[imza_template desc="Yaşar ÖZER,Zeynep KAPLAN" arry="Yaşar ÖZER,Zeynep KAPLAN"][/imza_template]

Söz konusu Türkiye-ABD ilişkileri olduğunda Cumhuriyet tarihi anlatmakla bitmeyecek detaylarla dolu. İki ülke arasındaki ilişkiler döneme ve şartlara göre daima değişmiş, zaman zaman ABD’nin Türkiye’ye yaptırımlar uyguladığı olmuştu. Yaptırımın ötesinde ambargo uygulanan bir dönem de var. Tıpkı bugünkü gibi ‘gizli ambargo’ olarak nitelendirilebilecek başka bir dönem de mevcut.

[custom_content title="CAATSA YAPTIRIMLARI" desc="Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerinin alımı nedeniyle Türkiye’ye yönelik neredeyse 3 yıldır masada tutulan ABD yaptırımları hayata geçti. CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) kapsamında uygulanan yaptırımlar nedeniyle Savunma Sanayii Başkanlığı ABD'den ihracat lisansı alamayacak, ABD'li ve uluslararası finans kuruluşlarının kredilerinden faydalanamayacak. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ile beraber üst düzey yetkililerinden Mustafa Alper Deniz, Serhat Gençoğlu ve Faruk Yiğit de yaptırım listesine alındı."]

ABD’nin CAATSA yaptırımlarını Emekli Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu ve dış politika uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel’in görüşleri doğrultusunda altı maddede inceledik. Ancak öncesinde bugünü daha iyi anlamak için ambargo ve yaptırımlarla ilgili ön plana çıkan tarihi olayları bir hatırlayalım. İlk sırada tabii ki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosu var. Aslında bu olay yaşanan ilk pürüz değil ama ambargo seviyesindeki ilk ve tek vaka.

ABD’nin silah ambargosu

1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı’nın sonuçları Türkiye açısından ağır olmuştu. 18 Aralık 1974’te Temsilciler Meclisi’nin kabul ettiği silah ambargosu, Şubat 1975’te başlamış; Ağustos 1977’de kısmen, 1978’in Eylül ayında ise tamamen kaldırılmıştı. Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesi, antlaşmalardan kaynaklanan haklı nedenlere dayanıyordu. Böyle bir eylem sonrası silah ambargosu uygulanması haksızlıktı.

Ambargo NATO içinde önemli bir konumda bulunan Türkiye’yi örgüte yabancılaştırdı. ABD’nin Türkiye’deki askeri üslerinin varlığı ise tehlikeye girdi. Ambargonun kaldırılmasında 1978’de İran’da başlayan sokak çatışmalarının da etkisi oldu. 1979’da İran Şahı Rıza Pehlevi’nin devrilişi ABD-İran ilişkilerini geri dönüşü olmayan bir noktaya getirecek ve bölgede alternatifsiz kalan ABD için Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem başlayacaktı. Ambargoya karşı Türkiye'nin kullandığı "ABD tesislerini kapatma" kozu etkili olmuştu.

‘Gizli ambargo’: Fırkateyn teslimatı

Bir diğer ciddi sorun doksanlı yıllarda yaşanan fırkateyn teslimatında ortaya çıktı. ABD'nin Türkiye'ye ikisi hibe, diğeri kiralama yoluyla verdiği Perry sınıfı üç fırkateyn teslim edilmedi. Türk basını bu olayı ‘gizli ambargo’ olarak tanımlamıştı. Türkiye tarafından 480 kişilik personel gemileri almak için ABD’ye gönderilmiş ancak teslimat bir türlü yapılmamıştı. Bu bekleyiş Türkiye’ye 50 milyon dolara mâl oldu. Clinton yönetiminin aynı yıl yapılacak seçimler ve Ocak 1996'da yaşanan Kardak bunalımı yüzünden teslimatı geciktirdiği belirtilmişti.

[old_news_related_template title="Çavuşoğlu: Bu milli meseledir! Hepimiz onurlu, dik duruşu göstereceğiz" desc="Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırım kararıyla ilgili 'Bu milli meseledir. Hepimiz onurlu, dik duruşu göstereceğiz' dedi. Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulu 2021 bütçe görüşmelerinde ise NATO tartışmalarına değindi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/12/14/iecrop/mevlut-cavusoglu-shutterstock-1_16_9_1607982253.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/cavusoglu-bu-milli-meseledir-hepimiz-onurlu-dik-durusu-gosterecegiz-6167620/"]

CAATSA’dan öncesi

Yakın tarihe geldiğimizde ABD’nin Türkiye aleyhine aldığı önemli kararlar söz konusu. Foreign Policy Research Institute Araştırma Direktörü ve Türkiye uzmanı Aaron Stein’a göre Kongre tarafından toplamda kaç anlaşmanın Türkiye aleyhine engellendiği bilinmiyor. Bilinen engellemeler ise şöyle:

  • F-16'ların yenilenmesi anlaşması

  • ATAK helikopterlerinin motorları için Türkiye’ye ihracat lisansı verilmesi

  • Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması


Aaron Stein’a göre; Türkiye'ye askeri alanda mali olarak en çok darbe vuran yaptırım F-35 programından çıkarılmak oldu. Stein, “Türkiye'ye karşı ilan edilmeyen ciddi bir silah ambargosu var” diyor. CAATSA yaptırımları Türkiye’ye yönelik yaptırım zincirinin son halkası. Emekli Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu ve dış politika uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel CAATSA yaptırımlarına ilişkin akla takılan soruları yanıtladı.

6 MADDEDE CAATSA YAPTIRIMLARI

1-) KARARIN ARDINDAKİ NEDEN NE?

Loğoğlu kararın ardında bir görünen bir de görünmeyen sebep olduğu görüşünde. ABD'yi yakın tanıyan isimlerden Loğoğlu, "Görünen neden, ABD’nin öteden beri bizim ulusal güvenliğimiz bakımından hassas olan önemli olan bilgilerin S-400 füzeleri bağlamında çalınabileceği ve bunun ABD için güvenlik riski yarattığı söylem iddiası ve görüşü var. Görünmeyen gerekçe ise son zamanlarda Türkiye ile ilgili konuları ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ele aldı. Eğer Pompeo Başkan Trump’ı dürtmeseydi, yaptırımların uygulanması Biden yönetimine kalacaktı. Fakat Pompeo iç siyasi planları noktasında mesaj vermek için Trump’ı bu yönden teşvik etmiş olabilir" diyor.

ABD’nin 2015’ten beri Rusya’ya yaptırım uyguladığını belirten Prof. Dr. İlhan Uzgel, “Amerikan sistemi bu konuda çok kararlı. Bu silah sistemlerini üreten şirkete özellikle yaptırım uyguluyor ve buradan silah almayın diyorlar. Biliyorsunuz Mısır ve Katar da ‘alma ihtimalimiz var’ dediler. O yüzden Amerika sert bir tepki gösterdi” diyor.

Uzgel’e göre ABD, Türkiye’ye S-400’ler konusunda ses çıkarmasa liderliği sorgulanacaktı. Uzgel, ABD’nin kendi müttefiklerine söz geçirememiş bir ülke gibi görünmesine izin vermeyeceğini belirtiyor.

[old_news_related_template title="ABD'nin yaptırım kararına 4 partiden ortak tepki" desc="Meclis'teki 4 siyasi parti ortak bildiri ile ABD'nin yaptırım kararına ortak tepki gösterdi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/12/15/iecrop/tbmm-foto-dha_16_9_1608039043.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/abdnin-yaptirim-kararina-4-partiden-ortak-tepki-6168904/"]

2-) CAATSA YAPTIRIMLARI BİR EGEMENLİK İHLALİ Mİ?

Loğoğlu yaptırımların egemenlik hakkı ihlali olduğu görüşünde değil. Emekli Büyükelçi, "Aldığımız kararları biz uygularız ya da uygulamayız ama CAATSA yaptırımlarının kararını almak da onların bir egemenlik hakkı. Geniş anlamda bir ihlal söz konusu değil. Dar anlamda da, ‘bunu satmam, bunu vermem’ şeklinde bir kararda diğer tarafın egemenlik hakkı" değerlendirmesinde bulundu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptırım kararıyla ilgili yaptığı son açıklamada “ABD'nin yaptırım kararı hukuken ve politik olarak yanlış. Bu Türkiye'nin egemenlik haklarına bir saldırıdır” demişti. İlhan Uzgel ise bu kararın egemenlik üzerinden tartışılmasının doğru olmadığını söylüyor. Uzgel’in konuyla ilgili görüşleri şöyle:

“Türkiye egemen bir ülke ve istediği savunma sistemini satın alabilir. Amerika da egemen bir ülke ve ‘Rusya’dan silah satın alan ülkenin savunma sanayi müsteşarına ülkeme giriş yasağı koyarım’ diyebilir. ‘O zaman ben sana finansman kredisi vermem’ diyor. Onlar da kendi egemenliklerini kullanmış oluyorlar. Bu yüzden bu meseleyi buradan tartışmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum.”

3-) F-35 Mİ CAATSA MI DAHA BÜYÜK BİR YAPTIRIM?

Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının CAATSA yaptırımlarına göre daha büyük bir yaptırım olduğu söyleyen İlhan Uzgel, “Türkiye parasını ödediği uçakları alamadı. Nedense bu daha az konuşuluyor. Bunu anlamış değilim. Halbuki onun sonuçları daha ağırdı” diyor.

“Türkiye dünyanın en gelişmiş savaş uçağı sistemini almaktan vazgeçti” diyen Uzgel, şöyle devam ediyor: “Pasif bir füze savunma sistemi mi? Yoksa aktif bir savaş uçağı sistemi mi? Türkiye, ne zaman nerede kullanılacağı belli olmayan bir füze sistemi için dünyanın en gelişmiş savaş uçağı sistemini almaktan vazgeçti. 1991, 2003 ve 2011’de patriot sistemleri getirildi buraya. NATO’nun böyle bir yönü var. Füze savunma sistemi Türkiye’de duruyor zaten. ‘Türkiye’nin çok acil ihtiyacı var’ diyorlar. Dolayısı ile bunun askeri ve teknik nedenlerden çok siyasal nedenlerle alındığını düşünüyorum.”

[special_article_template title="" desc="Türkiye parasını ödediği uçakları alamadı. Nedense bu daha az konuşuluyor. Bunu anlamış değilim. Halbuki onun sonuçları daha ağırdı" who="Prof. Dr. İlhan Uzgel"]

4-) KARARIN DIŞ POLİTİKA AÇISINDAN ANLAMI NE?

Emekli Büyükelçi Loğoğlu'na göre bu kararın ardından Türk-Amerikan ilişkileri daha da gerginleşecek. Yapıtırımların Trump dönemine denk geliyor olmasının Biden'ın elini kolaylaştırdığını ifade eden Loğoğlu, "Çünkü bunu Trump yapmasa idi Biden’ın Türkiye bakımından yapacağı ilk iş, kongrede alınan kararlar, yasalaşan Savunma Bakanlığı bütçesi bağlamında bu yaptırımları uygulamak olacaktı. O da kötü bir başlangıç olacaktı. Şimdi hiç olmazsa Türkiye’nin alacağı tavra bağlı olarak devraldığı sorunları çözmek için karşılıklı adımlar atılır mı atılmaz mı? Onu görmek lazım." değerlendirmesinde bulundu.

İlhan Uzgel, yaptırım kararı için “bu temel olarak Türk dış politikasının tıkanma noktasıdır” görüşünde. Batı ile Doğu arasında denge kurma politikasının iflas ettiğini söyleyen Uzgel, “Dış politikada başarıyı, başarısızlığı ve tıkanmayı ölçmek zordur. Hep söyleniyor ya ‘bu sürdürülebilir değil’ diye. İşte bunu göstermek çok zor. Hem batı ittifakının bir parçasısın ama o batı ittifakının, yani Transatlantik’in iki tarafı da aynı anda sana yaptırımdan söz ediyor ve yaptırım uyguluyor. Ayrıca Rusya da yanında yok” ifadelerini kullanıyor.

5-) RUSYA İLE İLİŞKİLERE BİR ETKİSİ OLUR MU?

Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu'na göre bu kararın ardından Rusya, Türkiye'ye daha 'şirin' gözükmeye çalışacak. Loğoğlu, "Daha kendisine doğru çekmeye çalışacak belki perde arkasından da ilerisi için S-400’lerin ötesinde S-500’ler var o konuda bir takım sözler verebilir. Türkiye bu gelişmelerden sadece Türkiye ile ikili ilişkilerin önemi ve ağırlığı bakımından değil ki o da Rusya için önemli aynı zamanda NATO içindeki kırılmalar bakımından da Rusya bunu istismara çalışacaktır. Bugüne kadar yaptıkları açıklamalar da bunu göstermektedir. Yani bir Rus Dışişleri Bakanı’nın ağzından bu bağlamda, ‘uluslararası hukuk’ lafını duymak bana çok ilginç geldi. Türkiye’nin bu konuda da dikkatli olması, Rusya’nın cilvelerine de çok fazla yüz vermemesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.

1975’teki silah ambargosunun ardından Türkiye NATO’ya yabancılaşmıştı. ABD'nin uyguladığı ambargo sonrasında Türkiye'nin Amerikan askeri üslerinden çoğunu kapatmasının da Türkiye-SSCB ilişkilerinin gelişmesinde olumlu etkisi olmuştu. Uzgel’e “CAATSA yaptırımları sonrası Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni gelişmeler yaşanır mı?” diye sorduk: “Rusya yok burada. Türkiye’ye ne iktisadi açıdan yardımcı oluyor ne de dış politika konularında arkasında duruyor. Bu anlamda ne Libya’da var ne de Suriye’de tam olarak var. Doğu Akdeniz’de de Rusya’nın bir desteğini görmüyoruz.”

Rusya’nın stratejik ve iktisadi sorunlar, daha ucuz enerji veya düşük faizli kredi gibi hiçbir konuda Türkiye’ye desteği olmadığını söyleyen Uzgel, “Hem Rusya ile Batı’ya karşı denge kurmak istiyorsun. Ancak Batı ile ilişkilerin kötü ve Rusya’dan da yeterince destek alamıyorsun. Bunun dış politika açısından çok ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullanıyor.

6-) BIDEN’IN RESMEN GELİŞİ BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRİR Mİ?

Emekli Büyükelçi Loğoğlu, Türkiye'nin S-400 konusundaki itirazlarında haklı olduğunu aktararak, ""Biden bakacak, ‘bu kararı aldık ama Türkler buna itiraz ediyor. NATO üyesi acaba bir çözüm bir çıkış yolu olabilir mi?’ o anlamda özellikle de Türkiye’nin tutumuyla karşılıklı bir çıkış yolu aramak için bir fırsat yaratıyor Biden yönetimi tarafından" diyor.

ABD Türkiye ilişkileri açısından konuşulan bir diğer konu da Ocak ayında Joe Biden’ın görevi resmen devralmasından sonra ilişkilerde iyiye gidişat olup olmayacağı. Medyada yaptırım kararıyla ilgili ‘Biden’ın gelişiyle birlikte daha net belli olur’ şeklinde görüşler söz konusu. Ancak Uzgel hiçbir değişiklik olmayacağı görüşünde. Çünkü ABD’de alınan bu karar liderler ve partiler üstü.

Alınan kararın Trump’la ilgisi olmadığını söyleyen Uzgel, sözlerini şöyle noktalıyor: “Türkiye’ye ‘içinde bulunduğun NATO’ya uygun davran’ dediler. Erdoğan bunu Trump’la biraz engelledi ve erteledi ama gidildi Sinop’ta deneme yapıldı. Bu siyaseten alınmış bir karardır ve siyaseten uygulanır. Şu anki koşullarda bu konuda bir mesaj verdiler. Bunu daha da sertleştirebilirler.”