklı bir kurtarma gemisi, Libya açıklarındaki bir bottan 53 mülteci kurtardı, Sea Watch’ın internet sitesi aracılığıyla tüm dünyaya duyuruldu.
Normalde, mültecilerin geldikleri adrese, yani Libya’ya geri götürülmeleri gerekiyordu.
Ama Carola Rackete öyle yapmadı, “Libya’da güvenlik sorunu var” diyerek, mültecileri götürmek için İtalya’dan liman talep etti.



İtalya iki sene önce benzer bir durumla karşılaşmıştı...
Sea Watch’ın bir başka kadın kaptanı, yine Alman vatandaşı, Pia Klemp, kurtarma gemisine aldığı mültecileri İtalya kıyılarına bırakıyordu. Bir değil, iki değil... Doldurup doldurup getiriyordu.
Neticede, İtalya hükümeti, Pia Klemp’in gemisine el koydu.
Caydırıcı örnek teşkil etmesi için “yasadışı göçe yardım etmek” suçundan gıyabında dava açtı, Pia Klemp şu anda Almanya’da yaşıyor, İtalya’da 20 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor.
İtalya hükümeti bununla yetinmedi, geçen yıl tüm limanlarını ve tüm kıyılarını mülteci gemilerine kapattı, yasadışı mülteci akınını önlemek için özel yasa çıkardı, 2 yıldan 10 yıla kadar hapis, 50 bin eurodan başlayan para cezası getirdi, yasadışı mülteci girişi durmuştu.



Ve hal böyleyken, üç hafta önce...
Carola Rackete yönetimindeki gemi, İtalya’nın kapısına dayandı.



İtalya hükümeti, çocuk, kadın ve hasta 10 mülteciyi aldı.
Geriye kalan 43 mülteciyi kabul etmedi.
“Sivil toplum kuruluşu Almanya’ya ait, kaptan da Alman vatandaşı olduğuna göre, kurtardığı mültecileri Almanya’ya götürsün” dedi.
Almanya’dan tık çıkmadı.
Bunun üzerine İtalya hükümeti başka bir öneride bulundu.
“Kurtarma gemisi Hollanda bayrağı taşıyor, madem öyle, kurtardıkları mültecileri Hollanda’ya götürsünler” dedi.
Hollanda’dan da tık çıkmadı.



Her konuda görüş beyan eden Avrupa Birliği, gıkını çıkarmadı.



Sea Watch’ın avukatları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu, “insan hakları suçu işliyor” diyerek, İtalya’yı şikayet etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi acilen toplandı.
Ne karar verdi biliyor musunuz?
“İtalya’nın herhangi bir kusuru yok, mültecileri en yakın ülke olan Tunus’a götürün” kararı verdi!



Tunus derhal rest çekti.
“Hiç bana gelmeyin, almam” dedi.



Malta’nın adı geçti...
Malta zaten İtalya’yla aynı yasayı çıkarmıştı, tüm limanlarını ve kıyılarını kapatmıştı, “beni karıştırmayın” dedi.



Sea Watch’ın zaten başka ülkeye gitmeye niyeti yoktu.
İlla İtalya’ya girmek istiyorlardı.
Bir hafta geçti...
İki hafta geçti...
Üç hafta geçti...
İtalya almıyordu.
İsterse üç yıl geçsin, almayacaktı.



Alman aktivist kaptan Carola Rackete, gemisini dümdüz İtalya’ya bağlı Lampedusa adasına sürdü, önünü kesmeye çalışan İtalyan sahil güvenlik botuna patlattı, zorla limana girdi.
Anında...
Gemiye el kondu.
Kaptan Carola Rackete gözaltına alındı, mahkemeye çıkarıldı.
Tutuklanmasına gerek görülmedi, serbest bırakıldı ama...
Sınırdışı edilecek.
Tıpkı Pia Klemp gibi, gıyabında hapis cezası istemiyle dava açılacak.
Bir daha İtalya topraklarına adım atabilmesi mümkün olmayacak.



Özetle...



Alt tarafı 43 mülteci için uluslararası kriz çıkıyor.
İtalya, Almanya, Hollanda, Avrupa Birliği, Tunus, Malta, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi filan birbirine giriyor.



Kendi hükümetimiz beş milyon Suriyeli’yi kendi milletine emrivaki yaparak, kendi eliyle Türkiye’ye sokuyor.



Gayet makul bir sorudur aslında...
Bizden başka enayi yok mu?



Veya şöyle sormalı...
Kendi vatanına bunu kim yapar?