Almanya'da işçi olan eşinin yanına 1970 yılında gelen bir Türk kadınına, sürekli oturma izni vermeyen Duisburg Kent İdaresi’ne, Avrupa Birliği Adalet Divanı’ndan kritik bir karar geldi.

Adı açıklanmayan kadının Avrupa Birliği Adalet Divanı’na (Der Europäische Gerichtshof -EuGH) başvurmasına neden olay olaylar zinciri şöyle gelişti:

VATANDAŞLIĞI DÜŞÜRDÜLER

2001 yılında Alman vatandaşlığını alan ve eşi vefat eden Türk kadın, daha sonra yeniden Türk vatandaşlığına geçti. Almanya bunu öğrenir öğrenmez, diğer on binlerce kişiye yaptığı gibi Alman vatandaşlığının düştüğünü bildirdi. Türk kadına ise kısa süreli oturma izinleri vermeye başladı.

2017’de, "Bana hep kısa süreli oturma izni veriyorsunuz. 50 yıldır buradayım. Sorun yaşıyorum" diyerek sürekli oturma izni isteyen Türk kadına, Duisburg Belediyesi 'hayır' cevabını verdi. Türk kadın da mahkemeye gitti.

ESKİ HAKKINI GERİ VERİN

Duisburg Mahkemesi’nde, "Türkler’in Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi kararlarından doğan özel hakları" olduğu hatırlatılınca, konu görüş sorulması için Lüksemburg’daki Avrupa Birliği Adalet Divanı’na götürüldü.

Avrupa Birliği Adalet Divanı geçen ay açıklanan C 279/19 sayılı kararında, Türkiye ile AB arasındaki Ortaklık Konseyi Kararları’na atıfta bulundu ve Türkler’in haklarının kısıtlanamayacağını belirtti. Mahkemenin 1/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın 7. Maddesine dayandardığı gerekçesinde, Türkler’in haklarının geriye doğru kötüleştirilemeyeceği hatırlatıldı. Ayrıca, vatandaşlık kaybının herkes için geçerli olabileceği ancak bir Türk vatandaşının, vatandaşlıktan önce sahip olduğu sürekli oturma izni hakkının geri verilmesi gerektiğine hükmedildi.

[custom_content title="İşte kararın dayandığı o madde" desc="AB’ye 1964 yılında yaptığımız başvurunun ardından birçok ortak sözleşme imzalandı. Bu sözleşmelerin en önemlilerinden biri 1/80 sayılı Ortaklık Konseyi kararıdır. Bu karar, AB ve Türkiye için bağlayıcıdır, bir uluslararası hukuk hükmüdür. Bu kararın 7. Maddesi şöyle: 'Bir üye devletin işgücü piyasasına yasal olarak dahil bulunan bir Türk işçisinin onunla birlikte oturma hakkına sahip olunan aile bireyleri; - O üye devlette üç yıl ikamet ettikten sonra- Topluluk üye devletleri işçilerine tanınan öncelik saklı kalmak kaydıyla- her türlü işe başvurmak hakkine sahiptirler. - O üye devlette beş yıl ikamet ettikten sonra, diledikleri bütün ücretli işlere serbest girme hakkına sahiptirler. Ev sahibi ülkede mesleki bir eğitim programını tamamlayan Türk işçi çocukları, bu üye devletteki oturma sürelerine bakılmaksızın anne veya babasından birinin ilgili üye devlette en az üç yıldır yasal olarak çalışıyor olması kaydıyla, söz konusu üye devlette, her türlü işe başvurabilir.'"]