Seçim bitti, tartışması bitmedi.

Sadece Türk vatandaşları değil, yabancılar da çok yakından izliyor -ve elbette yorumluyor- seçim sürecini.

Seçimden hemen sonra hem Avrupa’da, hem de Türkiye’de 31 Mart yerel seçimlerini yakından izleyen Batılı, özellikle de Avrupalı diplomatlarla görüşme fırsatım oldu.

Avrupalı diplomatların en çok merak ettikleri YSK’nın CHP’li Ekrem İmamoğlu’na mazbatayı verip vermeyeceği.

Tahminler eksik değil; “Kesinlikle verecek” diyen de var, “seçim yenilenecek” diyen de...

Konuştuğum çok sayıda ülkeden Avrupalı diplomatların seçimlere bakışları özetle şöyle;

“MUHALEFET İŞİ ÖĞRENDİ”

Batılı diplomatların hemen hepsi yerel seçim kampanyası başlamadan önce CHP’den umutsuz olduklarını hiç saklamadılar. Ancak kampanya sırasında CHP’nin attığı adımların “tümünün doğru olduğunu” görerek şaşırdıklarını da vurguladılar. Diplomatlara göre, “CHP yenile yenile, kampanya yapmayı öğrendi.”

Bir Büyükelçi “yerel seçim kampanyasında CHP, Haziran 2018 kampanyasında yaptığı yanlışların hiçbirini tekrarlamadı. AKP seçmenini ürkütecek dev mitingler hiç yapılmadı. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, özellikle oy sayımının en kritik olduğu noktalarda basının karşısına çıkarak, süreci doğru götürdü. AKP, ilk kez savunma durumuna geçti” diyerek özetledi kampanya sürecini.

Avrupalı diplomatlar, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun kampanya sırasında ön plana çıkmayarak, meydanı adaylara bırakmasının da doğru bir taktik olduğu konusunda hemfikir. AKP’nin kampanyası için ise “seçime giren AKP’li adaylar, adeta Erdoğan’ın arkasına saklandı” görüşü sürekli tekrarlandı. Bu konuda “somut örnek” olarak ise pek çok Diplomat Erdoğan’ın İstanbul adaylarını duvarın kenarına dizerek verdiği televizyon röportajını gösterdi.

Bir başka ortak görüş ise AKP Lideri Erdoğan’ın kampanyasında “çok ileri gittiği”, bunun da AKP seçmenini bile rahatsız ettiği yolunda.

CUMHUR İTTİFAKI, EKONOMİK KRİZE RAĞMEN İYİ OY ALDI

Batılı diplomatların ortak görüşlerinden biri de Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krize rağmen -Avrupalı diplomatlar Türkiye’nin derin bir ekonomik kriz içinde olduğunu açık açık söylüyor- AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur ittifakının “beklenenden fazla oy alması” oldu. Avrupalı diplomatlara göre, seçim sonuçları Türkiye’de büyük şehirler-Anadolu arasındaki polarizasyonunu iyiden iyiye derinleştirdi.

“BATI MEDYASI ERDOĞAN’A KARŞI SERTLEŞİN DİYOR. AMA BU MEVCUT KOŞULLARDA MÜMKÜN DEĞİL”

AB diplomatlarının büyük kısmı, Türkiye’deki seçimlerde büyük şehirlerin muhalefete geçmesinin ardından Batı medyasında “Avrupa Erdoğan’a karşı tavrını sertleştirmeli” şeklinde bir kampanya başladığına dikkat çekti. Ancak bunu yapmanın “mevcut koşullarda mümkün olmadığı” görüşü de sık sık dile getirildi. 31 Mart’ta yapılanın “yerel seçim” olduğunu, yönetimde hala AKP’nin bulunduğunu ifade eden bazı büyükelçiler, Avrupa ile Türkiye arasındaki mevcut ilişkiler nedeniyle, “sertleşmenin mümkün olmadığını” söyleyip, “Ortak çıkarlarımız var. Sertleşerek, bu konuda ilerlemek mümkün olmaz” görüşünü ifade ettiler.

EN BÜYÜK TEPKİ KHK KARARINA

Avrupalı diplomatların dile getirdikleri en büyük endişe ise, YSK’nın KHK’lı adaylara mazbata vermeme kararı.

YSK’nın adaylara “seçime girme izni verip”, seçilince mazbata vermemesini “seçmenin kandırılması” olarak niteleyen yabancı diplomat çok. Bunun demokraside yeri olmadığı görüşü hakim. Ancak asıl tepki, YSK’nın mazbatayı “en çok oyu alan ikinci adaya vermesi” üzerinde yoğunlaşıyor. Bir büyükelçi tepkisini, “seçim bu, güzellik yarışması değil ki, birincinin ödülü ikinciye verilsin” benzetmesiyle dile getiren, Kimi diplomatlar eğer KHK’lılara mazbata verilmiyorsa, mutlaka seçimin yenilenmesi gerektiğini söylüyor, kimisi ise KHK’lı adayın seçime girdiği partiden bir belediye meclisi üyesine başkanlık mazbatasının teslim edilebileceğini ifade ediyor.

İSTANBUL’DA YENİDEN SAYIM, DİKKAT DAĞITMAK İÇİN Mİ?

İstanbul’da AKP’nin çeşitli bahanelerle sürekli yeniden sayım yaptırıp süreci uzatmasının nedeni konusunda da Batılı diplomatların tümü istisnasız kafa yoruyor.

En çok dikkat çeken olası neden ise, Güneydoğu ile bağlantılantılanıyor. Oyalama taktikleri sayesinde herkes İstanbul ile ilgilenirken, “Güneydoğu’da yapılan seçim usulsüzleri ya da YSK’nın anti demokratik kararlarının” hiç dikkat çekmemesine vurgu yapan Batılı diplomatlar oldu.

Tüm sohbetlerden ortaya çıkan ortak kanı ise, İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi halinde, bundan en çok Erdoğan’ın kaybedeceği.

Avrupalı bir Büyükelçi durumu iki cümleyle özetleyiverdi:

“Bu seçimle Erdoğan’ın o parlak imajı, o yenilmez imajı yerle bir oldu. Hem seçmen, hem de muhalefet artık Erdoğan’ın yenilebileceğini biliyor...”